
Şehid sayısı, sivil kayıplar ve PKK’nın büyük zayiatı, harabeye dönen binalar Sur ve Cizre’de büyük bir savaş yaşandığını göstermek için yeterli.
Dünyada hâlâ geçerliliğini koruyan savaş kuramının müellifi Clausewitz, siyasî amacı olmayan bir savaşın anlamsız bir kan dökme eyleminden ibaret olduğunu söyler. Nevruz’dan sonra hendek savaşını PKK’nın geniş bir coğrafyaya yayma niyetinin ciddiyetini, makûl bir siyasî amaca göre test etmek gerekir. Birincisi, Suriye’deki asıl savaş üzerinde hendek savaşının taktik bir katkısı olmadı. İkincisi, uluslararası aktörler PKK’nın “sivil halka karşı katliam” propagandasını ka’le almadı; Suriye’de kendisine destek veren ABD nezdinde bile çok şey kaybetti. Üçüncüsü, Mao’nun tabiriyle “balığın saklandığı deniz” misalî destek veren kitleler PKK’nın niyetini sorgulamaya başladı.
Peki Nevruz sonrasında ne olur? PKK’nın hendek savaşını yaymak için Suriye’de çok iyi bir neden bulması lâzım. Şayet beklendiği üzere bu Bahar’da Suriye için masaya oturulursa, PYD Fırat’ın Batısı için son bir hamleye girişebilir. Türkiye’nin Güneydoğusunda geniş bir alana yayacağı kent savaşının bu sefer doğrudan bu hamleye bir katkısı olup olmayacağı hesaplanır.
PKK’nın Sur ve Cizre’deki siyasî kaybı, eleman ve mevzi kaybından çok daha fazla. 1 Kasım seçimlerinden sonra gittiğim Diyarbakır’da hemen herkesten temmuz ortasında başlayıp seçim öncesinde ara verilen hendek savaşı için, “PKK ne kadar savaşırsa Devlet de yüz yıl sürse bile o kadar karşılık verir” yorumlarını dinlemiştim. Devlet, şehid sayısına rağmen bu düşüncenin doğruluğunu kanıtladı. Aynı anda PKK 35 şehir merkezinde hendek savaşı başlatsa, devlet edindiği tecrübeyi sükûnetle kullanarak tek tek hendekleri temizlemeye girişir. Bildiğimiz klasik isyan bastırma mantığını devreye sokar. Kastettiğim bu topraklara özgü bir devlet politikası. Devlet isyan bastırırken aynı zamanda düzeni değiştirip devlet otoritesini kalıcı hale getiriyor; isyanları hükümranlığını kuvvetlendiren fırsatlara dönüştürüyor. Dışardan bir müdahale olmadığı takdirde PKK’nın siyasî bir sonuç elde etmesi imkânsız.
32 yıldır aynı şeylerin sürdüğü duygusuna kapılmayın. PKK da, halk da, devlet de çok değişti. İnsanî bir sorun olarak Kürt sorunu sona erdi; geriye marjinal Türk Solu’nun kontrolü altına girmiş, yöneteceği toprak başta olmak üzere örgütsel çıkarları peşinde koşan, uluslararası aktörlerin vekili haline gelen bir PKK var. Çözüm süreci, bedeli ağır olmakla birlikte Kürtler nezdinde, bu süreci basit taktiksel bir araç olarak kullanan PKK’nın niyetini yeteri kadar açığa çıkardı.
PKK, hendek savaşını hem siyasî hem de askerî anlamda kaybetti.
KAYNAK: MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE/ZAMAN