İlk nefes ile başlayan ve son nefese uzanan bir yolculukta olan insan, hangi yoldan gideceğine kendi iradesi ile karar veriyor. Zulüm-adalet, şehvet-iffet, isyan-sabır, tamah-îsâr, nefret-sevgi… Çeşit çeşit yollar olsa da, her yol temelde iki ana yoldan birine bağlanıyor: İman ve Küfür. Her yolun, aynı zamanda yolcusunun da kaderi olan bir kaderi vardır. Ferd, hangi yoldan gitmeyi irade etmiş ise o yolun kaderini yaşar. Tabir-i diğerle; hangi yolda olduğunuzu anlamak istiyorsanız yaşadığınız kadere bakın.
Hased ateşi ile yanıp, kin ve nefret ile kardeşinizi, evladınızı, iyilikten başka bir haline şahid olmadığınız komşunuzu boğazlamak mı istiyorsunuz? Yoksa, kardeşiniz sizi öldürmeye çalışırken, mütevekkil, Allah’ın takdirini mi bekliyorsunuz? Kabil’in yolunda mısınız, Habil’in yolunda mı?
Allah’ın bütün vasıflarını taşıdığına inanılan putları kırdıran, İbrahimce bir tevhidde misiniz? Yoksa, taştan-tahtadan, etten-kemikten putlarınızı muhafaza için kavminizin en kerimlerini, alevleri göklere yükselen bir ateşte yakma arzusunda mısınız? Nemrut’un yolunda mısınız, İbrahim’in yolunda mı?
Tacı-tahtı, gücü-ihtişamı ile azgınlaşıp “ene rabbukumul ala” gayyalarında dolaşan, tacı-tahtı için küçük çocukları bile katleden Firavun’un bir neferi misiniz? Yoksa, önünde aşılmaz bir ordu gibi deniz ile arkasında aşılmaz deniz gibi bir ordu arasında sıkışarak Allah’a iltica eden mü’minlerden biri misiniz? Firavun’un yolunda mısınız, Musa’nın yolunda mı?
Allah’ın ihsanını kıskanıp, kardeşinizi kuyulara atanlardan mısınız? Yoksa, kuyu gibi karanlık zindanlarda, kardeşlerinin zulmüne sabredenlerden mi? Rabil’in, Şem’un’un, Lâvî’nin, Yehûda’nın yolunda mısınız, Yusuf’un yolunda mı?
“Kızı Fatıma dahi olsa” adaleti uygulayacak bir Nur’dan ürken ve O’nu, inananları ile tenkil etmek isteyen ifrit ruhlardan mısınız?Yoksa zulümler, işkenceler yüzünden doğduğu ve çok sevdiği Ümmü’l Kura, Mekke’den Yesrip’e “kaçmak” zorunda kalan mahzun ve mazlum Nebi’nin bir bendesi misiniz? Utbelerin, Şeybelerin, Ebu Cehillerin, Ebu Leheplerin yolunda mısınız, Yasirlerin,Sümeyyelerin,
“Ulu’l emr, halifey-i ruyi zemin” olan ve halkın ekseriyyetinin tercih ve tasdik ettiği, saltanatının bekası için “bir avuç suyu” çok görerek, Evlad-ı Rasülleri katleden Yezidlerin ordusunda mısınız? İbn-i Ziyadların ordusunun bir eri misiniz? Yoksa şeriata uymayan, adaleti esas almayan zalimlere biad etmeyip, kıyam eden Hüseyinlerin, Zeynul Abidinlerin yolunda mı?
Kur’an’ın bir tek hakikati için yıllarca zindanda işkenceye katlanan Ahmed İbn-i Hanbellerin yolunda mısınız? Yoksa Kur’anla dalga geçenleri, balkonlara çıkartıp, alkışlatan/alkışlayanların yolunda mı? Emevi halifesi Hişam Bin Abdulmelik’in zulmüne karşı kıyamı destekleyen, iktidara geldikten sonra Emevi zulmünü aratmayan Abbasi halifesi Mansur’un zulmüne fetva vermek yerine zindanlarda şehit olan Ebu Hanifelerin yolunda mısınız? Yoksa, sultanın zulmüne fetva vermek için dini ifsad eden, dünyalıklara ermek için saray kapısında dalkavukluk yapan ulemaü’s su’nun yolunda mı?
Büyük bir kinle kardeşinizi boğazlamak mı istiyorsunuz? Yolunuz bu ise kaderiniz Kabil’in kaderi olacaktır.
Etten-kemikten bir insanın ilahlaştırılmasına sükut mu ediyorsunuz? Yolunuz bu ise menzilinizde Nemrutlar sizi bekliyor.
Bir günlük bebeklere bile zulümden beri durmayan bir ceberrutu mu destekliyorsunuz? Yolunuz bu ise akıbetiniz yarılan denizde boğulmaktır.
Kardeşlerinizin zindanlara atılmasına mı seviniyorsunuz? İşte Yusuf’un kaderi, işte on kardeşin kaderi…
Müslümanların mallarının gasp edilmesini mi alkışlıyorsunuz? Gittiğiniz yol, Mekke müşriklerinin yolu. Kaderiniz de, gittiğiniz yolun kaderi ile aynı olacak.
“Bir avuç su yok” diyen “halifeniz”in mi peşindesiniz? Sizi sürüklediği yer, İbn-i Ziyadların, Yezidlerin sürüklediği yerden farklı olmayacaktır.
Ey Kur’an ile dalga geçenleri alkışlamanın zılletinden, zindanlarda İbn-i Hanbel olmanın izzetini göremeyenler! Ey sultanın zulümlerine fetva uydurup, saray kapısında dalkavukluk yaparak ilmin izzetini ayaklar altına almaktan, sultanın zulmüne fetva yazmamak için şehadete yürüyen Ebu Hanifelerin şerefini idrak edemeyenler! İşte yol, işte yolun kaderi. Yaşadığınız kader, gittiğiniz yolu gösteriyor. Gittiğiniz yol ise akıbetinizi… Fe beşşirhu bi azâbin elîm…
Mustafa Meşhur