Hazır mısınız?

Hazır mısınız, çok ahlaksızca ve çirkef bir kavgaya ?

AKP içinde ve AKP ile nemalanan çevrelerin kendi aralarında başlayan kavgası şiddetlenerek devam ediyor.

Dava dedikleri olgunun, aslında menfaaat, para ve makam olduğunu öteden beri bizler söylüyorduk, ama bu kavga ile bunu artık kendileri de ilan ediyorlar.

Pelikan dosyası ile başlayana süreç, baştan beli kukla başbakan olan Davutoğlu’nun misyonunu bitirdi.

Zira, Erdoğan zihniyeti öteden beri yaptığını Davutoğlun’a da yaptı ve kullanıp attı.

Davutoğlu, Erdoğan için geçiş sürecinde kullanacağı bir piyondu ve bu piyon ile istediği hamleleri yaptı, kendisine alan açtı ve sonunda kaldırıp siyaset tarihinin hurdalığına attı.

Davutoğlu yüzde kırk dokuz alsa da, bir dosyalık ve bir talimatlık bir gücü olan, bir hiç olduğunu ilan etti Erdoğan.

AKP’de bu kavga artarak devam edecek.

Bu kavganın sakın ola ki, bazılarının yanlışları gördüğü ve ondan dolayı bu yanlışlara karşı yapılan bir mücadele olduğu hissiyatına kapılmayın.

AKP içindeki kavga, tamamiyle çıkar ve bu çıkarları koruma adına yapılan bir savaştır.

Bu kavganın taraflarının birbirinden hiç bir farkı yok ve aynı zihniyetin varyasyonlarıdır.

Ama şu bir gerçek ki, bu kavgada taraflar bu kavgayı çok ahlaksızca, bel altı ve her türlü rezil yolları kullanarak yapacaklar.

Pelikan dosyasından sonra, pelikan dosyasına karşı dosyalar, hesaplar, dergiler ve söylemler ardı ardına geldi ve devam edecek.

AKP vazosu kırılmıştır ve bir daha eski halne gelmesi mümkün değildir.

Şimdi bu vazodan ortaya saçılacak olan pis kokular ve iğençlikler ile karşı karşıya gelecez.

Şahsen bu kavgada dua ve temmenim, birbirinden farkı olmayan bu zihniyetin tümden yok olup gitmesidir.

Bu kavgaya bu gün Abdullah Gül cenahından da bir hamle geldi.

Gül danışmanı olan Ahmet Sever aracılığıyla, AKP içindeki çarpıklıkları ve Erdoğan zihniyetinin röntgenini çekmiştir.

Cumhuriyet’te yayınlanan röportajdan bir kısım,

-AK Parti’nin içinde de aidiyet duygusunda zayıflama var mı sizce?

Elbette orada da var. İnsanlar çıkıp açıkça konuşamıyorlar. Bir korku ve çekinme hali var. Bu, bence iki nedenden kaynaklanıyor. 1) Bazı insanlar menfaatlarından, elde ettikleri kazanımlardan, imtiyazlardan dolayı olup bitene kuşkulu ve kaygılı baksalar da bunu dillendiremiyorlar. 2) “Davaya ihanet eden adam, arkadan hançerleyen adam” etiketi yememek için susuyorlar.

-AK Parti’nin dava temasına nasıl bir parantez açarsınız

Dava filan kalmadı. Neyin davası? Menfaat, çıkar davası.

MKYK toplantısına katılan bir kişiden dinledim. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde bir MKYK toplantısında üyelerden biri şunu söylemiş: “Efendim bizim istişareye ihtiyacımız yok bizim istihareye ihtiyacımız var. Siz istihareye yatacaksınız, gelip bize söyleyeceksiniz. Biz de onu harfiyen yerine getireceğiz.” Bu örnek bugün AK Parti’nin geldiği noktayı anlamamız bakımından çok şey ifade ediyor.

Bugün de baktığınız zaman AK trollerin İstanbul’da değişik yerlerde büroları var. Merkez olarak oralar kullanılıyor. Ve Saray’dan yönlendiriliyor bu AK troller. Talimatlar oradan geliyor. Edindiğim bilgiye göre de bütün bu operasyonu yürüten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank.

……….

Bunlar AKP nedir sorusuna biraz cevap verir galiba.

Ha şu baştan belirteyim ki, Abdullah Gül, Erdoğan, Davutoğlu arasında hiç bir fark görmüyorum.

Hiç birine de şahsi olarak hakkımı helal etmiyorum.

Hakkım varsa haram zıkkım olsun.

Burda unutulmaması gereken husus, bu şahısların kendi adlarına asla bu kavgaya girmeyecekleri, kullanıldıkları zihniyet adına böyle bir kavgaya girdikleridir.

Bu zihniyetlerin desteği ve teşviki olmadan asla ne Gül, ne Davutoğlu bu yapılan zulümlere ve haksızlıklara karşı gelmeyecek, hatta onlarda devam edecektir.

Unutmayın ki, bu gün ülkede yapılan zulmün ve hukuksuzluğun en başta gelen faili Erdoğan olsa da, bu yapılanların uygulayıcısı ve bu zulmün yapılmasına yol açan kanunların altında imzası olanlar Gül ve Davutoğlu’dur.

Ben bu ülkeye ve ülke insanına, ne Gül, ne Davutoğlu, nede Erdoğan’ın zerre kadar faydasının olmayacağına inanıyorum.

Bu zalim düzen elbet yıkılacak ve bu yıkılışta bazıları elbet rol alacaktır.

Bu yıkılışta rol almaları, asla bu zulümlerin yapılmasına sebep olanları paklamayacaktır.

Hep dediğimi yine diyorum, bu zalimlerin sonları pelikanlarla değil, ebabillerle olacaktır.

Ha bu olacak diye elbette biz sebeplere riayet etmeden vazgeçmeyeceğiz ve elimizden ne geliyorsa yapıp bu mücadeleye devam edeceğiz.

Sebeplere riayet edeceğiz, ama sonların getirecek olanın, müsebbibül esbab olan ALLAH olduğunu da unutmayarak, bize düşen vazifeyi yapmaya devam edeceğiz.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...