Klasik fıkhın, zamanının çocuğu olduğunu ve artık bu zamana yeterli gelemediğini düşünüyorum. Fıkıhçı değilim ama yıllardır çalıştığım konulardan birisi de bu konu ve sadece fıkhın kendi içinden pek çok çalışmaya değil, fıkha dair farklı perspektiflerden yazılmış eserlere de bakma fırsatı buldum. Bu yazıya, bir yarı cahilin cüreti olarak bakabilirsiniz.
Amacım, uyanmaya niyeti olmayan Ulema Nakliyat mensubu din adamlarına mesaj vermek değil. Ancak, eleştirel kafa yapısına sahip, soğukkanlı, analiz yapma yeteneği sağlam, selefe saygı duymakla birlikte onların insani limitasyonlarının farkında, zamanın değişmesi ile birlikte fıkhi metodolojiye dair kuralların bile sorgulanabileceğinin bilincinde olan parlak ilim adamlarını, “acaba tahrik edebilir miyim?” arayışındayım.
Geniş ve derin bir tartışmaya girmemin imkânı yok. Tek bir konu üzerinden tartışma açayım. Klasik fıkhımızdaki “Bir kişi kendinin Müslüman olduğunu deklare ediyorsa, ona kafir diyenin kendisi kafir olur” hükmünün üzerine tekrar kafa yormak gerekiyor. Sakın, bu hüküm filan ayete ya da hadise dayanıyor demeyin. Çünkü, böyle olan durumlarda bile başka ayet, hadislere, İslam hukukunun ana maksatlarına, istihsaba, istihsana, hatta örfe göre tek ayetin ya da hadisin hükmünün telif edildiği Hz. Ömer’den beri vaki. Emir hükmü içeren bir ayetin aslında tavsiye olduğunu, bize fıkıhçıların söylediği örnekler var.
Hocaefendi, bir süredir, isim vermeden, bazı özellikleri üzerlerinde taşıyanların münafık olduğunu ısrarla tekrar ediyor. Dikkat: “Münafık alameti var” demiyor, direkt “münafık” diyor. Benim anlayabildiğim kadarı ile az evvel tırnak içinde verdiğim klasik fıkıh hükmü ile bu yargı zahiren çelişiyor. Bunun telifi ya da izahı lazım. Hocaefendi, bence, adını koymadan, bu tür konularda anlayış değişiklikleri (içtihat hatta tecdid) getirmeye çalışıyor. Metodolojisi nedir bilemiyorum. Keşke talebeleri bu konularda bizi aydınlatsalar ve bu metodolojiden yarının problemlerini çözmede de yararlansak.
Mesela, Hocaefendi’nin “Terörist Müslüman olamaz, Müslüman terörist olamaz” cümlesi de  “Bir kişi Müslümanım diyorsa, aksini söyleyen kafir olur” hükmü ile zahiren çelişmiyor mu?  Bunu “Terörist olan bir kişi, Müslüman olarak kalamaz” diye tevil edenlerimiz oldu ama bu, işin kolayına kaçmak ve Hocaefendi’nin açmaya çalıştığı yola girmeye cesaret edememek.
Münafık meselesine geri dönecek olursak… Her gün TV’lerden, sosyal medyadan, gazetelerden Müslüman olduğunu haykıran hayli kalabalık ve çok etkin bir güruhun, bıkmadan usanmadan ve bile bile yalan söylediklerini, iftira attıklarını ve galiz küfürler ettiklerini görüyoruz. Milyonlarca kişi bu yalanlara inanıyor. Mesela, her gün birçok mesaj alıyorum “Sen ABD’ye gidip, AKP içkiyi yasakladı dedin, Türkiye İslamileşiyor diye şikâyet ettin” diyen ve bu mesajları “hain, alçak, senin anneni-karını-kızını….” diye süsleyen!.. Defalarca yazdım çizdim ama milyonlarca kişi benim, aslında AKP’nin İslamı siyasi amaç için kötüye kullanmasının, İslam’a zarar verdiğini söylediğimi bilmiyor.
Bana ve pek çok başka kişiye bu galiz küfürleri, alçak iftiraları atan kişilerin profillerine bakıyorum, hepsinde ayet, hadis, Osmanlı, AKP, Erdoğan vs. var. Bunlar provokatör de olabilir ama bugüne kadar hiçbir AKP’li yetkili çıkıp da “Bunları yapanlar alçaktır, provokatördür” demedi. Ayrıca, böyle küfür ve iftira eden eden adı sanı belli AKP’liler de çok. Bir de, ismi sahte hesaplara adı sanı belli AKP’lilerin verdikleri destek ve mesajlarını paylaşmaları da aşikâr.
Sorum şu: Kendilerini çok dindar gösterip de tüm bunları sistematik olarak yapanlar, her gün binlerce hatta yüz binlerce kişiye en olmadık iftiraları düzenli olarak atanlar, en ağır ve galiz sinkaflı küfürleri edenler, yalanlarına bu işleri bilemeyecek durumdaki on milyonlarca insanı inandıranlar ve de İslam’a sistematik zarar verenler Müslüman mı?
Fıkıh, bu işe sessiz mi kalacak? “Günahkârlar” deyip geçiştirecek mi?

Kaynak: İHSAN YILMAZ/MEYDAN