Ankara saldırısı, ülke tarihimizin dönüm noktalarından biri olarak anılacak ilerde.

Zira bu saldırı, zamanlaması, saldırının yapıldığı yer ve hedefleri bakımından, ülkemizde çok dengeyi değiştirmeyi hedeflemiş bir terör saldırısıdır.

Ordu içindeki cuntayı ortaya çıkaran, istihabrat ajanı Mahir Kaynak, bir saldırının kimler tarafından yapıldığının en kolay anlaşılır yolunun, o saldırıda kimlerin faydasının olacağına bakılmasıyla anlaşılabileceğini iddia eder ve savunurdu.

Bizde bu mantık ile Ankara patlamasını yaptığı iddia edilen PYD’nin bunu yapmakla ne kazanacağını ve PYD yapmış olursa bundan kimlerin ne faydası olabileceğini beraber sorgulayalım.

Saldırıyı PYD yaptı diyelim.

Böyle bir saldırıyı PYD’nin yapması, PYD’ye ne kazandırır.?

İlk bakışta, askerin PYD mevzilerini obüslerle top atışına tutuyor olmasına karşı, PYD böyle bir saldırıyı yapmış olabilir diyebiliriz.

Bu ilk bakışta mantıklı gelen bir teori.

Zira PYD’yi vuran askere, PYD böyle alçakça bir karşılık vermiş olmasını düşünebiliriz.

Fakat, dünya tarafından desteklenen ve ABD tarafından, IŞİD ile mücadelede ortağı olan PYD, kendisine zarar verecek ve dünya kamuoyunda oluşan itibarını yerle bir edecek böyle bir terör eylemine kalkışması mantıklı gelmiyor.

Zira, Türkiyenin desteğiyle Kobani’de IŞİD’e karşı savaşmış ve IŞİD’i yenmiş olan ve bununla dünyada bir itibar ve legalite kazanmış olan PYD’nin, böyle bir saldırıyı yapması adeta kendi adına intiharı olacaktır.

Bu gün PYD’nin açık ve net olarak, bu saldırıyla bir ilişkilerinin olmadığını ilan etmesi, böyle bir saldırının kendilerinin üzerine yıkılmasından korkularınında ilanıdır.

Artı bu saldırının yapılış şekli ve planlanmasındaki profosyönellik, bu saldırının mutlaka bir istihbarat örgütünün desteği ve içerde buna göz yummanın olduğunu gösteriyor.

Peki, PYD’nin bu saldırıyı yaptığını savunan ve bunun için ısrarcı olan havuz medyası ve AKP çevreleri neden bunda ısrar ediyorlar.?

Bu soru aslında patlamanın ve saldırının asıl amacının ne olduğu konusunda bizlere büyük ölçüde cevap vermekte.

Bu saldırı ile, direk Genelkurmay Başkanlığı hedef alınmıştır. Ve bunun asker tarafından da bu şekilde görüldüğünüde, Genelkurmayın patlamadan hemen sonra yaptığı açıklamadan da anlıyoruz.

Yani bu saldırı direk askere bir mesaj için verilmiştir.

Ve bu mesaj, askerin karşı olduğu Suriye ile bir savaşa gir mesajıdır.

Ordunun, Suriye ile bir savaşa karşı olduğu ve bunda direten Erdoğan ve Davutoğlu’na karşı taviz vermeden hayır dediğini biliyoruz.

Bu nedenle, bu saldırıyı yapanlar ve planlayanlar, direk ordunun merkezine yapılan bu saldırı ile, ordunun Suriye ile bir savaşa girmesini sağlamaya çalıştıklarını düşünüyorum.

Saldırıyı yapanların, PYD olarak lanse edilmeye çalışılması, ordunun buna ikna edilmesi adına yapılan çalışmanın en önemli ayağı olduğunu görüyoruz.

Daha önceki yazılarımda da dediğim gibi, Erdoğan Suriye ile bir savaşı kendi adına bir kurtuluş olarak görüyor.

Zira savaş ortamında oluşacak olan kaotik ve olağan üstü şartlarda, siyaseten ve hukuken istediği herşeyi yapabileceğini ve ortağı Perinçek ile ordu içinde yapmayı planladıkları değişim ve kıyımı rahatlıkla yapmak amacında olduklarını biliyoruz.

Ayrıca bu saldırının zamanlamasıda çok manidardır.

Saldırının olduğu gün Davutoğlu, mülteciler konusunu konuşmak üzere Avrupa Birliği ülkeleriyle yapılacak olan toplantıya gidecekti, saldırı nedeniyel iptal oldu.

Bu saldırı ile, HDP’nin doğuda yaşanan olaylara karşı sesinin kısılacağı ve bu ortamda daha kısık bir sesle yaşananlara itiraz etmelerini sağlamak istendiğine inanıyorum.

Bu saldırı ile, Suriye ile savaşa hayır diyen MHP lideri Bahçeli’nin açıklamalarının ardarda olmasıda manidardır. MHP’nin Suriye ile savaşa karşı durmasının önüne, bu saldırı ve saldırıyı PYD yaptı söylemleriyle geçilmeside amaçlanmış olabilir.

Bu saldırı ile, Sur ve İdil gibi doğuda operasyonların devam ettiği yerlerde yaşananların ve yapılan hukuksuzlukların gündemden düşürülmesi ve halkın bu olaylara karşı verdiği tepkilerin önüne geçilmesi amaçlanmış olabilir.

Bu saldırı ile Artvin’de, havuz sponsoru işadamlarının rantı için katledilmek istenen doğaya karşı, insanların karşı duruşları ve bu duruşun ülkede meydana getiridiği kamuoyu desteğinin önüne geçilmek istenmiş olabilir.

Bu saldırı ile, AKP içinde oluşmaya başlayan muhalif kesimin seslerinin kesilmesi amaçlanmış olabilir.Zira bu ortamda AKP’ye karşı muhalif olanların, ” ülkeye ihanet edenlerle ortak hareket ediyorlar, bu ortamda birlik olmalı ” söylemleri ile etkisiz hale  getirilmek isteneceğine inanıyorum.

Bu saldırı asla bir güvenlik zaafiyetiyle açıklanacak bir saldırı değildir.

Bu saldırı direk, ihanetin olduğu, göz yummanın olduğu ve göz göre göre askerin şehit edilmesinin hedeflenerek, içeriden destekle yapılmış bir saldırıdır.

Bir ülkenin başketinin göbeğine, ülkenin en önemli kurumlarının merkezine yapılan bu saldırıyı engelleyemeyen, hükümetin ve bürokratlarının bir dakika bile o makamlarda kalması kabul edilemez bir haldir.

Fakat, bu kadar insan hayatını kaybetmişken, hala ekranlara çıkıp güvenlik zaafiyeti yok diyen siyasiler, hamasi konuşmalardan başka bir şey bilmeyen idareciler ve tek bir istifa eden onurlu kişinin çıkmaması ülkem adına utanç verici.

Bu hal bile, ülkenin içinde bulunduğu berbat halin tek başına en büyük emaresidir.

Allah, patlamada hayatını kaybeden insanlarımızı cennetiyle muamelede bulunsun.

Sevenlerine sabır versin.

Ülke olarak başımız sağolsun.

Allah bu ülkeyi tez zamanda düze çıkarsın.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...