Okuyucularımıza not: Bu köşe 14.04.2016 itibariyle kayyuma devredilmiştir. Gerekçe aşağıdadır:

-Beyinsiz Adam isimli köşe yazarının bütün yazıları uzman ekiplerce incelenmiş, yazıların mükemmel olması, kusursuz ifade biçimi ve tek bir imla hatası olmaması Türkiye şartlarında şüphe uyandırmış olup ‘kayyum’ atanmasına karar verilmiştir.

Bundan sonraki köşe yazıları, atanan Kayyum tarafından yazılacaktır. İşte Kayyum Adam’ın ilk yazısı…

ERDOĞAN HARİKA MI YOKSA MÜKEMMEL Mİ?

Dün gece Türkiye’nin ne kadar demokratik bir ülke olduğunu düşünerek uyumaya çalışırken krallıkla yönetilen Britanya aklıma gelince İngiliz halkı adına üzüldüm ve uykum kaçıverdi. Televizyonu açıp kanalları göz gezdirdim. Kayyum atanmış bir kanalda hararetli bir tartışmanın döndüğü programa denk gelince durdum ve izlemeye koyuldum.

Programda Erdoğan’ın harika mı yoksa mükemmel mi olduğu tartışılıyordu. Duygulandım. Özgür, demokrat bir ülke olduğumuzun en net ispatıydı bu tartışma. Erdoğan’a âşık her görüşten insan oradaydı. Taraflar çekinmeden, özgürce, cesurca Erdoğan’ı ne kadar sevdiklerini tartışıyorlardı. Zaman zaman harika mı yoksa mükemmel mi olduğu sorunsalında ortam ve sinirler geriliyor, buna rağmen tartışma son derece demokratik zeminde devam ediyordu.

“Beyefendi açık söyleyin, şimdi siz Erdoğan mükemmel değil mi diyorsunuz?”

“Mükemmel değil demiyorum, harika diyorum sadece, olağanüstü, diyorum.”

“Haydaaaaa.”

“Yahu bu da benim görüşüm. Kimse mükemmel değildir ki zaten.”

“Terbiyenizi takının Tevfik Bey. Şu sözleriniz Erdoğan’ı seven vicdanları yaralamıştır.”

“Ben görüşlerimi ifade ediyorum sadece.”

“Tamam da bunun bir sınırı var beyefendi. 80 milyonun önünde bacak bacak üstüne atıp ‘Erdoğan harika biri’ diyemezsiniz. Özür dileyeceksiniz!”

“Evet, bir özür bekliyoruz Tevfik Bey.”

“Bu arada seyircilerimiz #ÖzürDileTevfik etiketini TT yaptı. Tepki çığ gibi büyüyor şu an.”

“Özür dileyin.”

“Tamam, özür diliyorum. Eğer haddimi aştıysam, sözlerim maksadını aştıysa herkesten özür diliyorum.”

“Teşekkürler Tevfik Bey. Burada hepimiz Erdoğan’ı ne kadar sevdiğimiz hakkında fikirlerimizi en demokratik ve en özgür şekilde belirtiyoruz. Ama bir otokontrolümüz olmalı değil mi?”

“Ben Tevfik Bey’in özrünü kabul etmiyorum. Bu kadar kolay mı yaa? Ben de şimdi ‘Erdoğan mükemmel değil, o sadece fevkalade biri’ diyeyim sonra da özür dileyeyim? Bu kadar basit mi yani?”

“Tamam, sakin olalım. Bu arada #ÖzürDileTevfik etiketimiz TT listesinden indirildi. Demokrasinin beşiği denen Amerika Birleşik Devletleri’nin Twitter denen uygulaması resmen sansür uyguluyor şu an.”

“Mahkemeler uyuyor mu?”

“Yerli ve milli sosyal medya mecralarına ihtiyacımız var. Bu kesin.”

“Kusura bakmayın, ben ‘Erdoğan harika biri’ diyen bu adamla aynı karede durmak istemiyorum. Yayını terk ediyorum.”

“Suat Bey durun. Burada gitmesi gereken biri varsa o da Tevfik Bey’dir.”

“Evet Tevfik Bey, programı terk etmenizi istiyoruz. Burada son derece demokratik bir tartışma ortamımız var ve bu ortama zarar veriyorsunuz. Demokrasi adına yayını terk etmenizi istiyorum.”

“Pekâlâ. Bir kez daha belirteyim, maksadımı aştıysam, haddimi aştıysam bütün halkımızdan tekrar tekrar özür diliyorum. Ben gidip biraz kendimle baş başa kalayım ve özeleştiri yapayım. Zaten bunun için bol bol zamanım olacak zira az önce mesaj geldi, gazetem benimle yollarını ayırmış. İyi yayınlar.”

“Evet, kaldığımız yerden devam ediyoruz, Turhan Bey siz sanırım Erdoğan’ın ne kadar mükemmel olduğuyla alakalı bir şey söyleyecektiniz ancak Ahmet Bey o sırada Erdoğan’ın ne kadar mükemmel olduğuyla alakalı araya girince lafınız yarım kalmıştı. Buyurun…”

Uykum gelmeye başlamıştı. Ekran karşısında birbirinden farklı görüşleri izlerken içimi bir mutluluk kapladı. Televizyonu kapatıp gülümseyerek başımı yastığa koydum ve sabaha kadar bebek gibi uyudum.

Beyinsiz Adam

GAZETEYENİYÜZYIL