13 yıldır iktidarda olmasına rağmen Türkiye’deki sorunlara ve yanlış politikalara ilişkin sorumluluğu kabul etmeyen Recep T.Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili bütün suçu-günahı da bürokratlara attı.

Erdoğan, dün Saray’da muhtarlara yaptığı konuşmada, “Kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor.” dedi.

Recep T.Erdoğan, kötü giden her konuda aynı şeyi yapıyor. Ya ‘bizi kandırdılar’ diyerek meselenin içinden sıyrılıyor ya da bütün suçu, şifahi emir verdiği bürokratların üstüne yıkıyor. Bugünden sonra; Erdoğan’ın ateşe attığı ve çözüm sürecinin bütün faturasını üzerlerine yıktığı bu bürokratların kim olduğunu konuşacağız. Bence bu isimlerin başında İçişleri müsteşarı ve bölge valileri geliyor. Askeri personel ve MİT mensupları da bundan sonra tartışmanın odağında olacak. Herkes dönüp bunlara çözüm sürecindeki zafiyetleri, ihmalleri, PKK’nın bölgede güçlenmesine niye ses edilmediğini tek tek soracak. Çünkü 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan terör olaylarında verilen yüzlerce şehidimizin en büyük vebali de şu anda Recep T.Erdoğan’ın bahsettiği bürokratların üstünde kuşkusuz.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bütün yollara bombalar döşenirken MİT’in neden istihbarat toplamadığı, toplamışsa bunu ilgili yerlere niye iletmediği, iletmişse bu ilgili yerlerin niye bunlara karşı hiçbir tedbir almadığı, tartışmaların odağında bulunacak. Çünkü ortada çözüm süreci adı altında bir PKK’yı besleme dönemi yaşandı ve bugün verdiğimiz bütün şehitler o dönemdeki zafiyetlerden kaynaklanıyor. Terör örgütünün söz konusu süreçte, neredeyse bölgedeki bütün karayollarının altına mayınlar döşediğini, bugün yaşanan can kayıplarından anlıyoruz.




Dün muhtarlara yaptığı konuşmaya bakılırsa, Recep T.Erdoğan o dönemin hiçbir hatasını kabul etme düşüncesinde değil. Ancak vergisini veren, askere evlat gönderen, seçimlerde oy kullanan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı o hataların bir sorumlusunu bulmak ve ondan hesap sormak istiyor.

Süreci başlatan ve yürüten AKP’nin eski genel başkanı ve dönemin başbakanı Recep T.Erdoğan, o suçlunun bürokratlar olduğunu söyledi. Tahmin ediyorum ki evladı, eşi, yakını terör olaylarında şehit olanlar o bürokratlardan mahkemelerde hesap sormaya başlayacak.

Dönemin başbakanı Recep T.Erdoğan’ın bürokratları ateşe atan tavrı ilk değil. Buna yüzlerce örnek verebiliriz. Hatırlayacaksınız Ergenekon davası için de, ‘bu davanın savcısıyım’ demiş, davayı yürüten savcılara kendi makam arabasını tahsis etmiş, siyasi olarak soruşturmaların hep arkasında durmuştu. O davalardan alacağını aldıktan sonra, o savcıların ve polis şeflerinin başına nelerin geldiğini hep birlikte görmüştük.

Bu yüzden Recep T.Erdoğan’ın dün söylediği sözlerin devletteki bütün bürokratların kulağına küpe olması gerektiğini düşünüyorum. Bu sözler; şifahi ve kanunda yeri olmayan her talimatın, onu uygulayanlar için bir gün hapse düşme sebebi olabileceğini ayan beyan gösteriyor.

Bugün şifahi emirlerle hukuksuz uygulamalara imza atanlar, kreşlere uzun namlulu silahlarla baskın yapanlar, denetim adı altında okul koltuklarını kesenler, uyduruk gerekçelerle gazetecileri, avukatları tutuklayanlar, işadamlarına kanunsuz biçimde ölümcül ceza kesenler, anayasal suç olmasına rağmen bütün herkesi tek tek fişleyenler, yine anayasal suç olmasına rağmen vatandaşlara cadı avı yürütenler… Hepsine diyorum ki, size bu emirleri verenler, ilk fırsatta sizi yasalarla baş başa bırakacak. Söylediklerime inanmıyorsanız dünkü konuşmayı bir kere daha dinleyin.