Geçen Kasım ayında Antalya’daki G-20 zirvesinde…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ile üçlü toplantı yaptı.
Bunun tutanakları, Yunan haber sitesi euro2day.gr’de yayımlandı.
**
Tutanakları Erdoğan dün şu sözlerle doğruladı:
-Orada ne yapmışız biz?
-Ülkemizin ve Suriyeli mültecilerin haklarını savunmuşuz.
-AB’den sözlerini yerine getirmesini istemişiz.
-Tutanaklar bizim için utanç değil, bir ibra belgesidir.
**
Tutanaklara bakalım.
Erdoğan, 3 milyar Euro pazarlığında AB’li muhataplarına diyor ki:
“AB, Türkiye kıyılarına vuran bir ölü çocuktan daha fazlasıyla karşı karşıya kalır. 10 bin olur, 15 bin olur. Bununla nasıl başa çıkacaksınız?”
Juncker, Erdoğan’ın isteği üzerine AB ilerleme raporunu 1 Kasım seçimleri sonrasına bıraktıklarını ve bu yüzden çok eleştiri aldıklarını söyleyince de, şu cevabı alıyor:
“AB ilerleme raporunu geciktirmeniz, AKP’nin seçimi kazanmasında etkili olmadı.”
**
Erdoğan’a yakın kalemler, tutanakların utanç belgesi değil, iftihar beratı olduğunu savundu.
Akif Beki, “Bu diyalogları okuyan, Erdoğan’a ancak helal olsun der, gururlanır, göğsü kabarır” diye yazdı, yayımlayanları “muhalif körlükle” itham etti.
**
Geçmişte de böyle oldu.
İsrail’e “one minute” çıkışı gibi…
En son Putin’e yönelik sözler gibi…
**
Alkışlayan, tempo tutan çevreler için:
-Ağır diplomasi krizlerinin,
-Ekonomik yaptırımların,
-İnsani dramların,
-Teröre verilen yüzlerce şehidin,
-Yıkılan şehirlerin çok bir önemi yok.
Bunu biliyoruz.
**
Onlar ne derse desin…
Ege kıyılarına vuran mülteci cesetlerine seyirci kalınması skandaldır, dünya ve AB kadar Türk yetkililer de vebal altındadır.
Yine…
Tarafsızlık yemini eden Cumhurbaşkanı’nın…
Bir partinin oyunu artırmak için AB ile pazarlık yapması, Anayasal bir ihlaldir.
Kayda geçmiştir.
**
Birilerinin göğsü sıkışırken…
Birilerinin göğsünün kabarmasıdır asıl büyük utanç.
Kaldı ki, helal olsun diyenler bunu okuyamayacak kadar kördür.
Asıl körlük de budur.