Yasin el-Kadı’yı muhtemelen tüm okurlarımız tanıyorlar; şimdi bu konunun ne alakası var demeyin, aşağıda önce konuyu özetleyip, sonra da bu konunun gerekçesini açıklayacağım.

Önce, Yasin el-Kadı hakkında kısa bir Vikipedi-Özgür ansiklopedi alıntısı:

“11 Eylül sonrası Amerikan resmî belgelerinde El-Kaide lideri Usame bin Ladin ile bağlantısından dolayı adı “Özel olarak belirlenmiş küresel terörist” olarak geçmiştir. el-Kadı’nın, 1990’lı yıllarda, Bosna-Hersek’te de mücahitleri finanse ettiği, Vakufska ve Depozitna bankaları ile kendi adını taşıyan “Qadi International” şirketi aracılığıyla Balkanlar’daki silahlı İslami harekete para aktardığı yönünde raporlar vardır.

2001 senesinde ABD ve Avrupa Birliği Kadı’nın El-Kaide bağlantıları nedeniyle mal varlıklarını dondurma kararı aldılar. Avrupa Adalet Divanı, AB’nin, mal varlığını dondururken savunma hakkına saygı göstermediğini belirtti. Ajanslar, kararın, AB’nin yaptırımlar rejimine darbe vuracağını belirtmişlerdi.

Kadı’nın ismi; İsviçre’de 2007, Avrupa Birliği’nde 2008, Birleşik Krallık’ta ise 2010’da terörist listesinden çıkarılmıştır.”

Gelelim şimdi bugünkü temel konumuza:

Yasin el-Kadı, terörizmi finanse ettiği gerekçesiyle Birleşmiş Milletler tarafından terörist ilan ediliyor, ABD’de, AB ülkelerinde ve dahi başka ülkelerde mal varlıklarına el konuyor.

Burada önemli olan Yasin el-Kadı’nın, yargısal yetkisi olmayan yani insanların adil yargılanmalarının olanaksız olduğu Birleşmiş Milletler tarafından terörist ilan edilmiş olması.

Bu arada AB ülkelerinde de Yasin el-Kadı’nın mal varlıkları donduruluyor.

Yasin el-Kadı’nın AB ülkelerinde mal varlıklarının dondurulması üzerine avukatları bu ülkelerde davalar açıyor, bir kısmı kabul edilirken, bir kısmı reddediliyor.

Ve konu, Yasin el-Kadı’nın mal varlıklarına el konması konusu Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın önüne gidiyor.

AB Adalet Divanı (ATAD) Birleşmiş Milletler kararının yargısal bir karar olamayacağını, bu kararın hukuki bir sonuç doğurmaması gerektiğini çünkü kişilerin adil yargılanması ilkesine aykırı olduğunu söyledi.

Bu karar üzerine de Yasin el-Kadı’nın AB ülkelerindeki mal varlıkları serbest bırakıldı.

Tüm bunları neden yazıyorum?

MGK’nın ya da MGK’nın kararının bildirildiği Hükümet’in aldığı bir kararın yargısal bir sonucu olamaz.

MGK ya da Hükümet ne yapıyor, bir örnek vereyim.

Bir adamın katil olduğuna idare karar veriyor, hâkime de kaç sene ceza verilmesi işini bırakıyor.

Türkiye’nin geldiği durum budur.

İşin acıklı tarafı da, mesela MGK içinde ya da sekreteryasında, bu karar işinin hukuki olamayacağını, kendilerinin yargısal bir yetkisinin söz konusu olmadığını söyleyen kimse kalmamış ya da korkuyorlar.

Keza Hükümet’in içinde de.
Durum çok sıkıntılı.

Kaynak: Eser Karakaş, Yenihayatgazetesi.com