Paris’te kıyameti koparanlar İstanbul’a neden sessiz?
Çok basit ve mantıklı bir soru gibi duruyor.
Oysa kazın ayağı pek öyle değil.
**
Paris’te kıyameti koparanlar sessiz çünkü…
Dünya insanının hayatına bir biçimde dokunmuş bir şehir Paris.İnsanlar oraya gitmeyi hayal etmiş, Eyfel’de fotoğraf çektirmeyi, balayını bu romantik şehirde yapmayı düşlemiş, yığınla filmi yapılmış.
Bizim kentlerimiz de benzer biçimde dünya insanlarına dokunmuş olsaydı, buraya da tepki gösterirlerdi, kuşkunuz olmasın.
Ayrıca…
Yabancı kanallardan an be an takip ettim.
Gerek İstanbul gerek Ankara saldırılarını hayli detaylı ve objektif verdiler.Muhabir bağlantıları vesaire kusursuzdu.
Bağdat’taki bir patlama sıradanlığında değildi yani.
**
Yayın yasağı bir aldatmaca, interneti yavaşlatıp Twitter, Facebook’u kapatmak da öyle.Yakındır, sosyal ağlar bir bahane bulunup süresiz kapatılacak.
Anayasa Mahkemesi’ne saygı duvarı yıkıldı bir kere.
**
İktidar, “bize karşı olan herkes teröristtir” mantığıyla yürüyor.
Bununla, teröre karşı bir cephe kuramazsınız.
Teröre karşı birlik ve beraberlik, “benim yanımda mısın değil misin” tehdidi ile sağlanmaz.
Herkeste var bu hastalık.
PKK ortalığı kana buladığında “feda eylemi” deyip yüceltenler, içimizde.
DHKP-C’liler katliamdan yargılanırken, örgütün adını özenle saklayanlar da öyle.
IŞİD bomba patlattığında DAEŞ/MAEŞ deyip algıya çalışanlar, iktidarın medya ofislerini yönetiyor.
Terör, terördür.
Hangi örgüt olduğuna…
Eylem biçimine bakarak tavır koymayacaksın.
Hayatın rutin akışı içinde patlayan bombayla insanlar havaya uçuyorsa…
Saldırganın kimlik bilgilerini beklemeden ortaya çıkıp…
Lanet olsun terörünüz, yerin dibine batsın, diyeceksin.
Birlik beraberlik bu.
**
Hükümet sözcüsünün, “Ne yaparlarsa yapsınlar, köprülerimizi yollarımızı yapacağız”ucuzluğunda baktığı bir ülkede işimiz zor gerçekten.
Terör, senin asma köprünü değil…
Gönül köprülerini yıkıyor.
Öbürünü yaparsın nasılsa.
Ya gönülleri yeniden nasıl inşa edeceksin?