Belçika 22 Mart sabahı masum sivillere yönelik elim bir terör saldırısı ile karşı karşıya kaldı. Brüksel’de Zaventem havalimanı ve Maalbeek metro istasyonunda canlı bomba saldırıları sonucunda 30’dan fazla insan hayatını kaybetti ve 300 insan yaralandı.

Belçika yaralarını sarmaya çalışırken, beklenmedik şekilde Tayyip Erdoğan kendisine has üslubu ile Avrupa’ya ders vermeye kalktı.

Erdoğan, havalimanında bombalı eylem yapan saldırganlardan bir tanesini Türkiye’de yakalanıp Temmuz 2015’te Hollanda’ya gönderildiğini ve Hollandalı ve Belçikalı yetkililere bu şahsın terör faaliyetleri içinde burada olduğuna dair uyardığını açıkladı.

Erdoğan bu devletlerin bu şahıs ile alakalı yapılan uyarılara dikkate almadıklarına dair ithamda bulundu.

Erdoğan’ın Hollanda ve Belçika ya bu yersiz çıkışındaki maksat Avrupa üzerinde baskı oluşturmak. Türkiye’de de gerçekleştirmeyi arzuladığı gibi “terör” ve “terörist” kelimelerine yeni bir tanımlama getirerek teröre ve teröriste destek veren, sempati duyan herkesi aynı kefeye sokmayı amaçlıyor. Bu tanımlama ile o kadar ileriye gidiliyor ki, ülkede barış çağrısı/bildirisinde bulunan, hatta kendisine ve AKP’ye muhalif düşüncede olan herkesi (ya paralel ya da) terörist konumuna sokmak amaçlanıyor.

Avrupa’dan da PKK ile yakın temasta olan dernekleri terör kapsamına sokmasını ve gerektiğinde yargılanmak üzere Türkiye’ye iade edilmesini istiyor.

Fakat Avrupa’dan bu düşüncesine destek bulamayan Erdoğan, Brüksel’deki terör saldırısını kendi planları için bir fırsata çevirmek istiyor.

22 mart 2016 tarihinde gerçekleşen Brüksel terör saldırılarından 3 gün önce (18 mart 2016) Erdoğan, Kürt derneklerinin AB Konsey binasının hemen arkasında çadır kurmasına, apo posterleri ile örgüt propagandasına izin verilmesine sert bir dille elestirmis, Belçika’yı PKK terör örgütüne destek verdiğini belirterek ikiyüzlülükle suçlamıştı. Hatta bu eleştirilerinde dozajı arttırıp “Ankara’da patlayan bombanın şehrin göbeğinde terör örgütü yandaşlarına şov yapma imkanının sağlandığı Brüksel’de patlamaması için hiç bir sebep yok. Bu açık gerçeğe rağmen Avrupa ülkelerinin hala aymazlık içinde hareket etmeleri mayın tarlasında dans etmek gibidir. Ayağınızın ne zaman mayına basacağını asla bilemezsiniz” ifadelerini kullanmıştı.

Öyle ki Erdoğan’ın bu açıklamaları üzerine, Brüksel terör saldırılarının gerçekleştirildiği gün yandaş havuz gazetelerinden biri “Terörist Belçika” manşeti ile çıkmıştı.

Avrupa’da kimi kesimlerce Erdoğan’ın bu açıklamaları Belçika’ya tehdit mi diye sorgulanırken, 22 Mart sabahı Bruksel dehşet dolu bir terör saldırısı ile karşı karşıya kaldı…

Olayın garip olan diğer yanı da; Erdoğan’ın Brüksel’deki PKK çadırını şikayet ettiği tarihlerde Diyarbakır’da binlerce insan ellerinde sözde Kurdistan flamaları ve apo posterleri ile nevruz kutlamasına katılmasına, podyumdaki büyük ekranda bebek katilinin silahlarla süslenmiş görüntüsünün dönmesine ne Erdoğan’dan, ne de hükumet tarafından bir eleştiride bulunan olmadı. Olduysa da çok cılızdı.

Brüksel’deki terör saldırılarının ardından Erdoğan’ın saldırganın iadesi ile alakalı yaptığı açıklama ile konumları tartışılan Belçika İçişleri bakanı Jan Jambon ve Adalet bakanı Koen Geens sorumluluğu üstlenerek istifalarını sundu. Ancak istifaları reddedildi. İstifasını sunmadan önce bir gazetecinin “hata var ise siyaseten sorumlu olduğunuzu inanıyor musunuz?” sorusuna Adalet Bakanı “Kurumların her yaptıklarının sorumluluğu daima siyasilerdedir” cevabı dikkatimi çekti.

Aslında gayet doğal olan ve olaması gereken bir cevap idi. Fakat Türkiye’de onlarca insanın hayatını kaybettiği bir saldırının ardından bir gazetecinin sorduğu benzer soruda bakan sıfatını taşıyan koca adamların utanmadan sırıttığı geldi aklıma.

Peki Erdoğan Avrupa’ya ders vermeye kalkarken Türkiye’de terör ile nasil mücadele ediliyor?

Avrupa’nın terörle yeterince mücadele etmediğini düşünen Erdoğan’ın “Yeni Türkiye”sinde canlı bombalar her yerde ve bütün kurumlarca aranmalarına rağmen ülkede elini kolunu sallayarak dolaşıyor ve (Davutoğlu’nun deyimiyle) eylem gerçekleştirmeden tutuklanmıyor.

Türk halkı ülke güvenlik ile alakalı gelişmeleri öğrenmek için bakanlarına ve valilerine güvenmediğinden ve itibar etmediğinden, yabancı konsolosluklar ve elçiliklerin uyarılarına dikkate alır hale gelmiş.

Her gün 3’er 5’er asker ve güvenlik görevlisinin terör sonucu şehit düşmesi adeta sıradanlaşmış. Millet de sanki bunu kanıksamış. Haberlerde konu dahi edilmiyor…

Ülke sınırları adeta kevgire dönmüş. Kimin girip çıktığını kontrol edilemediği için sadece Suriye ile olan 900 kilometrelik sınırın 80 km’si Türkiye’nin kontrolünde. Diğeri doğrudan ABD ve dolaylı olarak PYD kontrolünde.

Uluslararası kamuoyunda Türkiye devletinin IŞİD, el-Nusra, Ahrar-ı Şam gibi terör örgütlerine silah ve mühimmat ile destek verdiği ve Erdoğan ve ailesinin IŞİD ile ticari ilişki (kaçak petrol) içinde olduğu iddialari konuşuluyor.

Düne kadar zararsız öfkeli bir grup olarak tanımladıkları IŞİD militanları bugün Türkiye’nin her yerinde kanlı eylemler yapıp onlarca masum insanın canına kıyıyor. Göz boyama amaçlı yapılan bir iki gözaltı operasyonu ardından hepsi serbest bırakılıyor. Terör örgütü IŞİD’in Türkiye lideri Bayancuk ve beraberinde yargılanan 96 kişinin tamamının tahliye edilmesi ile Türkiye’de tutuklu olan bir tane IŞİD’li dahi bulunmuyor.

Terörle mücadele konusunda yaşanılan acziyet karşısında yüzlerinin kızarması gerekirken Avrupa’ya ders vermeye çalışıyorlar.

Ne deseniz boş.

Son olarak,

Brüksel’deki terör eylemi ve Erdoğan’ın bu eylemden 3 gün önce yaptığı açıklamalar konuşulup tartışılırken aklıma eski ABD Başkanı Franklin Roosevelt’in sözü geldi:

“Siyasette hiç bir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz”

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...