Önce yürek sızlatan haberle başlayalım. Somali’de hayatını feda eden iki öğretmen, şu paralel hengamesinde sağa sola savrulan vicdan sahibi herkesin aklını başına getirmeli. Ne işleri vardı o insanların, terörün kol gezdiği bir ülkede? Ölümü neden göze aldılar? Neden katlandılar onca cefaya? Türk okullarını dünyaya şikayet edenlerin önüne, o okullardan birinde görev yapan bu iki fedakâr öğretmenin hayat hikâyesi konulmalı; binlercesinden bir numune olarak. Türkiye’nin başı sağolsun.
“Paralel” Amerika
Arkada iktidar gücü olunca, kurnazlığın kısa menzili peynir gemisini yüzdürmeye yetiyor. Ama açık bir cezaevine dönüşen Türkiye’nin dışına çıkınca bütün sistem çöküyor. Havuz medyası Erdoğan’ın ziyaretini bir komediye dönüştürdü. Reza Zerrab yakalanınca, bu medya grubunun ABD’ye karşı anti-emperyalist bir savaş başlatacağı öngörüsünde bulunmuştum. “Azgın Amerikan emperyalizmi” saldırıya geçmiş, Hükümet’e darbe yaparak Türkiye’yi işgale kalkışıyordu. ABD’nin yönetici takımını toptan “paralel” ilan etmeye kadar varan bu zırvalar, fona yansıyan garip çelişkilerle devam ediyor. Medyası “Yahudi komplosu”ndan bahsederken, Erdoğan’ın Yahudi örgütleri ile temaslarda bulunması gibi. “Amerika kimin için vazgeçilmez?” sorusunun cevabını bulmak için beş gün içinde birbirine çok uzak iki yerde, İstanbul ve New York’ta yapılacak duruşmaları takip etmeniz gerekecek. Birincisi Cuma günü Can Dündar’ınki, ikincisi de Salı günü Reza Zarrab’ınki.
Amerika başka hiç kimse için değil, diyet veya kumar borcu olanlar, başka bir deyişle paçayı kaptıranlar için vazgeçilmez.
ABD gerçeği:
Havuz medyasında kahvehane ağzıyla Amerika’ya ayar verenlerin cahil cesaretini, “ABD’ye küsemeyiz” diyen Dışişleri Bakanının düzeltmesinin sebebi, dünyanın gerçekleri. Amerika dünya üzerinde halihazırdaki hegemonik tek güç. Bu gücün arkasında dünyayı saran finans ağı duruyor. II. DÜnya Savaşı devam ederken 1944’te, ABD savaşın artık belli olan galiplerini Bretton Woods’ta, altına endeksli Amerikan dolarının küresel ölçekte mübadele aracı olarak kabul edilmesine ikna etti. Sonra altın şartını da kaldırınca Federal Merkez Bankası matbaası, ABD’nin tartışılmaz ekonomik hakimiyetinin nazar boncuğu haline geldi. Bu finans sistemi olmadan dünya ekonomisi dönmüyor. Bu yüzden herkes Amerikan hegemonyasına boyun eğiyor.
Amerikan hegemonyasının öngörülebilir gelecek içinde tek rakibi Çin. Suriye iç savaşı dahil, diğer bütün uluslararası sorunlar bu rekabetin kozlarına dönüşüyor. Hegemonyanız olunca zaten oyun kurucu oluyorsunuz; oyun oynarken yaptığınız hataları fizikî gücünüz, genel olarak ona gerek kalmadan finans gücünüz kapatıyor.
Hollywood’u unutmayın. Amerikan yaşam biçiminin küresel hakimiyeti, doğrudan bu merkezin eseri. Amerika çıkarlarını iknaya dayalı olarak bu güç ile sürdürüyor.
Türkiye Amerika’nın neresinde kalıyor?
Erdoğan’ın ABD’de bulunmasına vesile olan “nükleer” konusu, bugün için Türkiye’nin nerede durduğunu da belirliyor. İran nükleer progamı için ikna edildi. Belli ki pazarlıklarda Amerikan politikacıları masaya kendi ceplerinden bir şey koymadı, pazarlık en başta bizim çıkarlarımız üzerinden yapıldı. ABD’nin Suriye’de PYD konusundaki ısrarı, Rusya ile uyumu ve İran ile bütün sorunlarını çözmesi; kısaca neredeyse bütün politikaları Türkiye’nin aleyhinde.
Amerikalılar kör ve sağır değil, Havuz yalanları da dahil, burda ne yazılıp-söyleniyorsa hepsinden haberleri var. Demokrasi ve hukuk eksikliği, yöneticilerini köşeye sıkıştırmak ve istediğini almak için etkili bir araç sadece. Demokrasiniz işlemeyince çıkarlarınızı koruyamıyorsunuz. Amerika bize demokrasi getirmeyecek, demokrasi eksikliğini kendi politikasını yürütmek için kullanacak. Bir diktatör, kendi ülkesinde ne kadar güçlü ise, dışarda o kadar çelimsiz görünüyor, Erdoğan’a eski büyükelçiler başta olmak üzere Türkiye’yi çok iyi tanıyan uzmanların verdiği özgürlük ve hukuk muhtırası bu çelişkinin eseri. Türkiye’de demokrasi işleseydi ABD, PYD’ye bu kadar müzâhir olabilir miydi?
Zarrab’ı tutuklayarak ABD Türkiye’yi, daha doğrusu yöneticilerini rehin almış oldu. Kamuya açık şekilde başlatılan bir yargılamayı Amerikan sisteminde Başkan dahil kimse durduramaz. Demek ki rehin işleme konulmuş, nafile çabalar rehini çözmek için, vazgeçilmezlik de hayat-memat meselesi olmasından.
Kaynak: Mümtaz’er Türköne – YARINA BAKIŞ