Eski sözlükler “huruc” kelimesinin anlamını: “Çıkma, dışarı çıkma, çıkış, ayaklanma, isyan etme” olarak veriyor.
Bülent Arınç’ın son açıklamalarından, hatta dün akşam saatlerindeErdoğan’a yönelik 3 sayfalık mektubundan bir “huruc hareketi” bekleyenler ve bu anlamı çıkaranlar, çok fena yanılıyorlar.
Bu tablodan asla bir şey çıkmaz.
Ne AKP’deki eğer varsa muhalefet, ne de diğer muhalefet partileriböyle bir beklentiye girmesinler.
Koltuk altında, makamın sıfatı üstünde iken susanlar, görevden ayrıldıktan sonra konuştuklarında ateş böceği kadar bile ortalığı aydınlatamıyorlar.
Bunun pek örneğini gördük.
Hatırlayacaksınız, hani bir zamanlar Bülent Arınç,Üç gün konuşurlar, dördüncü gün unuturlar” demişti.
Kader kendisini aynı noktaya getirdi…
Bu sözü hangi vesileyle söylemişti onu da hatırlatalım da, tarihe bir kez daha kapak olsun.
2015 yılı bütçesinin görüşüldüğü 12 Aralık 2014 tarihli Meclis Genel Kurulu toplantısında, seçimden önce milletvekili maaşlarının arttırılması da gündeme gelmişti.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in devreye girip düzenlemeyi Genel Kurul gündemine getirmesini istedi ve kürsüden şunlarısöyledi;
“Bu dönemin şerefi olsun” diye altını çizdiği konu, içte / dışta cidddi sorunlarla boğuşan bir ülkede bu sorunlardan birini çözüp atmak değil, halkı açbir ülkede, vekilleri devlet kesesinden villa sahibi yapıp maaşlarını artırmaktı.
Bakın bazı şeyler unutuluyor, bazı şeylerse hiçunutulmuyor.
Milletvekili maaşları arttı mı hatırlamıyorum.
Fakat o sözü unutmuyorum.
Hitabeti ile tanınan Bülent Arınç’tan geriye vakti zamanında sarf ettiğinde kulaklarımızı şenlendiren onca güzel söz değil, “artırın vekil maaşlarını, iki gün sonra halk unutur gider, geriye kalan cebinizdeki para olur” mealindeki söz oldu.
Diğeri de, Türkiye’nin dünyadaki en saygın sivil toplum kuruluşu Kimse Yok Mu derneğinin yardım toplama yetkisinin bakanlar kurulu tarafından kaldırılışıhükümet sözcüsü olması hasebiyle kendisine soru olarak yöneltilince, “Kimse Yok Mu’yu mu düşüneceğim kardeşim!” cevabı oldu.
Sözünün eriymiş; Nitekim düşünmedi de…
Vekil maaşlarını, eski vekiller gibi villa sahibi olmalarını dert edinen insan,birden, Kimse Yok Mu aracılığıyla karnı doyan, üst başı için giysi sahibi olan milyonlarca fakir ve yoksul insanı bir kalemde silebilecek hale geldi.
Nitekim Kimse Yok Mu için sarf ettiği sözü de unutmadık.
Ruhumuzun mermer kaidesine işledik ve Allah’a havale ettik.
Şunu unutmayın;
Gün gelip nasıl hatırlanacağınız da, Allah’ın kişiler hakkındaki takdirine bağlıdır.
Bu nedenle Anadolu’da; “Allah hüsnü hatime versin” diye güzel bir söz vardır.
Allah sonumuzu hayreylesin, güzel bir final yaparak öbür aleme gitmeyi ve huzuruna varmayı nasip etsin demektir, bu.
Söyleyin Allah aşkına, Arınç’ınki nasıl bir finaldir?
Partisinin önde gelen mensuplarınca linç edilmek, partinin doğal lideritarafından ismi bile anılmaya tenezzül edilmeden “O ZAT” denmek ve “DÜRÜST OLMAMAKLA” itham edilmek nasıl bir kaderdir?
İfade şekli çok hoş olmasa da, “Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamamak”diye bir söz vardır Anadolu’da…
“Taş yerinde ağırdır” derler.
O kadar çok insan koltuğun sıcaklığıyla önce susup, ayrıldıktan sonra konuştu ki…
Hiç biri toplumda karşılık bulmadı.
Çankaya Köşkü’nden ayrılmasına yakın Abdullah Gül’den yana BEKLENTİ içine girenler olduğunu görünce, bu köşede, “GÜL DEVRİ BİTTİ” başlıklı yazı kaleme almıştım.
Evet, Gül Devri de bitti.
Erkan Mumcu AKP’nin Kültür Bakanı iken, gitti Anavatan Partisi’ne genel başkan oldu.
Silindi gitti…
Çünkü bakanken, toplumda karşılık bulan hiçbir eleştiri dile getirmemişti.
Neden gittiğini de izah edemedi.
Tıpkı Abdüllatif Şener’in başbakan  yardımcısı sıfatı üzerindeyken ülkede doğru gitmeyen işler konusunda SUSUP, görevden ayrılarak parti kurduğunda ve konuştuğunda karşılık bulamaması gibi…
Nitekim kendisi hakkında 30 Kasım 2007’de “Sizi bu millet bitirecektir”,7 Temmuz 2008’de “Şener’in güvendiği dağlara kar yağdı“21 Temmuz 2008’de de“Abdullatif Şener’e dost kazığı” başlıklı yazılar kaleme alarak, girdiği yoldan hiçbir şey çıkmayacağını anlatmaya çalıştığım gibi…
Çıkmaz!
Bahsi geçenlerin tamamını adeta bir TORBA YASA gibi bir araya getirip yeni bir siyasi oluşum başlatın, yüzde 5 bile oy alamadıklarını görürsünüz.
Bizim seçmen MERT İNSANDAN, MEYDAN OKUYANDAN hoşlanır.
Tırsak siyasetçi sevmez, böyle bir siyasi huruc hareketi tutmaz.
Ben bu çıkışları, HESAP VERİLMESİ GEREKEN ÖYLE BİR ENKAZ, ÖYLE ŞEHİT AHLARI KALIYOR Kİ GERİDE, BEN DE O ZAMAN OLAN BİTENDEN RAZI DEĞİLDİM der gibi, ileriye dönük, EN AZ HASARLA NASIL ATLATABİLİRİM çabası gibi görüyorum.
Sözü uzatmayalım.
Ağalar topluma zulmederken gözden düşmeyelim diye seyredenkahyalardan bir iş çıkmaz.
Allah da razı olmaz, toplum da…
Kişisel görüşüm böyle…
Allah hepimizin sonunu hayreyleye…
Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamamak zor bir imtihan…

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – RotaHaber