Bir iki yıl önce Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nin yaptığı bir çalışma, 1,3 milyarlık Çin nüfusunun beşte birinin ‘orta sınıf’a yükseldiğini söylüyordu.

Çin’deki ekonomik büyümenin nüfusa yansıması sonucu, şehirlerde yaşayan 500 milyonun yıllık hane halkı geliri, 18 bin ila 36 bin dolar aralığına yükselmişti.

Ekonomik gelişme toplumsal yapıyı derinden dönüştürüyor ise ülkenin eski modelleri de doğal olarak değişecekti.

***

Nitekim Çin de sosyolojik değişimin zorlamasıyla daha hızlı modernleşmeye başladı.

Modernleşmenin ekonomideki yansımasının sonucu ortaya çıkan modelde, ekonomi, ihracata daha az bağlı kalacak.

Tüketim ve hizmet sektörü daha fazla önceliğe sahip olacak.

***

Çin’de çelikten kömür ve çimentoya geleneksel endüstriler yavaşlarken tüketim hizmetler ve teknoloji sektörlerinin performansı artmaya başladı.

Öyle ki geçen yıl hizmet sektörü ekonominin yarısından fazlasını kapsar hale geldi.

Bir yandan 21. yüzyılın talepleri, diğer yandan Çin’de kentlerdeki orta sınıflaşan 500 milyonun yeni ihtiyaçları, ekonomideki imalat sanayii ve yatırım öncülüğündeki büyümeden, hizmetler ve tüketime doğru yönelen bir büyümenin ateşini yaktı.

***

Çin Halk Cumhuriyeti, 11 trilyon dolarlık üretimi ile yılda 18 trilyon dolar üretim yapan ABD’nin hemen ardından geliyor… Üçüncü sıradaki Japonya’nın yıllık üretim miktarı ise 4 trilyon dolar.

Böylesi büyük bir ekonominin nitelik ve büyüme modeli değiştirmesi, dev bir transatlantiğin bizim İstanbul Boğazı’nda manevra yapması gibi…

Büyümenin yapısını da yatırım-ihracat ikilisinden hizmet sektörü-iç tüketim ikilisine doğru kaydırınca, Çin 2015 yılında yüzde 6,9’luk ekonomik büyümesiyle, 1990’dan bu yana görmediği bir düşme yaşadı.

***

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’de yaşanan bu yapısal dönüşümün küresel ekonomideki sonuçları büyük bir merak ve endişeyle tartışılıyor.

Çin’deki toplumsal zıplama gayreti dünyayı etkiliyor.

Nereye baksam Çin görüyorum.

***

Ama tartışmanın kriterleri genellikle geçen yüzyıla, yani Sanayi Devrimi’nin zihniyetine ait…

Petrol, doğal gaz gibi emtialarda kalıcı fiyat dalgalanmaları; Amerikan Doları’nın uzun soluklu değerlenme süreci, gelişen ülkelerde büyümenin yavaşlaması gibi…

Bunlar elbette güncel ekonominin kaçınılmaz konuları ve tartışmaları…

***

Ama Çin’in artık belirli bir ivmeyle de olsa orta sınıf ülkesi olması, üretimini, tüketimini ve dünyadaki konumunu buna göre belirleme manevraları çok daha tarihsel bir değişime işaret ediyor bence.

Dünyada üretim tarzları ve tüketim kalıpları kalıcı biçimde değişiyor.

Bu, çok da sancılı ve sonucu merakla beklenen bir değişim.

Yeni bir çağa ve yeni bir anlayışa doğru hızla gittiğimiz açık ama bu maceralı yolculukta nerelerden geçeceğimiz pek net değil.

Söyleyebileceğimiz tek kesin gerçek şu basit saptama:

İnsanlık kımıldıyor.