PKK terör örgütünün saldırılarından öncelikli sorumlu PKK’dır. Bu konu tartışma götürmez.

Ancak daha önceki saldırıların aksine çatışmaların bu kadar yoğun geçmesinin, devletin bu kadar savunmasız kalmasının sorumlusu da AKP’dir.

Çözüm süreci adı altında yürütlen politikalar nedeniyle PKK güçlendirilmiştir. AKP PKK’yı güçlendirmeyin uyarılarına kulak tıkamıştır. AKP ‘PKK’yı bölgeye hakim kılıyor, diğer Kürtleri sindirmesine göz yumuyorsunuz’ diyenleri “başış düşmanı” vatan haini ilan etmiştir. Üstelik seçimleri kaybedeceği anlaşılınca Ağrı’da bir provokasyon girişimi ile çatışmaları başlatan da AKP’dir. Erken seçim kararı alındığı gece Kandil’i bombalayın emri veren de AKP’li yöneticilerdir.

Bu tutumu nedeniyle PKK’nın saldırılarından AKP sorumludur.

Şimdi sorumlu kurum ve kişileri tek tek inceleyelim.

1) Tayyip Erdoğan: AKP’nin çözüm politikalarının en büyük sorumlusu Erdoğan’dır. PKK’nın güçlenmesine göz yummuştur. Öcalan’ın parlatılmasına izin vermiştir. Çözüm süreci adı altında, partisinin seçimleri alması için başlattığı sürecin sonucu olarak PKK bölgeye hakim olmuştur. Erdoğan kendisine gelen güvenlik ve istihbarat raporlarını görmezden gelerek bu politikaları sürdürmüştür. Dolayısıyla çatışmaların bu seviyede kanlı geçmesinin en büyük sorumluluğu Erdoğan’a aittir.

2) Hakan Fidan: Türkiye’nin bataklığa saplandığı hangi politika varsa arkasından Hakan Fidan ismi çıkar. Suriye bataklığının sorumlusu Fidan’ın yanlış istihbarat stratejisidir. Uluder’nin sorumlusu Hakan Fidan’ın başında bulunduğu MİT’in yanlış istihbaratıdır. Cemaatle kavgadan Mısır’da Mursi’nin tutuklanmasına neden olan sürece nerede Türkiye duvara tosladıysa arkasından Hakan Fidan çıktı.

Bu toslamaların en şiddetlisi ise Çözüm süreciydi. Çözüm sürecinin mimarı ve uygulayıcısı Hakan Fidan’dır. Bu uğurda Öcalan’la görüşen, KCK’lılara operasyon yapan polisleri tasfiye ettiren, kişi olarak Hakan Fidan ön plana çıktı. Şimdi KCK bölgeye kabus gibi çöktük.

Dahası PKK bölgede patır patır asker ve polis şehit ederken, “KCK’nın kılcal damarlarına kadar sızdık” diye övünen MİT neden gerekli istihbaratı verip PKK saldırılarını etkisiz kılmıyor? Bu yönüyle de bölgeden gelen şehitlerin sorumluluğu MİT başkanının omuzundadır.

3) Valiler: Çözüm sürecinde AKP terörle mücadele yetkisini Bölge komutanlıklarından alarak valilere verdi. Böylece valiler üzerinden asker ve polisin PKK’ya karşı harekat yapmasını önledi. Askerin araziye çıkması için validen emir alması gerekiyordu. Ankara’dan valilere verilen emir gereği Asker ve polis kışlalarından çıkamadı. Asker ve polis kışlasından çıkamazken PKK o kışlaların karşısına silah yığdı. Valiler bu faaliyetlere bile müdahale etme yetkisi vermedi.

Örneğin Şırnak Valisi Hasan İpek bölgede askeri polis takdir etmezken “çözüm sürecinde katkıları olan Öcalan’ı takdirle karşılıyorum”  diyordu. Bugün yönettiği ilde takdirle karşıladığı Öcalan’ın PKK’sı özerklik ilan etti. Vali takdirinin karşılığını alıp özerk yönetimin valisi olur artık. Ne mutlu ona… 

Kısaca bölgede -ve tüm ülkede- valiler devleti değil AKP’nin valisi gibi hareket edip devleti PKK karşısında aciz duruma düşürdü. Bu tutumları nedeniyle bölgedeki Valiler de en az AKP yönetimi kadar terörün azmasından sorumludur.

4) Emniyet Müdürleri: Bölgede Emniyet müdürleri -modaya uyarak- kendi teşkilatına karşı savaş açtı. PKK ile mücadele etmesi gereken emniyet çözüm süreci diye sokakları kontrol eden YDG-H çetelerine göz yumarken polisleri sürmekle meşguldü. Örneğin Diyarbakır Emniyet müdürü PKK’nın saldıracağını bile bile önlem almayarak şehit verilmesinin sorumlusudur…

5) HDP: Son seçimlerde takındığı tavır ve geliştirdiği barışçı dil ile asçında çözüm sürecinin tabana yayılmasında en etkili aktör olabilirdi. Ancak AKP buna izin vermedi. İktidardan düşmesinin sorumlusu olarak HDP’yi işaret etti. HDP PKK çatışmaları ilk başladığında daha güçlü bir şekilde çatışmasızlık çağrısı yapabilirdi. Ancak bölgedeki çatışmaların başlamasında en az sorumluluğu olan HDP’dir. AKP’liler yine -ülke değil- kendi parti menfaatleri için olguları çarpıtarak sanki sorumlu HDP’ymiş gibi göstermeye çalışsa da çatışmaların başlamasında HDP’nin sorumluluğu AKP’nin sorumluluğundan çok ama çok daha azdır.

6) Askerler: Bölgede görevli asker özellikle Uludere kumpasından sonra yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih etti. PKK’nın her eylemini rapor etti. Yazılı emir olmadığı için kışlasından dışarı çıkmadı. Bu tutumu doğruydu. Dolayısıyla bölgede PKK’nın güçlenmesinde askerin kesinlikle sorumuluğu yoktur…