Kişisel bir konuda yazı yazmak zorunda kaldığım için, öncelikle bu köşenin takipçisi okurlarımdan özür diliyorum.

Nereden başlamalı. Hangi birini yazmalı…

Dindardınız, Allah’a inandığınızı söylüyordunuz. “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aparsa koyunu, adli ilahi gelir sorar bizden onu” diyordunuz…

Hangi ara bu kadar kirlendiniz? Ne ara Allah’ı unuttunuz? Peygambere, Kur’an’a karşı gelmeyi nasıl göze aldınız? Hangi ara zulmü, işkenceyi, kanunsuzluğu ilke edindiniz? Partinizin ismindeki “Adalet”e ne oldu?

Bir elde Kur’an, bir elde dolarları, çikolata, ayakkabı kutularını nasıl içinize sindirdiniz? Hz. Ömer, bir hırka bir dirhem derken, ne ara Rezalara kul, köle oldunuz? Paralar, villalar, rüşvetler, ihaleler ne zaman “davanız” oldu?

Bu muydu sizin yeni gömleğiniz. Egemenler, Zaferler, Muammerler, Rezalar mıydı dava adamlarınız?

Amerikan, Coni, İsrail” diye bir dönem yeri göğü inleten Şevki Yılmaz, “poker masalarına esir olduk” demiş. Esir olmak ne kelime, harama tapmaya başladınız.

Söylenecek, konuşacak, eleştirilecek o kadar şey var ki. Nereye el atılsa davanız dökülüyor. Hangi zulmünüzü sıralayayım, hangi birini yazayım… Darbe planı yapıp sizi cezaevine tıkmak isteyenleri deşifre ettiğim için hapse tıktınız beni.

Kirlenmişliğinizi, beni susturarak temizleyeceğinizi zannettiniz.

Şunu anlayamadınız; ben sussam millet susmuyor. Millet sussa tarih susmuyor. Yer gök 17/25 Aralık diyor. Yolsuzluk diyor, rüşvet diyor.

Hapse attınız yetmedi, Metris’te bir hücreye tıktınız yetmedi, su vermediniz yetmedi, yemek yok dediniz. İnsanlık dışı uygulama ile beş adımlık hücrede, işkence çeksin istediniz.

Emir verdiğiniz savcılar, hâkimler “tutukluluğun devamına” derken, başlarını bile kaldıramıyordu. Hücremden duydum ki Naci Bostancı isimli vekiliniz “Baransu hukuki olarak tutuklu” demiş. Sayın vekil, gerekçelerini anlatsa da bizde bilsek. Her neyse…

Zulmünüz bitmedi. Silivri’de işkenceye devam dediniz. Yine tek başına bir hücreye koydunuz. Eşimle ailemle görüşmeme türlü türlü engeller çıkardınız. Sizin önünüzde eğilmeyip rabbimin önünde secde ettikçe çıldırdınız. Dava üstüne dava soruşturma üstüne soruşturma açtırdınız.

Sizi tutuklatıp hapse koymak isteyen darbecilerle ortaklık kurmaktan bile hayâ etmediniz.

Tarih zulmünüzü de, intikam hissinizi de, hukuksuzluğunuzu da, hakkınızdaki yolsuzluk iddialarınız da yazıyor, yazacak.

Silivri’de verdiğimiz dilekçeler işleme konmuyor. Müdür, müdür yardımcısı hukuksuz işlemleri ile ilgili köşe bucak kaçıyor. Hukuksuz emirlerinizi uygulamanın utancı ile başları eğik geziyorlar.

Yazacak çok şey var. Balyoz davasını temyiz eden başsavcı vekili “Mehmet Baransu’nun savcılığa verdiği Egemen Harekât Planı’nı oynamanız gerekirken darbe planı yapmışsınız” diye sanıklar hakkında mahkemenin kararını temyiz ediyor. Sulh Ceza Hâkimleriniz ise Egemen Harekât Planı’nı neden elde edip savcılığa verdin diye beni tutukluyor.

İdris Güllüce’yi tutuklayacağız diyen darbeciler, dışarıda elini kolunu sallayıp gezerken, Güllüce’yi tutuklayacaklarını deşifre ettim diye tutuklanıp hücreye konuyorum. İşkence görüp tecrit uygulamasına tabi tutuluyorum. Ergenekoncuların, darbecilerin bileklerine vurulmayan kelepçe, her duruşma için mahkemeye gittiğimde bileklerime vuruluyor.

Yazacak, konuşacak çok şey var. Ben sizlerin zulmünü Rabbime havale ettim. Ramazan’da hücremde tek başıma oruç tutup, iftar açıp, sahur yapmak zorunda kalmam ise kalbime bir hançer gibi saplandı. Müminler “Allah’ım senin rızan için oruç tuttum” diye iftar açarken, ben “Allah’ım tek başıma hücrede bu zulmü yapanları sana havale ediyorum!” diyerek iftarımı açıyorum.

Sizler farkında değilsiniz ama çok kirlendiniz. Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran sonrası özeleştiri yapacağız demişti. Buyursun özeleştiriye buradan başlasın. Darbecilerle ortaklık kurup bana yaptıklarınızı vicdanınıza anlatmaya çalışın. Eğer bir cevap bulabilirseniz, hücrede de olsa cevabınızı duymak, bilmek ve öğrenmek isterim.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...