49’lar Platformu, TIR savcıları hakkında Yargıtay 16.Ceza Dairesinde görülecek davaya konu olan iddianameyi değerlendirdi…
Selam dosyasında dinleme kararlarına imza attıkları için Ramazan Bayramı öncesinde açığa alınan 49 hakim ve savcı tarafından kurulan 49’lar Platformu TIR savcıları hakkında Yargıtay 16.Ceza Dairesinde görülecek davaya konu olan iddianameyi değerlendirdi. Platform, iddianamenin savcıların masumiyetini ispatladığını ifade ettikten sonra “Savcıların görevi;yasalara aykırı yapılan,kime niçin gittiği bilinmeyen silah ve mühimmat sevkiyatını kapatmak değildir.” dedi.
İşte o analiz
“1 Ekim 2015 perşembe günü Yargıtay 16.Ceza Dairesinde Adanadaki silah yüklü Tırlara operasyon yapan savcılarının ilk duruşması yapılacak.Adana jandarmaya yapılan ihbar üzerine görevli savcı ve jandarma tarafından yapılan operasyonla silah ve mühimmat dolu tırlar durdurulmuş.Tırların MİT kontrolunda olduğu gerekçesiyle operasyona müdahale edilmiş savcıların tutuklanmasıyla sonuçlanacak süreç başlatılmıştır.Savcılar hakkında cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ve casusluk suçlamasıyla dava açılmıştır.İddianame içeriği ve sevk maddeleri incelendiğinde,hazırlayanların;anayasal düzene karşı suçlar konusunda yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.-İddianameyi hazırlayanlar farkında olmadan devletin bir kısım görevlilerini ati de yargılatacak belge ve delilleri kayıt altına almıştır.
İddianamedeki zorlama yorum ve tesbitler adeta savcıların aklanma belgesi olmuştur.Bu iddianame suçsuzluğun tersten ispatıdır.CMK daki suç üstü hali doğru tanımlanmıştır ve tanıma göre savcılar suç üstü hali dışında 2802 S.Y’nın 88.md.aykırı tutuklanmıştır.Suçüstü halinin iddianamedeki tanımına göre savcılar yasaya aykırı olarak özgürlüklerinden mahrum edilmiştir.Derhal tahliyeleri gerekir.Savcıları tutuklayanlar ve tutukluluğun devamına karar verenler açısından temadi eden özgürlükten yoksun bırakma suçu oluşmuştur.Tır savcılarıyla ilgili hazırlanan iddianameyi irdeleme ve hukuki değerlendirmelerimize önümüzdeki süreçte devam edeceğiz.Şunu üzüntüyle net bir şekilde ifade edebiliriz ki bu iddianamedeki anlatım ve kabuller Laheydeki UCM ye ciddi bir kapı aralamaktadır.”
İddianamedeki suçlamalar
“İddianame de özetle;tırlarda silah ve mühimmat taşınmaktadır. Bu bu malzeme MİT’e aittir ve onun kontrolünde nakledilmektedir. MİT silah ve mühimmat nakletme yetkisine sahiptir ve bunlar devlet sırrıdır.MİT kanununa göre mensuplarını soruşturmak izne tabidir. Savcılar ihbar da alsa hukuki bir işlem yapamazlar.Savcılar mühimmatı tesbit ederek ülkemizi Dünya kamuoyunda zor duruma düşürmüştür. Her nekadar kanunda Devlet sırrı tanımı yapılmasada silah ve mühimmatlar devlet sırrıdır.Bunları deşifre edilmekle casusluk suçu işlendi.-Hükümet zor durumda bırakılmak suretiyle darbeye teşebbüs suçu işlendi denilmektedir.-Peki bu iddiaların hukuki dayanak ve delilleri var mıdır?İsnat edilen suçlamalar kanundaki tanımları uymakta mıdır? Modern ceza sistemini engizisyon yargılamalarından ayıran en önemli prensiplerden birisi de suçta kanunilik ilkesidir. Suç;tipe uygun hukuka aykırı bir harekettir.Tipe uygunluk;suçun oluşması için kanunda tanımlanmış olması gerekir. Bir savcının aldığı ciddi bir ihbar üzerine,devlettin resmi kolluk kuvvetleri marifetiyle arama yaptırmasında hukuka aykırılık var mıdır. “
“Başka devlet topraklarındaki herhangi silahlı gruba silah yardımı saldırganlık suçudur”
“Tır savcıları hakkındaki iddianame;mantık biliminin kurucusu Aristoyu çıldırtacak hatalarla dolu tam bir çelişkiler yumağıdır. Operasyon tarihinde yürürlükteki mevzuata göre MİT’in silah ve mühimmat nakletme yetkisi kesinlikle bulunmamaktadır.Silah ve harp mühimmatının nakli belli kurallar çerçevesinde ordu tarafından kamunun güvenliği için belli tedbirler alınarak yapılır. Devlet sırrı denilen nakliyatta iç ve dış güvenliğinin en önemli temsilcisi Genel Kurmay Başkanlığının
haberi dahi olmamıştır. İddianame;kanunlara aykırı nakliyat yapanları vatan sever;görevinin gereğini yapan görevlileri ise casus kabul eden anlayışın ürünüdür. En önemli soru şudur;silah ve mühimmat nereye,kime gönderilmektedir?Bunun yasal dayanağı var mıdır?MİT hangi yetkiyle bunu üstlenmiştir? Genel Kurmayın bilgisi dışında,TBMM baypas edilerek ülkemizi uluslararası hukuk açısından sorumluluk altına sokmak vatanseverlik midir? BM şartı ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına göre;başka devlet topraklarındaki herhangi silahlı gruba silah yardımı saldırganlık suçudur. Roma statüsüne üye devletlerin Kampalan konferansında aldıkları kararlarda da saldırganlık suçunun tanımı çok net olarak yapılmıştır. Aslında bu operasyon;silahlı gruplara silah yardımı girişiminin devlet kararı olmadığını tüm Dünyaya ispatı açısından çok önemlidir. Büyük devletlerin her şeyi izleyebildiği istihbarat çağında Türk Devletine kurulan korkunç bir kumpas deşifre edilmiştir. TBBMM’nin ve Genel Kurmay Başkanlığının görev alanına giren bir mevzudan habersiz yapılan sevkiyat nasıl Devlet sırrı olabiliyor? Devlet kendi sırrından bi haber..Ancak sevkiyatı kanunsuz planlayan,yetkisiz birimlerin yaptıkları Devlet sırrı oluyor.Tam bir paradoks. Ne yaman çelişkidir ki sadece görevini yapan asker ve savcılar,atinin kahramanları;bu günün hainleri olarak müebbetle yargılanmaktadır. “
“Savcıların görevi;yasalara aykırı yapılan,kime niçin gittiği bilinmeyen silah ve mühimmat sevkiyatını kapatmak değildir”
“Yüzlerce sayfalık MİT tırları iddianamesi;peşin kabuller,vehim ve hayal üzerine kurgulanmış delil ve gerekçeden yoksun bir belgedir. -Ne tür bir gizli belge ve bilgi hangi devlete servis edilmiştir?Bu konuda tek cümle yoktur.Faillerin kastını gösteren delil var mıdır? İsnat edilen eylemlerle ilgili suç unsurlarının gerçekleştiğine ilişkin bir tek bilgi,belge ve bulgu sunulamamıştır. -İsnat edilen eylemlerden birisi kanunda hükümete karşı suç olarak geçen TCK’nın 312. Maddesidir.Bu suçun temel unsuru cebir ve şiddettir. Fail;meşru olmayan,hukuk dışı bir yola başvurarak cebir ve şiddet kullanmak suretiyle hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmelidir. Tehlike suçu olan eylemin gerçekleşmesi için;faillerin elverişli araçlara sahip olması,cebir ve şiddet kullanmaları gerekir. Suçun cebir ve şiddet olan maddi unsurunun yanında,manevi unsur olan hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir amacın olması şarttır.
Kanunlara aykırı nakledilen askeri mühimmat yüklü tırların mahkeme kararına istinaden aranmasıyla hükümet arasında nasıl bir bağ var? Hangi elverişli araçlarla hükümete karşı cebir ve şiddet kullanılmıştı?Zorunlu bir görevin ifası ne zamandan beri darbe suçu olmuştur? Bu anlayışa göre hükümet yada üyeleriyle bağlantılı olabilecek herhangi bir suçun ortaya çıkarılması darbe suçu olarak yaftalanacaktır. ABD’de başkan Nixon’un muhalefeti dinletme girişimlerinin ortaya çıkmasından sonra,istifaya giden süreçte kimseyi darbeyle suçlamamıştı.Ya da Ronald Reagan kontra İran skandalında kimseyi kendisine karşı darbe planlamakla suçlayamamıştı.Hukuk devletleri Anayasa ve yasalarla belirlenen çerçevede yönetilir.Konusu suç olan emir ve talimatlar yerine getirilemez. Cumhuriyet Savcılarının görevi;yasaları uygulamak,ihbarları değerlendirmek,suç delillerine ulaşmak,gerekli soruşturmaları yapmaktır. Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri CMK ‘nın 160,161.ve devamı maddelerinde açıkça tanımlanmış olup bunun dışına çıkması istenemez.Savcıların görevi;yasalara aykırı yapılan,kime niçin gittiği bilinmeyen silah ve mühimmat sevkiyatını kapatmak değildir.Şayet Adanadaki tır olayını ihbar alan kolluk görevlileri ve savcılık kapatma yolunu seçseydi bu açıkça yasaya aykırıydı ve suç olurdu.Savcıları aylardır ceza evlerinde süründürenlerin,suçlamaya ilişkin tek somut delilleri yoktur.Savcılar usulsüz ve hukuksuzca tutukludur.”
KAYNAK: ARZU YILDIZ / HABERDAR