Astsubaylar: üvey evlat muamelesi yapmayın yeter

Bu yazıyı yazmak için yazı günüm Çarşamba’yı bekleyemedim. Zira Türkiye’de gündemin ne olacağı belli olmaz. Gündem kayarsa astsubayların çığlığına ses veremeyebilirim endişesine kapıldım. Astsubayların haklı çığlığına bir nefes destek veremem kaygısıyla blogumdan yazmayı düşündüm.

Çok yakın arkadaşlarım olduğu için bilirim Astsubayların çilesini. Aslında her meslekte vardır böyle çileli bir grup. Emniyetin çilesini de polis memurları çeker. Ama astsubayların durumu polis memurlarından biraz daha farklıdır.

Astsubaylar aslında ordu denilen makinanın hem çarkları hem de o çarkların dönmesini mümkün kılan gres yağı işlevi görür. Asker ile subay arasında, halk ile ordu arasında, mağdur ile fail arasında bir tampondur astsubay. Bütün emirleri onlar uygular bütün cezalar da onlara yüklenir.

Hatırlayın Adi Başbakan parolasının altında üst düzey subayların imzası olmasına rağmen kabak bir astsubayın başına patladı ve subaylar bir astsubay kurban verilerek kurtarıldı.

Ordudaki acımasız terfi yarışında astsubaylar omuzlarına basılacak ilk ve en önemli sınıftır ordu içinde. Terfi çarklarının merdiven taşı olarak da kullanılırlar, terör kurşunlarına sütrede yapılırlar. General karısının hıncı da astsubaydan çıkar, psikopat erin çıngarı da onun başına patlar. Kısaca astsubaylar hem ordunun mekanizmalarının işlemesi için olmazsa olmazlar hem de tüm çile ve kederin sırtlarına sarıldığı bir dert küpüdür.

Askere babalık yapmak da kabalık yapmak da onlara verilmiş bir görevdir. Babalık yapınca subay kazanır, kabalık yapınca da subay kazanır.

Emniyet jargonunda ”müdür eğlendirmek” diye bir deyim vardır. Özellikle sosyal faaliyetler için kullanılır. Emniyette ast devrelerle müdürler futbol maçı yaparken müdürler hep ilerde olur ve onlara golleri sen at müdürüm derler. Hele de maçlarda hırslı bir müdür varsa bazen karşı takımda olan astlar bile müdürün gol atmasına izin verirler ki maçın tadı kaçmasın. Müdürün oynadığı takım oyuncuların tek görevi vardır müdüre gol attırmak için bütün şaklabanlıkları yapmak. Bu oyuna emniyetçiler futbol demez ”müdür eğlendirme” derler.

Astsubay takımı orduda tam da bu iş için değerlendirilirler. Bütün paslar subaylara atılır bütün cezalar astsubaylara kesilir.

Hiyerarşi mesleğinde buraya kadar olanlar kısmen anlaşılabilir. Zaten astsubaylar da bunu bilerek girerler o mesleğe. Ancak bütün bunların olması astsubayların insan yerine konulmasına engel değildir. Sanırım Emniyette polis memurları ile askeriyede astsubayları ayıran en önemli fark da budur. Mesai bitince polis memurları amirlerle arkadaş olurlar. Bırakın grup amiri komiseri şube müdürleri ile bile memurlar çok rahat iletişime geçer dertlerini anlatırlar. Emniyette şube müdürleri kendi memurunu korumak için azami gayret gösterir. Bunun karşılığını da fedakarca çalışma olarak alırlar. Kuşkusuz kasıntı, kendini beğenmiş, ne oldum delisi, omuzundaki yıldızı Mars Venüs sanan kendini de kutup yıldızı gibi gören emniyet müdürleri amirleri de var ama emniyette bunlar istisna.
Oysa bir astsubayın iki üstüne gidip dert anlatması o kadar kolay değildir. Örneğin emniyette il müdürleriyle hatta emniyet genel müdürüyle polis memurunun aynı saha içinde futbol oynaması hiç yadırganmaz. Askeriye de bu durum tam tersidir. İstisnalar hariç bırakın alay komutanıyla aynı sahada futbol oynamayı, astsubaylar o sahada top toplayıcı bile olamazlar.

Astsubayların çığlığına genelkurmay bir muhtıra vererek cevap verdi. Özellikle Emekli Astsubaylar derneğinin açıklamasını hedef alıyor Genelkurmay başkanlığı açıklaması. Öncelikle bir sivil toplum kuruluşunu, velev ki bu Emekli Astsubaylar Derneği olsun, Genelkurmay başkanlığının hedefe koyması bir demokraside kabul edilebilir bir durum değildir.

Dahası Astsubayların istekleri tamamen demokratik platformda ve meşru taleplerdir. Bunlardan Genelkurmay başkanlığı neden rahatsız oluyor onu da anlamış değilim. Meşru taleplerini tehdit ile bastırma devri çoktan geçti sayın generaller.

Aslında çok şey de istemiyorlar astsubaylar. Sadece üvey evlat muamelesi istemiyorlar. Genelkurmayın son açıklamasındaki dili ve üslubu astsubayların bu taleplerinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor. Hem de kendi meslektaşlarından, terfi süreçlerinde omuzlarına basarak çıkan subaylardan bekliyorlar bunları. Bunu çok görmemek gerekiyor.

Subay cenazesi Kocatepe camiinden kalkarken astsubay cenazesinin Hacı Bayram’dan kalktığı, ölümde bile ayrımcılığa tabi tutulan insanların ”bizi üvey evlat yerine  koymayın, koşullarımızı düzeltin” çığlığı benim için çok anlamlı. İnsanlık onuru yerde kalmayacaksa astsubayların, bize karşı ayrımcılığı sonlandırın, bizi insan yerine koyun, özlük haklarımızı iyileştirin talepleri meşrudur, vicdanı olan herkes de bu talepleri destekler.

Tam da bu nedenle herkes astsubayların sesini duymalı…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...