Hakkınızı bana helal edin!
-Etmiyoruz
-Etmiyoruz
-Etmiyoruz

Atom çekirdeği ölçüsü kadar varsa hakkımız, (ki verdigimiz vergilerle maaş alıyordunuz) helal etmiyoruz!

Mısır’da Mursi’yi desteklediniz. Vermediğiniz gaz kalmadı. Rabi’a tül adevviye hazretlerinin kim olduğunu bilmeden, sağa sola “senin çocuğun yok ki” “sen ne anlarsın çocuktan” “çocuğu olmayan bilmez” abukluğunu sergilediniz. Bunlar olurken Dışişleri Bakanıydınız!

Şam’da namaz kılacağız diyerek yola çıktınız, binlerce Şamlıyı buraya getirdiniz. Esed gidecek dediniz, esed duruyor siz gittiniz. Başarısız politikalarınız yüzünden binlerce Suriyeli’nin ölmesine sebebiyet verdiniz. Ölmeyenleri ise buraya getirip, caddelerde, yollarda dilenmesini izlediniz.
Geçmiş olsun dediğiniz hükümetler en fazla 1 sene yaşadı.

Tarihin en şiddetli zulmünün yaşandığı devrin sahiplerinden birisi oldugunuz için hakkımızı helal etmiyoruz.

Koltuğunuzu bırakmamak uğruna, tek derdi Allah hizmeti olan insanlara attığınız iftiralardan dolayı etmiyoruz.

Efendimizin veda hutbesinde “Mekke nasıl kutsalsa, canlarınız, mallarınız da sizlere öyle kutsaldır” diyerek üstüne basa basa söylemesine rağmen, Akın İpek’in mallarını yağmalayanlara ses çıkartmadınız. Bir gecede kovulduğunuz o koltukta seyredip kala kaldınız.

Bir zamanlar selamlar yolladığınız, tokalaşmak için sıraya girdiğiniz, ellerini öpmek için birbirinizle yarıştığınız o günlere riyakârlık ederek, aylarca ağlattığınız Melek Anne için etmiyoruz hakkımızı helal.

Hayatında sadece askerde silah tutan insanlara silahlı terör örgütü derken nasıl yüreğiniz acımadıysa, bizler de haklarımızı helal etmezken o acıyı duymuyoruz.

Sare hanım, kadın doğum doktoru. Bilir ilk andaki anne-evlat aşkını. Yüzlerce doğuma vesile olan Sare hanım, anlatsın size annesinden ayrı bıraktığınız 6 aylık bebeğin özlemini, hasretini. Çatlayıncaya kadar ağlayan bebeklere annelerini, karakolların nezarethanelerinde gösterdiğiniz için utanın kendinizden. Ve bir daha bakın yüzümüze. Etmiyoruz hakkımızı helal!

14 asır önce suç olan kurban kesmek, zekat vermek, hatta kuran okumak, sizin döneminizde tekrar suç oldu. Kuran’ın altın iklimini yansıtan Risaleler ve Hocaefendi kitapları örgütsel doküman ilan edildi sizin döneminizde. Hizmet evlerinde silah bulamayınca, silahların yanına götürdüler Hocaefendi’nin kitaplarını. Hamdolsun Allaha. Bir an hakkımızı helal edeceğiz sandınız ama yanıldınız. Etmiyoruz.

Terör örgütü bahanesiyle binlerce insanın sabah namazında evleri basıldı, yatak odalarına girildi, mahremleri didik didik edildi. Siz ne yaptınız? O meşhur bıyıklarınızın altından, gözleriniz küçülünceye kadar güldünüz.

Hizmet evlerini, yurtlarını, dershanelerini kapattırdınız. Hadi bizi geçtik, AKP’ye sizi davet ettiklerinde, koşa koşa yanına gittiğiniz Sabaattin Zaim hoca’nın öğütleri de mi gelmedi aklınıza?

Sizin döneminizde 80 yaşındaki dedeler, torunları yaşındaki polisler tarafından, terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla götürüldü karakollara. Hadi bu karara karşı gelmediniz, o dedelerin dik duruşları da mı üzmedi sizi? Hayatlarının son dönemlerini, soğuk taşlar üstünde, demir parmaklıklar ardında geçirmekten korkmayan o dedelerin, kameralara; “Çekin oğlum çekin, şereftir bizim için” sözü de mi bir şeyler uyandırmadı gönlünüzde?

80 yaşındaki dedeler kesmedi sizi biliyoruz. 90’lık delikanlılara takmıştınız kafayı. Erzuruma gittiniz, sırf Hocaefendi’den daha çok intikam alabilmek uğruna. Ömrünün son günlerinde, yatağa bağlı yaşayan Alaattin Öksüz dedeyi göz altına aldırmak istediniz. Çok uzun sürmedi, zulmünüze izin vermeyen Allah, ruhunun ufkuna yürüttü Alaattin Öksüz dedeyi. Alaattin Öksüz dede etse bile hakkını helal, o ölçüde biz hala etmiyoruz haklarımızı helal!

Hizmetle yakından uzaktan ilgisi olmayan Arınçtan intikam almak uğruna, Manisa’da intikam operasyonu yaptırdığı. Biz mağduruz, bizi çok kötü dövdüler diye ağlayan ağlayan oy devşirdiğiniz 28 Şbat dönemini, bu sefer siz yaşattınız. Başörtülü kadınların ellerine kelepçe taktırıp, kameralara gösterdiniz. Tepki gelince emniyet müdürünün görevden alıp, bir süre sonra terfi ettirdiniz. Soralım o insanlara. Onlar haklarını helal ediyorlarsa, o ölçüde biz etmiyoruz haklarımızı helal!

Hiç bu kadar gazetecinin işsiz kaldığını görmüş müydünüz, sürekli ön plana çıkarttığınız o akademik hayatınızda? Samanyolu, İpek medya grubu, Zaman, Cihan ve dahası. Bunca gazetecinin evinin ve ailesinin hakkı, maddi zararları nasıl karşılanacak?

Batırın diyenlere inat yatırın diyenler tutuklanırken, nerelerdeydiniz? Binlerce eğitim yuvalarına, yurtlara, şirketlere kayyım atanırken, yalnızca Kayyum’a biat edenler, daha çok öfkelendirdi mi sizi?
Evinizde, ofisinizde, eş ve dostunuza gittiğinizde üzerinde oturduğunuz “istikbal” marka koltukların sahibi Boydaklar hapse atılırken, hiç mi içiniz sızlamadı? Yine eşinizin, dostunuzun oturduğu evi yapan Dumankaya’nın sahibi Halit Dumankaya hapse atılırken üzülmediniz mi?

HABERİN DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ!

İDEAL ÖZEL/İDEAL HABER