Milliyet’in haberine göre Rûdaw’a konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Televizyon ekibinin görüştüğüne dair değil, görüşeceği yönünde duyumlarımız var” dedi.

Bilgen, “Akil İnsanlar Heyeti”nden bir grubun PKK lideriyle görüşeceğini duyduklarını da aktardı.

Rûdaw’a konuşan Ak Parti Mardin milletvekili Orhan Miroglu ise, “Bir tv kanalında çalışan birinden Öcalan ile görüşüldüğünü öğrendiğini” söyledi.

 

”1 EYLÜL’DE MESAJ VERECEK”

Miroğlu, “Öcalan’ın 1 Eylül’de barış mesajı verecegi ve silahların susturulmasını isteyeceği ifade ediliyor. Ama hükümet tarafından teyit edilmis bir bilgi duymadım” dedi.

Miroğlu, “Eğer Öcalan isterse, hükümet televizyon ekibinin kendisiyle görüşmesine izin verir” diye konuştu.

Türkiye ile PKK arasında yeniden başlayan çatışmalar ikinci ayını doldurmak üzere.

RAMAZAN TOPDEMİR İDDİA ETMİŞTİ

En son Yrd. Doç. Dr. Ramazan Topdemir, Öcalan’ın 1 Eylül’de barış çağrısı yapacağını iddia etmişti. CNN Türk’te bir programa katılan Topdemir, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) seçim hükümetine bakan vermesinin Kürt toplumunda “siyasal kazanım” olarak yorumlandığını ve AK Parti ile buzların eridiğini belirterek, Öcalan’ın insiyatif alarak sahneye çıkacağını öne sürmüştü.

Türkiye ile PKK arasında arabuluculuk yapan ve “Balıkçı” lakabıyla bilinen İlhami Işık ise, Rûdaw’a verdiği röportajda, Öcalan’ın yakın zamanda konuşacabileceğini söylemişti.

Peki Öcalan konuşur mu Konuşursa ne der?

Doğrusu şu günlerde çok çıplak gözle bakıldığında uçuk gibi görünen bu iddia, uzman gözüyle baktığımda bana oldukça ciddi bir iddia gibi geliyor.

Öncelikle bu tip iddialar gündeme geldiğinde ilk yaptığım iş iddiayı ortaya atana bakarım. Sonra siyasal gündeme, sonra geçmişteki proje ve programa, sonra da uluslararası gündeme bakıp iddianın doğru olup olamayacağını değerlendiririm.

İddiayı ilk ortaya atan kişi bir akademisyen Ramazan Topdemir. Eğer Ramazan Topdemir, bir siyaset bilimci olsaydı, bir sosyolog olsaydı, bir güvenlik ve strateji akademisyeni olsaydı ilk vereceğim tepki şu olurdu: Bu iddia bir bilgiye değil bir analize dayanıyor. Sonra analizin dayanağı muhtemel verilere bakar analizin ne kadar güçlü olabileceğini değerlendirirdim.

Ancak bu iddiayı ortaya atan kişi bir edebiyat hocası olunca, yanlış anlamadınız, romanlar üzerine doktora çalışması yapmış, bir hocadan böylesi bir iddia duyunca konuyu ciddiye alırım. Çünkü bu bir analize değil bir bilgiye dayanıyordur. Hoca fantazi kurup edebiyat yapmıyorsa bu bir bilgiye dayanıyordur derim. Dahası hocanın ilişkide olduğu kurum ve kuruluşlara bakınca da evet bu bilgi ciddiye alınacak bir bilgidir denilebilir.

Ramazan Topdemir’den öte Rûdaw’a konuşan Ak Parti Mardin milletvekili Orhan Miroglu ise, “Bir tv kanalında çalışan birinden Öcalan ile görüşüldüğünü öğrendiğini” söyledi. Orhan Miroğlu’nun da bu konudaki bilgisine güvenmek durumundayız. Duymadığı bir şeyi sallayacak biri değil Miroğlu.

Siyasal gündem açısından baktığımızda AKP’nin HDP ve Selahattin Demirtaş’a her şeyi söylemesine rağmen Öcalan’a tek kelime etmemesi dikkatlerden kaçmıyordu. Daha önce yaptığım analizlerde AKP’nin Öcalan ile anlaşıp Demirtaş’ı tasfiye bile etmek isteyeceğini, uygun konjonktür bulursa Öcalan’ın buna hayır demeyeceğini belirtmiştim.

Dolayısıyla AKP’nin Öcalan ile ilgili tek kelime negatif bir şey söylememesi oldukça anlamlı. AKP Öcalan üzerine bir proje inşa ediyor demektir. Bu proje kapsamında Öcalan’ın televizyona çıkarılıp konuşturulması çok yadırganacak bir durum olmaz.

Çözüm süreci planları açısından bakıldığında da Öcalan’ın televizyona çıkarılması tuhaf olmaz. Nitekim süreç tam da Öcalan’ın gazetecilerle görüştürülmesi adımında dondurulmuştu. Hatırlayacak olursanız Havuz medyasından beslenen bir gazeteciler ekibi bile oluşturulmuş, Öcalan’la görüşmek için emir bekliyorlardı. Ancak seçimler nedeniyle görüşmenin olası negatif etkileri düşünülerek bu görüşme ertelenmişti. Bu açıdan bakıldığında bir TV ekibinin Öcalan ile görüştürülmesi sürecin yeniden başlatılması için bir adım olabilir.

Uluslarası konjonktür açısından da bu görüşme çok tuhaf karşılanmaz. Türkiye ABD’ye IŞİD konusunda istediğini vermişken ABD’nin olası bir arabuluculuğunu da kabul edip PKK ile yeniden pazarlığa oturma ihtimali her zaman vardır. Barzani’nin PKK’ya karşı sert çıkışını da birlikte düşündüğümüzde uluslararası aktörlerin de artık PKK’yı Kandil’den indirip Suriye’ye yerleştirmeyi hedeflediği düşünülebilir.

Bütün bu açılardan bakıldığında Öcalan’ın bir TV programına çıkarılması akla uzak bir ihtimal değil. Ancak, PKK’nın bu belirsizlik ortamında kandilden inip Suriye’ye gitmeyi kabul edeceği hiç ama hiç mantıklı değil. Dolayısıyla Öcalan ancak çatışmasızlık çağırısı yapabilir. Özlan’a geçmiş Newrozlarda yaptığı gibi bir çağırı yaptırabilirler.

PKK bu sefer bu çağırı ile çatışmaları durdurur mu? Bence durdurabilir. Çünkü son bir kaç güne bakıldığında esasen PKK’nın çatışmaları azalttığı görülüyor. Dahası devlet halen yurt içindeki PKK kamplarına operasyon da yapmadı. Yani esasen bir taraftan yoğun çatışmalar var gibi görünürken, PKK’nın tam kapasite saldırıya geçmediği, ordunun da tam kapasite operasyonlara başlamadığı görülüyor. Bunun için çatışmasızlığın başlaması sürpriz olmaz.

Özet olarak AKP Öcalan’ın TV’ye çıkması ile şehit cenazelerinin gelmesi arasında bir hesap yapıp, hangisinin daha çok oy götüreceğini hesapladıktan sonra böyle bir karar verecektir. Seçimler öncesi Öcalan’ın TV’ye çıkması AKP’nin oyunu olumsuz etkilerse bu konu seçimler sonrasına bırakılacaktır. Ancak çatışmaları durdurmak için muhtemelen Öcalan ile Kandil arasında bir Video konferans sistemi kurulabilir.

Peki 8 Haziran’dan bu yana bunca asker polis neden şehit oldu?

Nedeni açık. Erken seçimin taşları döşenmesi gerekiyordu. Çatışmalar HDP’yi baraj altı bırakıp, AKP tek başına iktidara getirecek olsaydı Öcalan’a çağırı yaptırmazlardı…