Ağrı çatışmasını bir de bu gözle okuyun

Ağrı’da PKK ile asker arasında çıkan çatışmada HDP, AKP’yi ve Ağrı Valisini, AKP ise HDP ve PKK’yı suçlamaya başladı. Toplumun genel kanaati ise çatışmanın seçim ayarlı bir provokasyon olduğu yönünde.

Ağrı’da bir şeyler oldu. TSK’dan yapılan açıklamaya göre Ağrı Valisi jandarmayı görevlendirerek, PKK’lıların bahar şenliğine gelmesini önlemelerini istemiş. Hükümet kanadı da PKK’nın “seçmene baskı yapacağı için valinin askere bunu önleme görevi verdiğini” anlatıyor.

Her iki açıklama da tuhaf. Çünkü şimdiye kadar PKK bölgede onlarca defa bahar şenliklerine katıldı, kutlamalar yapıldı, ordunun ve devletin gözü önünde yapılan bu şenliklere devlet özellikle müdahale etmedi. Askere izin verilmedi. Şimdi ne oldu da asker PKK propagandasını önlemeye gönderiliyor?

Hükümetin açıklaması daha tuhaf. Son bir yıl içerisinde bu ülke iki seçim yaşadı. Hiçbirinde “PKK seçmene baskı yapacak” diye asker görevlendirilmedi. Ne oldu da bu seçimde askeri PKK’nın seçim propagandasını önlemekle görevlendiriyorsunuz? Nereden bakarsanız bakın bu iki açıklama da inandırıcı değil.

Aslında biz seçim dönemlerinde bu tip olaylara 90’lardan alışkınız. Şimdi size 90’lardan bir seçim hilesi anlatayım sonra konuyu Ağrı’ya bağlayalım.

24 Aralık 1995 seçimlerinde Şırkan Beytüşşebap’ta HADEP güçlüdür. Fakat kamu görevlileri ve askerler bu partinin kazanmasını istememektedir. Beytüşşebap’a bağlı Mezra Beldesi’nin DYP’li Belediye Başkanı Hüsnü Timur’un koltuğunu koruması sağlanacaktır. Aynı zamanda aşiret reisi olan Timur için gerekirse sandıkta hile yapılacaktır. Önce sandık başındaki memurlar ayarlanmaya çalışılır. Başkan Timur’un kardeşi korucubaşı Nesim Timur, Seçim Kurulu Başkanı Hâkim Ümit Gerin’e giderek açıkça niyetlerini anlatır. Teklif karşısında şaşıran Gerin, bir cevap vermeden Timur’u gönderir.

Seçim günü, korucubaşı Nesim Timur’un adamları hazırlanan planı devreye sokar. Sandık başındaki memurlara, “Burada herkesin yerine biz oy kullanacağız.” derler. Seçim müdürü ve memurlar buna karşı çıkınca Timur’un adamları ikinci adımı atar. “PKK’lı müdür, DYP karşısında örgütün partisi HADEP için çalışıyor.” yaygarası çıkarıp müdür ve memurları döverler. Seçim müdürü durumu Hâkim Ümit Gerin’e bildirir. Her iki tarafı ayrı ayrı dinleyen hâkim, müdürden olayla ilgili bir rapor yazmasını ister. Ardından adliye polisine haber vererek Timur’u gözaltına aldırır.

Konu dönemin valisi ve Beytüşşebap’taki Taktik Alay Komutanı Albay B.ye aktarır. Komutan, duruma müdahale etmesi için emrindeki bir binbaşıyı Sulh Ceza Mahkemesi Hâkimi Ferhat Demircan’a gönderir. Binbaşı gelinceye kadar sorgusu tamamlanan Nesim Timur tutuklanarak Beytüşşebap Cezaevi’ne gönderilir.

Binbaşı neticeyi öğrenince Hâkim’in odasına kapıyı tekmeleyerek girer: “Beni Alay Komutanı B. Albay gönderdi. Emri var, Nesim Timur’u serbest bırakın!” Bu tavra sinirlenen Demircan’ın cevabı sert olur: “Defol odamdan. Sen kimsin de kapıyı tekmeleyerek açarsın. Komutanına selam söyle, biz bağımsız yargıyız, kimse emir ve talimat veremez.”

Nesim Timur’u tahliye ettirmek için her türlü yol denenir. Sorun çözülemeyince Alay Komutanı B. Albay’ın, tüm koruculara silahlarıyla Beytüşşebap’ta toplanma emri verdiği söylenir. Yaklaşık 250 kişilik silahlı korucu adliyeyi basar. (Aksiyon 10 Mart 2010)

Peki tüm bu olaylar olurken Beytüşşebap kaymakamı kimdir? Ağrı’da PKK’lılar seçim propagandası yapacak diye askeri HDP şenliğine gönderen bugündü Ağrı Valisi Musa Işın’ın ta kendisi.

Devlette devamlılık esastır…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...