15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından Adil Öksüz’ün tuhaf bir şekilde serbest bırakılmasını sorgulamış, “bu uygulamanın istihbarat elemanları için uygulanan tipik uygulamalara çok benzediğini” belirtmiştim. Bu çerçevede Adil Öksüz’ün “büyük olasılıkla bir MİT elemanı olabileceğini, serbest bırakılmasının nedeninin de MİT koruması olma olaslığı olduğunu” belirtmiştim.

15 Temmuz’un ardından ortaya çıkan her bilgi bu kanaatimi güçlendirdi. Hatırlanacağı gibi o dönemde bir iddia ortaya atılmış, “Adil Öksüz’ün Gürcistan’da Zekeriya Öz ile bilrikte tutuklanıp sonra serbest bırakıldığı” iddia edilmişti. ,

O zaman “Eğer Adil Öksüz ile Zekeriya Öz’ün Gürcistan’da yakalandığı bilgisi doğruysa Adil Öksüz kesin İSTİHBARAT elemandır” yazmıştım.

Daha sonra ortaya çıkan her bilgi bu öngörüyü teyid etti. Kemal Kılıçdaroğlu Öksüz’ün MİT elemanı olduğunu ima etti. Sonra MİT’in Öksüz’ü 2014 yılında elemanlaştırdığına dair belge çıktı. Belge MİT tarafından ne doğrulandı, ne de yalanlandı.

En son Öksüz’ün iki AKP’li vekil tarafından Samsun üzerinden Gürcistan’a kaçırıldığı iddia edildi. İlginç bir şekilde savcılık o haberlere hemen sansür getirdi. Türkiye’de sansür uygulamasına aşinayız. Bir haber MİT’i rahatsız ediyorsa hemen sansür gelir…

Son haberle birlikte yine Gürcistan senerayonua döndük. Buna göre Adil Öksüz Gürcistan üzerinden kaçırılmış. Bu ihtimal ilk iddianın doğru olma olasılığını yeniden gündeme getiriyor.

Adil Öksüz’in iki AKP’li tarafından kaçırıldığı iddiası gündeme gelince çok ilginç bir gelime oldu. Hepimizin bildiği/beklediği gibi önce habere sansür getirildi. Sonra Adil Öksüz’ün darbe gecesi ABD konsolosluğundan arandığı iddiası gündeme getirildi

Ancak ABD büyükeçliği yaptığı açıklamada Ökösüz’ün darbe gecesi aranmadığını, Türk emniyetinin talebi üzerine 21 Temmuz’da vizesinin iptal edildiğini, bunu kendisine bildirmek üzere 21 Temmuz günü arandığını söyledi.

Şimdi soru şu: Adil Öksüz’ün ABD elçiliği tarafından arandığı bilgisi neden şimdi gündeme getirildi? Daha önemlisi bu bilgi neden çarpıtılarak, sanki darbe gecesi aranmış gibi gündeme getirildi?

Sanırım bunun nedeni belli. Bu bilgi Adil Öksüz’ün AKP’liler tarafından kaçırıldığı, dolayısıyla bir isithbarat elemanı olma olasılığı gündeme geldiği için şimdi servis edildi. Yani asıl amaç Öksüz’ün isithbarat elemanı olup olmadığının tartışılmasını önlemek.

Adil Öksüz’ün AKP’liler tarafından kaçırıldığı iddiasının üstünün örtülme çabası, üstelik bunun çarpıtma bilgiyle yapılmaya çalışılması, Adil Öksüz’ün bir MİT elemanı olma olasılığını daha da güçlendiririyor.

Kısaca analizim şu: MİT’çiler Öksüz’ün kendileriyle ilişkisi yeniden gündeme gelince hemen başka bir hamle yaparak gündemi başka yöne kaydırıyorlar.

Yapılan bu algı operasyonundan sonra şimdi Türkiye’deki halkın %70’i Adil Öksüz’ün aslında ABD’nin ajanı olduğuna inanacak.

Ayrıca bu çarpıtma bilgiyi gündeme getiren “gazetecinin” Batuhan Yaşar’ın kimliğine de bakmak gerekiyor.

Açık ve net olarak ismini koyalım: Batuhan Yaşar Ankara’da MİT’in kullandığı önemli gazetecilerden biridir. MİT ile Batuhan Yaşar arasındaki ilişkinin sadece gazeteci ilişkisinin ötesinde bir ilişki olduğunu bilen bilir ama zaten Yaşar’ın yazdığı makaleler de bunu gösterir.

Batuhan Yaşar  daha önce yazdığı yazıda Adil Öksüz’ü istihbaratçıların serbest bıraktırdığını ima etmişti.

Gözaltındaki Adil Öksüz için “bu istihbarat elemanı, işimizi bozuyorsunuz, kaynağa ulaşmak üzereyiz” oyunu oynandı. Ve Adil Öksüz kendisini bir anda dışarıda buldu. Onu serbest bırakan (hâkim-savcı-polis-jandarma) her kimse belli değil mi?.. Sadece 2 soru ile her şey aydınlatılabilir. Sayın Kılıçdaroğlu’na küçük bir not: -MİT elemanı başka bir şey, MİT ajanı çok başka. Aynı şeyler değil.. Ulusalcıların oyununa dikkat!!!”

Bu bilgiyle Yaşar Öksüz’ü MİT’çi ulusalcıların serbet bıraktırdığını ima edip, Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği “Adil Öksüz’ün, MİT ajanı olduğuna dair bir istihbarat var”” bilgisine karşı “Mit elemanı başka bir şey, MİT ajanı çok başka, aynı şeyler değil” yazmıştı. Yani Adil Öksüz MİT ajanı (kadrolu MİT çalışanı) değil MİT elemanı (MİT’in kullandığı eleman) olduğuna vurgu yapmıştı.

Daha ilginci Alman istihbarat servisi BND’nin başkanı “Darbenin arkasında Gülenciler yok” diye açıklama yapınca, Batuhan Yaşar MİT’in Almanya’ya verdiği istihbarat raporunu açıklamıştı. Bu rapor daha sonra Alman medyası tarafından da doğrulandı ve bu raporun üzerine Almanya’da MİT’e casusluk soruşturması başlatıldı.

Batuhan Yaşar’ın MİT’e yakınlığı bununla da sınırlı değil:

Birkaç örnek verelim:

MİT Rus ordusuyla direk görüşüyor

İsithbaratta Milli Dönem

Yani Anlayacağınız Batuhan Yaşar’ın 15 Temmuz gecesi ABD elçiliğinden Adil Öksüz arandı yalanını siz MİT’in dezenformasyon operasyonu olarak okuyabilirsiniz.

Peki amaç ne?

Sanırım amaç belli. Her geçen gün daha da belirginleşen Adil Öksüz ile MİT ilişkisini örtmek.

Savcının iddianamesinde Adil Öksüz’ün MİT elemanı olduğunu gösteren o belgede ismi olan MİT ajanının kullandığı telefonlar ile ile Öksüz’ün kullandığı telefonlar arasında bir ilişki tespit edilmiş midir? Savcının bunu araştırmaya cesareti var mıdır?

Sahi darbe gecesi Akıncılar Üssünde bulunan diğer sivillerin görüntüsünün aksine Adil Öksüz’ün görüntüsü neden yok? Yoksa Adil Öksüz onları içeri sokup darbeyi Gülen Cemaati ile ilişkilendirmek için bir delil mi sağladı?

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...