Yeni Hayat yazarı Celil Sağır Erdoğan’ın Rabia’yı nasıl kullanıp, siyaseten ona nasıl tecavüz ettiğini yazdı:

Bugünlerde en çok merak ettiğim konulardan biri, televizyon izleyen Mısırlı İhvan taraftarlarının Erdoğan’ı sahnede Rabia işareti yaparken görünce neler hissettiği.

“Ne vefalı insan. Bize desteğini hiç esirgemiyor…” mu diyorlardır? Yoksa Erdoğan’ın Rabia işareti ile kendilerinin Rabia işareti arasında ortak bir yön kalmadığını bilen var mıdır?

Mısır’da Genelkurmay Başkanı Sisi, 3 Temmuz 2013’te gerçekleştirdiği darbeyle İhvancı Cumhurbaşkanı Mursi’yi devirmiş, İhvan’ın Kahire’deki Rabiatül Adeviyye meydanında başlattığı direnişin sembolü ise meydanın adından mülhem Rabia işareti olmuştu.

Ankara’nın, yüzlerce kişinin katledildiği darbe sürecindeki rolünü geçtiğimiz günlerde Yeni Hayat’a konuşan Suat Kınıklıoğlu, şöyle açıklıyor: “O günlerde Ankara’nın olayları nasıl etkilemeye çalıştığı, nelere teşebbüs ettiği ve burada nasıl hüsrana uğradığı diplomasi ve istihbarat çevrelerinde biliniyor.”

Kayıtlar, Erdoğan’ın Rabia işaretini ilk kez 17 Ağustos 2013’te Bursa’da Sisi’ye tepki, İhvan’a destek olarak kullandığını gösteriyor. Erdoğan’ı 22 Ağustos’ta ise Rabiatul Adeviyye meydanında katledilen Esma el-Bilteci’ye babasının yazdığı mektubu gözyaşları içinde dinlerken görecekti Türkiye.

Rabia işareti bu aşamadan sonra, sosyal medya profillerinden otomobil sticker’larına kadar hızla yaygınlaşacaktı.

Ancak Erdoğan, dört ay sonra 6 Aralık 2013’te Kırklareli’de yaptığı konuşmada, “Rabia da bizi işaretliyor görüyorsunuz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet!” diyerek Rabia’nın büyük dönüşümünü başlattı.

Dört ayda en çok dikkat çeken gelişme, Erdoğan’ın Suudi iş adamı Yasin El Kadı ile yaptığı ve Bilal Erdoğan’ın da aracılık ettiği görüşme olacaktı. Erdoğan’ın Mursi yerine Sisi yönetimini destekleyen Riyad’a çok sert eleştiriler yönelttiği Bursa konuşması sonrası yapıldığı tahmin edilen ve internete düşen bir ses kaydıyla kamuoyuna malum olan görüşmenin ardından Suudi Arabistan eleştirileri bıçak gibi kesilecek, hatta sosyal medyada aksi yönde atılan tweet’ler sebebiyle Bilal Erdoğan babasından esaslı bir fırça yiyecekti.

Erdoğan, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının ardından Mısır meselesini, “bağımsızlık savaşı” ilan ettiği 30 Mart 2014 seçimlerine giden süreçte kullanmaya devam etti. Hatta bunu Mardin’de 12 Mart’ta gerçekleştirdiği mitingde 30 Mart seçimlerinin sonuçlarının Esma’nın ruhunu şad edeceğini söyleyecek kadar ileri götürdü.

Erdoğan, peş peşe gelen seçimlerin kampanya döneminde Rabia işaretini kullanadururken Suriye’de işlerin içinden çıkılmaz hal alması ve Türkiye’nin bölgede yalnızlaşması Mısır ile yakınlaşmayı kaçınılmaz hale getirdi.

Suudi Arabistan’ın yeni kralı bu konuda Türkiye’ye bir fırsat penceresi açtı. Geçtiğimiz kasımda TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, siyasi ve diplomatik ilişkilerin en alt düzeye indiği Mısır’a, Türkiye tarafından ilk üst düzey ziyareti gerçekleştirdi.

Mısır tarafından karşılık ise Dışişleri Bakanı Şükri’nin 14 Nisan’da İstanbul’da gerçekleştirilen İİT zirvesine katılımıyla verildi. Mısır basını Sisi’nin, Erdoğan’ın Riyad üzerinden ısrarına rağmen zirveye katılmayışını iç baskılara bağladı.

Ama Rabia işareti kullanılmaya devam ediyor. Önceki gün İstanbul’daki Fetih Şöleni’nde Erdoğan yine bu işaretle kalabalıkları coşturdu.

İhvan’a “direnin kazanın” mesajıyla yola çıkan, devrilen Mursi ile dayanışmaya uğrayıp seçim meydanlarında Esma’nın ruhunu turlattıktan sonra, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet”te son bulan Rabia işaretinin dramatik dönüşüm hikâyesinin sonunda Sisi ile kucaklaşma da var mıdır, bilemeyiz.

Ancak bu ay başında çıkan bazı haberlerden, Sisi’ye teslim ediliriz endişesiyle bazı İhvancıların Türkiye’yi terk ettiklerini öğreniyoruz.

Bediüzzaman ile noktalayalım: Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım.