İtiraf ediyorum…

Havuz’un sabahına Nazmi Artıç’ın büyük itirafını yayınlamış. İtiraf şu: “Emrullah Uslu’yu polis akademisinden öğrenciliği döneminden tanıdığını itiraf etti.”

Ne itiraf ama. Evet Nazmi Ardıç’ı gururla tanırım. Bizim dönemde yan sınıfın komiseriydi. Hırsıza uğursuza dik duran Ardıç’ı tanımaktan gurur duyarım.

Reza’yı tanımaktan, kutu kutu, kasa kasa çalıp, iranlı bir veledin önüne yatanları tanımaktan, bazı iğrenç havuz yaratıklarını tanımaktan bin kat daha iyidir Nazmi Ardıç’ı tanımak. Malesef ben bazı havuz yaratıklarını da Reza’nın önünde yatan, kndini ayakkabı ve çikolata kutusuna satan, hırsızları da tanıyorum.

“Nazmi Artıç’tan büyük itiraf” haberini okuyunca ben de “Reza’dan kutu aldık” dedi sandım. Biraz heyecan yapmıştım doğrusu. Neyse ki öyle bir şey yokmuş. Oysa keşke “çikolata kutusu aldık Reza’dan” dese hapse bile girmezdi Nazmi Ardıç.

Ama itiraf ediyorum. Çok kötü yerden yakaladınız. Artık bana şu itirafları yapmaktan başka çare bıramadınız. Buyurun itiraflarım. Bakın Emniyette daha kimleri tanıyorum.   Halen İstanbul Organize Şube müdür yardımcılığı yalan Murat Bingöl’ü de tanırım. Kendisi devrem olur. Kendisi için mevcut Bursa Valisi Münir Karaloğlu ile kavga etmişliğim vardır. Kararloğlu devrem Bingöl hakkında haksız bir soruşturma açtığı için onunla kavga etmişliğim vardır. Bunu Hüseyin Çelik de bilir Karaloğlu’da. Van depremi sırasında devreme yaptığı haksızlık karşsında Karaloğlu’nun karşısına dikilmişliğim vardır.  Erdoğan’ın danışmanlığını yaptı başıma bir iş gelir diye en küçük tereddüt yaşamadım. Arayın sorun hem Hüseyin Çelik hem Karaloğlu konuyu biliyor…

Durun daha bitmedi. Halen İstanbul Terörle Mücadele Şube müdür yardımcıları Ömer Kumlu’yu, Ahmet Cengiz Koçak’ı Kadri Gençkaya.

Siirt’te Ersin Erdem’i de tanırım. Sıra arkadaşımdı. Kendisi eskiden de yaramaz, çıkıntının tekiydi.

İstermisiniz daha sayayım. Hanefi Avcı’yı tanırım. Kendisi bir dönem referansımdı.

Mustafa Gülcü’yü tanırım. Bir dönem amirimdi.

Sadece tanımakla kalmam kim olduklarını, ne yaptıklarını da bilirim.

Hadi bunu da haber yap havuz…

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...