7 Haziran seçimlerinden sonra Havuz Medyasında ki günah çıkarma merasimleri devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Havuz Medyasının televizyon programında AKP yi eleştirdiği için programa son verilen Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu geçen onca olay ve zamandan sonra gerçek gazeteciliği ve haberciliği dillendirmiş.

Ali Bayramoğlu Marketing Türkiye Dergisi’nden Ferruh Altun’a konuştu. Bayramoğlu iki üç yıl içerisinde yaşanan gelişmeler sonrasında kendisini Ak Parti karşıtı bir pozisyonda bulduğunu söyledi. Medyada Hasan Cemal’ler ve Cengiz Çandar’ların yerine Yakup Cemil gibi ‘tetikçi’ gazetecilerin yer aldığını ifade eden Bayramoğlu, “Sabah, Star ve Akşam gibi direk Ak Parti’nin yönettiği gazeteler var. Yaptıkları gazeteler Ak Parti bülteni, hatta ondan da öte Erdoğan’ın şahsi yayını gibi duruyor” dedi.

CUMHURBAŞKANI’NIN TAVRI VE GEZİ OLAYLARI BENİ DE AK PARTİ’NİN KARŞISINA İTTİ!”

Türkiye’nin AK Parti iktidarındaki son birkaç yılda “iç savaş ruh halinde” olduğunu söyleyen Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu’na göre bu durumun en somut yansımaları da medya üzerinde görülüyor. AK Parti’nin kendisine yakın eleştirel yazarları susturmasının partinin bağışıklık sitemini zayıflattığını vurgulayan Bayramoğlu, “Organik aydınlar ve çamur atan yazarlar faydadan çok zarar verir” diyor ve ekliyor: “Beni koruyan şey geçmişim. İslami kesimde bana karşı 28 Şubat’tan kalma bir vefa duygusu var.” Bayramoğlu MİT tırlarına ilişkin Can Dündar’a dava açılmasıyla ilgili ise “Cumhurbaşkanı’nın suç duyurusu yapması baştan bir mahkûmiyettir. Doğruluğundan eminseniz böyle bir haberi yayınlamamak ahlaksızlık olur” diyor…

“CAN DÜNDAR DOĞRU OLANI YAPTI”

“MİT TIR’larının görüntüleri bana gelseydi ve yayın yönetmeni olsaydım yayınlardım. Eğer böyle bir haberin doğruluğundan eminseniz onu yayınlamamak ahlaksızlık olur. Tabi ki haberin geldiği zamanı ve kaynağı da sorgularsınız ama bunlar ikincil konular olur. Seçimlerden sonrayı bekleyip o zaman yayınlayayım derseniz o zaman yine taraf olursunuz. O sebeple en doğrusu doğru bilgi geldiği anda yayınlamaktır. Can Dündar doğru olanı yaptı.”

İşte Röportajdan bazı satırbaşları:

“Bazı şeyler bazı insanları koruyor. Mesela beni koruyan şey geçmişim. İslami kesimde bana karşı 28 Şubat’tan kalma bir vefa duygusu var. Bu beni şimdiye kadar korudu ama herkesi koruyan böyle bir durum yok. Dolayısıyla o korunmayanlar gönderiliyor ve yerine çok daha düşük kalitede, Yakup Cemil gibi tetikçilik yapan, fikri düzeyi olamayan ve sadece iktidarı korumayı amaçlayan yazarlar geliyor. Hasan Cemal’ler Cengiz Çandar’lar sahneden indi onların yerine bu isimler geldi.”

“Ben AK Parti’yi reformcu olduğu dönemde çok destekledim ki hâlâ da Türkiye’ye getirilerinin çok olduğunu düşünüyorum.

Ama son dönemdeki siyaset tarzları, Cumhurbaşkanı’nın tavrı, Gezi Olayları’ndaki tutum beni de AK Parti’nin karşısına itti. Fakat hâlâ ‘AK Parti yok olsun’ diyenlerden değilim. Belli taraflarını düzeltirse yine fayda sağlayacağını düşünüyorum.

AK Parti’ye yakın medyada da bir uyarı sisteminin olması gerekiyor. Siyasetçinin istemediği soruların sorulmadığı bir yapı AK Parti’ye de zarar veriyor. Kendi tarafında uyarı istemini yok eden bir siyasi parti kendi sonunu da hazırlar. Sadece organik aydınlar ve çamur atan yazalar faydadan çok zarar verir.”

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...