İfade kağıtları geliyor, gidiyor; ifademi düzgün şekilde karakol, adliye vs. veriyorum. Birkaç gün geçmiyor, aynı ifadeyle alakalı, bir başka polis geliyor. Sistematik olarak rahatsız ediyorlar anlayacağınız.

Sonra dava oluyor, ceza yiyip temyize gidiyoruz, iki gün geçmeden aynı davadan yine mahkemeye çağırıyorlar beni. Açıkça eziyet ediyorlar.

Laf söylenince de bu ülkede diktatörlük yok diyorlar.

Yahu kardeşim, senin bu yaptıkların demokratik bir ülkede olacak iş mi Allasen?

Bırakın bu zırvaları, açık bir şekilde devlet imkanlarıyla rahatsız ediliyoruz işte!

Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, bana sökmez senin o haksız gücünle yaptıkların.

Bakalım nereye kadar bu zulümlere devam edebileceksiniz?.. Elinizden geleni ardınıza koymayın!

Gün gelir devran döner, adalet diye bağırırsanız biz yardıma koşarız yine, biz sizin gibi adalet fakiri değiliz hiç değilse.

Hep söyledim, yine söylüyorum: Bu ayak oyunlarınızı korkaklar yer belki ama ben o çapta bir adam değilim, çünkü korkum yok!

Sizden korkan da sizin gibi olsun, der, geçerim!

Şimdilik devam edin zulümlere, bizim de size bakıp bakıp acıyacağımız günler de gelecek, zerre şüpheniz olmasın.

MUHTAR MI OLSAK?

Muhtar deyip de geçmeyin, bu aralar onların havası kimse de yok.

Cumhurbaşkanı işini biliyor, mahallelere kadar uzayan bir etki kazanıyor onlarla buluşarak.

Muhtarlık ülkemizde bence de önemli bir kavram.

Hatta bazı muhtarlık seçimlerinde kan gövdeyi bile götürmüştür. Her ne kadar etkileri az sanılsa da işin aslı öyle değildir. Halka etkileri önemli ölçüdedir.

Sokağın da, mutfağın da nabzını gayet iyi tutarlar.

Bence muhtarlık bu ülkede hiç de küçümsenmeyecek bir makamdır.

Halkın içine nüfuz etmek için muhtarlara ihtiyaç vardır.

Bu bağlamda Erdoğan’ın muhtar açılımını da gayet akıllıca buluyorum.

Bunu diğer partilerin de düşünüp uygulaması faydalı olur.

Halka yakın olmak istiyorsanız, onların nabzına da yakın olmalısınız.

Cumhurbaşkanı’nı en çok eleştirenlerden biriyimdir ama bazı taktikleri kullanılmayı gerçekten iyi biliyor. Bunlardan birisi de sokağı iyi okuması.

“Sahi yahu bunu biz daha önce neden düşünemedik?” dememek için, rakiplerin taktiklerini iyi analiz edip kullanmak gayet akıllıca olur.

DİKTATÖRLÜK DENİNCE

Bu yaklaşım diktatörlüktür denilince, bir kesim, “Diktatörlük olsa, sokakta yürüyemezsiniz” diyor, “Kelleniz vurulur, asarlar” diyor.

Hiçbirisinin demokrasi ve özgürlükten haberi yok.

Tek kıstasları ölüm ya da sokakta yürümek.

Yahu kardeşim, fikir açıklayanın tutuklandığı, hakaret bahanesiyle insanların dava edildiği, kanun ve hukuk gücüyle muhaliflerin susturulmaya çalışılıp resmen rahatsız edildiği, 5-6 polisle çağrı gönderilen ve adeta gözdağı verilen yerde demokrasi yoktur, ne mi vardır, onu da bir zahmet araştır ve sen bul.

GÜNÜN SÖZÜ

Acıların gün ışığına çıkarıldığı yerde eninde sonunda doğruluk hüküm sürecektir.
(George Washington)