Tutuklu gazeteciler hakim karşısında: “Gazeteci herkesin sustuğu yerde toplumun bağrındaki çığlıktır”

15 Temmuz’un ardından haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklanan gazeteciler 8 ay sonra hakim karşısında..

25’i tutuklu 29 gazeteci ve yazarın yargılandığı davanın dünkü duruşması sanık savunmalarıyla devam etti. Aralarında eski şarkıcı ve kapatılan Meydan gazetesi yazarı Atilla Taş, gazeteci yazar Murat Aksoy, Zaman gazetesi eski muhabiri Hanım Büşra Erdal ve Türk Solu dergisi yazarı Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun da bulunduğu gazeteciler “FETÖ” medya yapılanmasını” oluşturmakla suçlanıyorlar.

 

29 gazetecinin Gülen cemaatine üyeliği ile yargılandığı davanın üçüncü gününde sanık gazetecilerin savunmalarına geçildi.

 

204 gündür Silivri’de tutuklu olan gazeteci Murat Aksoy savunmasını yaptı;

 

“Türkiye’nin demokratikleşmesi için çabaladım. Bu süreçte bizi yalnız bırakmayan CHP Genel Başkanı ve vekillerimize teşekkür ederim. Yazılarımda daha çok özgürlüğü, daha çok demokrasiyi savundum. Yazı ve programlarımla ilgili herhangi bir dava açılmadı.

 

Örgütün bahsedilen toplantılarına katıldığıma dair hiçbir veri yok. Bank Asya’da hiç hesabım olmadı, para yatırıp çekmedim. Yazılarım yasalar ve anayasa çerçevesinde faaliyet gösteren mecralarda yayınlandı. Bu medya organları birer suç aygıtıysa yargılanması gereken bunların yöneticileri ve yayın politikasını belirleyenlerdir.

 

İddianamedeki suça konu yazılar 2015-16’daki dış politika yazılarımdır. AKP’nin politik savrulmasının eleştirildiği yazılardır. AKP’nin 2011’e kadarki politikalarını destekledim. Açılım sürecini özellikle bir Alevi olarak önemsedim.

 

IŞİD’in 5 farklı terör saldırısında 200’den fazla insanımız hayatını kaybetti. Zamanında soruşturma yapılsa bunlar olmayacaktı. Ben siyasi irade (IŞİD’in zamanında soruşturulması konusunda) gereğini yerine getirmediği için yazılarımda bunu eleştirdim.

 

17-25 Aralıkta yapılanı eleştirdim, iktidardan yana tavır aldım ama bunları o mevkiye getirenlerin de sorumlu olduğunu yazdım.

 

Hesabıma yatan paralar himmet parası değildir, emeğimin karşılığı olarak yazdığım yazıların telif ücretidir.

 

Dersanelerin kapatılması meselesi eğitimin rehabilite edilmesi meselesi değil, bir taraf açısından iktidarını kaybetmemek, öbür taraf için ise iktidarını büyütme meselesidir”

 

Muhammet Sait Kuloğlu savunmasını yaptı; 

 

“Biz gazeteciyiz, yayın yasağı getirilmeyen konularla ilgili haber yaparız.Sulh Ceza mahkemesinin tutukluluğun devamı kararında “Zaman gazetesinde yazmış olması” denmiş. Bu gazetede yazmadım.

 

İki aydır antidepresan kullanıyorum, derdimi hakimlere anlatamam, şartlanmışlıklarını yıkamam kaygısıyla. Bana antidepresan kullandırtmayacak bir hukuka güvenmek istiyorum.”

 

Mustafa Erkan Acar savunmasını yaptı;

 

“Hakkımdaki haberleri gördükten sonra Emniyet birimlerine kendim başvurdum.

 

Hendek olaylarından sonra Genelkurmay İletişim Dairesi’ndeki görevli generalleri arayıp bilgi alıyorduk. Örgüt üyesi olsak bize bilgi verilir miydi? Bu hayatın olağan akışına aykırı.

 

Başbakan “Ergenekon, Balyoz sapına kadar gerçekti” diyor, bense Ergenekon algısı yarattığım suçlamasıyla yargılanıyorum.”

 

Mustafa Erkan Acar’ın avukatı “Başbakan Ergenekon ve Balyoz davaları sapına kadar doğrudur dedi, birçok gazeteci yazar bunların gerçek davalar olduğunu söyledi, ama algı yarattığından bahisle hakkında dava açılan sadece müvekkilim var.” dedi.

 

Mutlu Çölgeçen savunmasını yaptı;

 

“Balyoz hazırlıklarını duydum, haber yaptım. İki haberim çıktı sonra da Tuncay Özkan işime son verdi. O zaman Balyoz ismi yoktu ama Çetin Doğan paşanın bu konuyla ilgili toplantılar yaptığını duyuyordum. Benimle beraber Balyoz haberleri yapanların hiçbiri burada değil. Fakat ben algı operasyonu suçlamasıyla buradayım. Haber yayınlama yetkisi yayın yönetmenlerindedir. Eğer bir suç varsa onlar da ortaktır. Beni tutuklayan hakim olarak sizi mahkeme başkanı olarak görmekten mutlu oldum. Başka birisi olsa derdimi tekrar anlatmak zorunda kalacak, çok zorlanacaktım. Darbeyi kim yaptıysa teröristtir dedim, ama tutuklanan generallerin profillerini ve karargahı bildiğim için darbecilerin sadece FETÖ’cü subaylar olmadığını, içlerinde ulusalcı, milliyetçi yapıların olduğunu dile getirdim. Ben FETÖ’yü aklamaya çalışmadım. Darbeyi kimin yaptığını siz ortaya çıkaracaksınız fakat gelinen aşama beni haklı çıkarıyor. Gazeteden hesabıma para yatırılması suç olarak iddianameye girmiş. Bedava mı çalışacaktım? 17 Aralık operasyonunun yolsuzluk dosyası olduğunu düşünüyorum. Ordaki 4 bakan masum idiyse neden tekrar aday gösterilmedi? Gazeteciyim ben. (17 Aralık’ın yolsuzluk dosyası olduğu görüşü) benim özgür düşüncem ve bu beni FETÖ’cü yapmaz.”

haberdar