Zencani’nin bir an önce idam edilmesi için dua eden bazı AKP’lileri hayal kırıklığına uğratacak çok önemli gelişmeler yaşandı. Öncelikle İran tarafından ödenmesi istenen 2,8 milyar dolarlık tutardan eksik kalan parayı, geçen hafta ABD içinde henüz kim oldukları belli olmayan birileri tarafından ödendiği haberleri yayılmaya başlandı. Bu çok önemli gelişme karşısında özellikle Zencani için verilen “ Parayı getir idamdan kurtul” anlaşması yürürlüğe gireceğe benziyor.

Bazı AKP’lilerin uykusu Zarrab’ın ABD’de gözaltına alındığından beri haram olmuşa benziyordu. Ancak Zencani cephesinde yaşanan bu gelişmeler karşısında nasıl bir halet-i ruhiye içine girdiklerini sanırım kimse tahmin edemez. Zencani’nin “Türkiye’de 8,5 milyar dolar rüşvet dağıttım” açıklaması Türkiye’de özgür bir medyanın olmayışı sebebiyle çok az insan tarafından öğrenildi. Ancak bazı gelişmelere bakacak olursak yakında bu açıklamayı tüm dünya öğrenecek.

8,5 milyar dolar gibi korkunç bir rüşvetin Türkiye’de kimlere dağıtıldığı şu aşamada bilinmiyor. Bunun sebebi olarak, İran’ın bunu bir koz olarak kullanmak isteyeceğini düşünüyorum. Zencani gözaltına alındığı Aralık 2013 yılından beri İran’da Yargı istihbaratının elinde bulunuyor. Doğrudan dini lider Ali Hamaney’e bağlı olan Yargı istihbaratına İran’da hiçbir güç karışamıyor. Bu yüzden Zencani’nin en ince detayına kadar anlattığı kara para aklama ilişkilerini sadece belli başlı bir kesim biliyor. Tabi birde o rüşvetten nemalanan Türkiye’de ki isimler.

17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları sonrasında tüm kamuoyunda Reza Zarrab ismi hafızalara kazınmıştı. Ortaya çıkan yolsuzluk belgeleri, görseller ile İran’ın ambargoyu delmek için Türkiye’yi nasıl bir paravan şirket haline çevirdiği görülüyordu. Ancak Zencani’nin Türkiye ile olan ilişkisi Zarrab’tan çok daha eski olduğu halde bu isim çok fazla gündeme gelmedi. Zencani’nin Türkiye’ye gelip deri ticaretine başladığı yıllarda bile Zarrab henüz ergen bir gençti. 2005 yılında devrim muhafızlarından Ahmedinejat’ın iktidara gelmesi ve ardından başlayan nükleer kriz sonrası uygulanan ambargo Zencani’nin önünü açan gelişmeler oldu. Zarrab’ın yıldızının parlaması ise hem işlerin büyümesi hem de Zencani’nin ABD tarafından kara listeye alınması ile birlikte Zencani tarafından Türkiye ve Rusya operasyonların başına Zarrab geçti.

Zencani’nin askerliğini İran merkez bankası başkanının makam şoförü olarak yapması ve ticarete olan girişimleri ile devrim muhafızlarının “ ekonomik cihat” olarak adlandırdıkları sisteme alınmasını kolaylaştırdı. Böylece Devrim muhafızlarına bağlı bir işadamı olarak çalışmaya başladı. İran’ın neredeyse tek gelir kaynağı olan petrolü Malezya üzerinden spot piyasada pazarlarken oradan gelen kara parayı ise Türkiye’de altın ve değerli mücevherat üzerinden aklamaya başladı.

Bu sahte saadet zinciri 2013 yılında devrim muhafızlarının iktidardan gitmesine kadar devam etti. Bu süre içerisinde Zencani’nin bahsettiği 8,5 milyar dolarlık rüşvet ise sadece Zarrab üzerinden değil bizzat kendisinin de dağıttığı komisyon bedeli gibi görünüyor. Çünkü kara para aklama operasyonlarını anlattığı sistemde Türkiye’nin komisyon payını %5 olarak açıklamış. Yani sadece Türkiye üzerinden 170 milyar dolar kara para aklandığını söylüyor.

Zencani davasında İran’da Cumhurbaşkanı Ruhani açısından bakacak olursak oldukça rahat. Çünkü ambargoyu delmek için yapılan çetrefilli işlerden dolayı kayıp olan 14 milyar doların sorumluluğu eski iktidar olan devrim muhafızlarına ait. Ancak Türkiye açısından bakacak olursak durum hiç iç açıcı değil çünkü bu uluslararası suç teşkil eden eylemlerin sorumluları halen daha iktidarda.

Ruhani en büyük rakibi olarak gördüğü devrim muhafızları konusunda Zencani davasında sonuna kadar gitmeye niyetliydi. Ancak işin ucu dini lider Ali Hamaney’in oğlu Müçteba Hamaney’e kadar uzandığı için ve yargının büyük bölümü halen daha devrim muhafızlarının etkisi altında olduğu için istenilen sonucu elde edemedi.

İşte bu noktada devreye ABD girmiş oldu. İran’ın reformist politikaları ve batı ile yapılan uzlaşmalar Ruhani’nin varlığını ABD cephesinde önemli hale getirmiş oldu. Bir yanda Ortadoğu üzerinde yeni bir rol model ülke konumuna gelebilmesi ve öte yandan Devrim muhafızlarının tekrar iktidara gelip Batı açısından sorun teşkil etmemesi için Ruhani’nin elini güçlendirme çabaları olarak okuyabiliriz. 

Zencani’nin idam cezasının “Parayı öde idamdan kurtul” şartına bağlanması bile devrim muhafızlarını oldukça rahatsız etmişti. Ancak özellikle son günlerde Zencani’nin Türkiye’de bulunan mal varlıklarını İran devleti üzerine geçirmesi, ardından SWİFT sistemi üzerinden arta kalan 2 milyar dolar civarında ki paranın ABD üzerinden İran devletinin hesaplarına aktarılması ile birlikte Zencani için idamdan kurtuluş yolu açılmış oldu.

Zencani’nin Parasını ödeyenin kim olduğu henüz meçhul. Ancak ABD’nin Zarrab’tan sonra özellikle Zencani için ilgilenmesi ABD’nin kara para aklama şebekesinin peşine düşeceği bir gerçek. Burada Ruhani’nin İran’da devrim muhafızlarının etkisini azaltmak için ABD ile işbirliğine mi gitti sorusunu sormak gerekir. Devrim muhafızlarının her iktidara gelişinde nükleer silahlanmanın tekrar tekrar gündeme gelmesi ABD için sorun teşkil etmektedir. Ayrıca İran’ın ABD ve Batı ile olan ilişkilerini geliştirmesi başta Şangay ittifakına karşı önemli bir hamle olarak okunabilir.

Diğer yandan ABD’nin Zarrab’tan sonra Zencani’yi de dava dosyasına aldığı takdirde başta Türkiye olmak üzere Malezya, Tacikistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde iktidarda bulunan bazı isimleri ise oldukça zor günler bekliyor olacak.

Zencani’nin idamına kesin gözüyle bakıp Türkiye’de bulunan şirketlerini ve hisselerinin üstüne konma hayalleri güden hatta bazı hisseleri devreden isimler ise bu yaşananlar karşısında terlemeye başlamışlardır. Hiç beklenmedik bir anda yaşanan bu gelişmelerin hemen arkasından ise İran bazı devirlerin iptali için Türkiye’de mahkemelere başvurdu bile.

Uzun lafın kısası Zencani idam edilsin diye dua eden hatta Zencani’nin Türkiye’de bulunan hisselerinin üzerlerine konmayı hayal eden bazı isimler, Uluslararası mahkemelere kendilerini hazırlasalar iyi olacak.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...