Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Rotahaber’den Eşref Aydoğmuş’a konuştu.
İşte Eşref Aydoğmuş’un röportajı;
*1 Kasım seçiminin sonuçlarının nasıl yorumladınız? Öncelikle sizin partiniz üzerinden konuşursak, beklediğiniz sonucu aldığınızı sanmıyorum…
-‘7 Haziran’la 1 Kasım arasında ne oldu?’ sorusunu sormak lazım. Çünkü 7 Haziran’da yüzde 40 civarı oy alan AKP’de birden bire yüzde 10’a yakın bir oy sıçraması oldu. Bunun bir izahı var; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin(TSK), PKK’ya karşı 24 Temmuz günü başlayan bastırma harekatı. O, başarılı oldu ve toplumun talebine cevap verdi. Toprak bütünlüğü ve terörün temizlenmesi Türkiye’nin temel meselesi. Halkın da odaklandığı talep bu. TSK’nın harekatı buna cevap verdiği için, bunun meyvesini AKP topladı. İşte 6 ayda çok ciddi oy sıçraması oldu.
Vatan Partisi açısından ise bu, Vatan Partisi’nin söylemlerinin ve programının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Vatan Partisi de diyor ki; PKK terör örgütünden ülkenin kurtulması ve vatan bütünlüğünün sağlanması. İkinci mesele üretim ekonomisine geçme. Seçmen tabi burada pratik davranıyor. Bizim gibi yüzde 10 barajı ile tehdit edilen bir parti ve işte o söylem var; ‘yüzde 10 barajını Vatan Partisi geçemiyor’ falan gibi.
Dolayısıyla, seçime aslında yüzde 10 barajını geçtiği söylenen partiler katılıyor, öbürleri katılmıyor. O bakımdan baraj, Türkiye’deki en büyük seçim hilesi. Baraj olduğu zaman seçmenler, kendi gönüllerindeki partiye oy veremiyorlar. Ama araştırmalardan biliyoruz ki, bizim parti olarak oylarımız yüzde 4-5 civarında. Hatta bazı araştırmalarda yüzde 6’ya kadar uzanan bir oyumuz var. Ama ‘yüzde 10 barajını geçemiyor’ dendiği için oyları alamıyoruz.
CHP, PKK İLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK İNTİHAR ETTİ
*Kılıçdaroğlu ile görüşmüştünüz geçtiğimiz aylarda. Sonrasında bir açıklamanızda “İsim vermeyeceğim ama herkesin yakından tanıdığı ve CHP’nin Genel Başkanlığı’na aday olmuş birisi dedi ki;“CHP ve Vatan Partisi arasındaki işbirliği haberlerini gördüm, on yaş gençleştim. Sürekli telefonlar ve mesajlar alıyoruz. Büyük bir heyecan oluştu.” dediniz. Bugün bu heyecan söndü mü?
-Cumhuriyet Halk Partisi(CHP), PKK ile işbirliği yaparak intihar etti. Bir de Fethullah Gülen örgütü ile işbirliği yaptılar. CHP’nin bütün temellerini, geleneklerini, köklerini reddetmek anlamına geliyor bu. CHP’nin tabanı da bunu söylüyor. Yalnız benim değerlendirmem değil. CHP tabanının yüzde 75-80’i bu görüşte.
YARGI DAHA GÜVENİLİR OLDU
*Ergenekon sürecinde bir takım mağduriyetler yaşandığını, hukuksuzluklar olduğunu her fırsatta ifade ediyorsunuz, hatta bu davaların birer tertip olduğunu söylüyorsunuz. Bugün malumunuz davanın savcısının yurtdışına çıktığı/kaçtığı söyleniyor. Yargıda da çok ciddi değişiklikler oldu, özellikle HSYK seçimleri ve sonrasında. Bugün itibariyle ‘yargıya artık güveniyorum’ diyor musunuz?
-Bugünkü yargı, dünkü yargıya göre daha güvenilir oldu. HSYK’daki değişikle ve Türkiye’nin yaşadığı değişiklikle. Yargı biraz da iklim meselesidir. Türkiye’de iklim değişti. Ne oldu? Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir davaları gibi davaların birer tertip ürünü olduğu ortaya çıktı.
Bu yapılan adaletsizliklerin ortadan kalkması için bir zemin oluştu. O bakımdan, son zamanlarda yargıda hep olumlu şeyler görüyoruz. İşte ne oluyor, Poyrazköy davası beraat ediyor, yurtdışı yasakları kaldırılıyor, işte Yargıtay duruşmalarında adil ve hukuka uygun bir tavır görüyoruz. Hrant Dink suikasti gibi olayların üzerine gidiliyor. O bakımdan, biz olumlu gelişmeler tespit ediyoruz.
YARGIDA AK PARTİ’NİN BİR KUVVETİ YOK
*HSYK seçimlerinden sonra Adli ve idari yargıdan seçilen üyelerin hükümet yanlısı olmadıklarını ve gerekirse Erdoğan’ı bile Yüce Divan’a götürebileceklerini söylediniz…
-Ben hala o kanıdayım. 7 yıl Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaptım. Çok insan yetiştirdim, öğrencilerim de var. Tanırım o camiayı. Bugün, Türk yargısında kesinlikle Tayyip Erdoğan’ı yargılayıp hakkında hüküm verecek cesur ve vicdanlı hakimler var.
HSYK seçim sonuçları da buna uygun. HSYK seçimlerinde Tayyip Erdoğan kazanmadı.Yargıda Birlik Platformu kimlerden oluşuyor? Cumhuriyet yanlısı, Milliyetçi insanlardan oluşuyor. Yargıda Ak Parti’nin bir kuvveti yok. Muhafazakar yargıçlar var ama onlar güvenilir insanlar. Yani Ak Parti’li değil.
ERDOĞAN’IN YÜCE DİVAN’A GİTMESİ İÇİN BOP EŞ BAŞKANI OLMASI YETER
*Bir gün siz, Erdoğan’ın Yüce Divan’a götürüleceğini mi düşünüyorsunuz?
-Kesinlikle. Bir tek, Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) Eş Başkanı olması yeter. Türkiye’nin Başbakan’ı, yabancı bir devletin herhangi bir projesinde eş başkan olamaz. Tespit ettik; “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eş Başkanıyım” diye 33 yerde açıklamaları var, görüntüleri saptadık.
*Bir yandan da “AKP, Vatan Partisi’nin yıllardır savunduğu mevziye geldi” diyorsunuz?
-O başka bir şey, onu zorunluluklar oraya getiriyor. Türkiye’nin sanayicileri var, Türkiye’nin ordusu var, Türkiye’nin halkı var… “Taç, başı uslandırır.” diye bir söz var. Siz bu ülkeyi yönettiğiniz zaman, istediğiniz gibi yönetemezsiniz. O zorunluluklar sizi bir yöne sokar. Yani Türkiye’nin Başbakan’ı “Ben BOP’un Eş Başkanı’yım, Türkiye’yi böleceğim vs.” diyecek, işte onu bir yere getirsin, en sonunda o iflas eder. Yani 24 Temmuz, bu olayın başlangıcı. 24 Temmuz’da AKP’nin ‘çözüm’ dediği PKK ile işbirliği projesi iflas etti. PKK’nın üzerine yüründü.
“Süreç buzdolabında” açıklaması da yapıldı, bu askıya alındığı anlamına gelmiyor mu?
-Buzdolabından çıktığı zaman, ona uygun tavrı alırız. Ama 24 Temmuz’da gelinen nokta nedir? Vatan Partisi’nin mevzisi. Vatan Partisi diyordu ki; “Siz, PKK ile işbirliği yaparak kesinlikle terörü ortadan kaldıramazsınız. Silahlı terör örgütünü ancak devletin yaptırım gücüyle etkisiz hale getirebiliriz.”
Ve 24 Temmuz’da Türkiye o noktaya geldi. Bunda, Vatan Partisi’nin tavrı, TSK’nın kararlılığı, etkili oldu.
*Cezaevinden çıkarken bir konuşma yaptınız. “Tayyip Erdoğan’ların, Abdullah Gül’lerin, Fethullah Gülen’lerin iktidarını, hepsini birden yıkacağız. Cemaatlerin, tarikatların kökünü kazıyacağız” dediniz. Burada cemaatler ve tarikatlardan kastınız nedir?
-Cemaatler ve tarikatlar, Cumhuriyetimize göre yasadışı kuruluşlar. Atatürk, “Türkiye şeyhler, müritler ülkesi olamaz” diyor. Bu bir devrim programı. Bunun içinde ne var? Cemaat nedir? Cemaat orta çağa ait bir kurumlaşma. Modern kurumlaşmada dernekler kurarsınız, sendikalar kurarsınız, çağdaş örgütler falan ama tarikat/cemaat orta çağa ait kuruluşlar. Onlardaki ilişki ağı, feodal karakter taşıyor. Yani şeyh var, müridi var, o müridi o şeyhe bağlı vs. Bir dernekteki başkan gibi değil. Dernekte nedir? Oylar, seçer vs. Ama şeyhle mürit arasındaki ilişki nedir; babası şeyhtir, dedesi şeyhtir, öyle gelir. O nedenle Cumhuriyet ne yaptı, tekke ve zaviyeleri kaldıran kanun çıkardı. Hatta o kanunla, tekke ve zaviyelere ait tüm mallara da el konuldu.
O ‘tekke ve zaviyelerin kaldırılması’ demek, aynı zamanda cemaat ve tarikatların tasfiyesi demek. Ben de bir Cumhuriyet devrimcisi olarak onu ifade ettim.
CEMAATLER TASFİYE EDİLİR AMA ÖNCELİKLİ OLAN GÜLEN CEMAATİ
*Gülen cemaati dışındaki cemaat ve tarikatları da kastediyorsunuz herhalde?
-Tabi, genel olarak, bu stratejik bir şey. Yani bir program uyguladığınız zaman o cemaatler tasfiye edilir. Ama bunların içinde de bir aciliyet ve öncelik var.
*Gülen cemaati en öncelikli olan?
-Gülen cemaati, Amerika ile bağları nedeniyle onlardan farklı. Gülen cemaatinin bir özelliği var, Amerika’nın dünya çapındaki stratejik planlarında rol alan bir örgütlenme. Ve o nedenle de ne oldu, en son Kırmızı Kitaba girdi ve Fethullah Terör Örgütü olarak tespit edildi.
Amerika ile ilişkileri nedeniyle. Amerika ile ilişkileri olmasa sonuç itibariyle daha farklı bir tavır alabiliriz. Bir de nedir, Türkiye’nin başına örülen son çorapta, tertipte rolü oldu. Ergenekon-Balyoz vs’de Fethullah Gülen cemaati kullanıldı. Kullanan kim? Tayyip Erdoğan. Abdullah Gül de var bu işin içinde. Beraber yaptılar. Ben şunu söyledim mahkemelerde ısrarla hakimlere; “Siz gladyo mu arıyorsunuz? Siz şimdi açıklayayım, Gladyo’nun 1 numarası Tayyip Erdoğan, 2 numarası Abdullah Gül, 3 numarası Fethullah Gülen” dedim.
TAYYİP ERDOĞAN BİZİM PROGRAMIMIZA GELDİ
*Gizli bir Perinçek-AKP ittifakı olduğu iddiaları söz konusu. Var mı böyle bir ittifak?
-Biz bu Ergenekon sürecinde dedik ki, “bu Fethullahçı gladyodur”. Evet, bunun arkasında Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül var şahıslar olarak ama kullandıkları aygıt, mekanizma Fethullah Gülen örgütünün devlet içinde kurduğu aygıt. Tayyip Erdoğan’ın kendisinin polisleri, yargıçları vs yok. Fethullah Gülen de konuşmalarında ‘askerin içine yerleşin, polisin içine yerleşin’ diyor. Bu nedir? Gizli bir örgüt. Bu örgütü Erdoğan’la Gül kullandı. Tayyip Erdoğan’ın kendi gladyosu yok. Etrafında çıkarcı bir çevre var, o ayrı. Benim kastettiğim; devlet içinde Erdoğan’ın kendisine ait bir gizli örgütlenmesi yok.
Şimdi biz Fethullah Gülen Örgütü’nün üzerine yürünmelidir ve tasfiye edilmelidir dediğimiz zaman tabi bizzat o cemaatin kendisi bizi ‘Tayyip Erdoğan’la beraberler diye suçladı. İkincisi, CHP ile MHP de cemaatle ittifaka girdikleri için onlar da bizi bu konuda Erdoğan’la ittifak yapmakla suçladılar. Bir de arkasından ikinci bir olay geldi 24 Temmuz’da; Erdoğan 24 Temmuzda da bizim tarafa geçti.
Bakın Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen meselesinde bizim programımıza geldi. Biz onların programına gitmedik.
*A Haber’de bir programlarına gittiniz ama… (gülüşmeler)
-Size de konuşuyorum, Yeni Akit’e de konuştum. Benim Zaman Gazetesi’nde Ekrem beyle de fotoğraflarım var, her yerde çıkıyor.
Bakın Zaman’a giderken bir seçim öncesiydi. Bütün basın kuruluşlarını ziyaret ettik. Bizim içimizden bazı arkadaşlar dediler ki; “Fethullah Gülen’in gazetesine, Zaman’a gitmeyin”. Peki biz iktidar olduğumuz zaman basın organlarına ayrım yapacak mıyız? Yapmayacağız. O zaman şimdi niye yapalım dedim ve gittim. Hürriyet Gazetesi, Zaman Gazetesi’nden daha iyi bir gazete mi mesela? Veyahut da diğer gazeteler. Bu yanlış bir şey, basın organı basın organıdır. Biz yarın hükümet olacağız ve gazeteler, basın organları arasında hiçbir şekilde ayrım yapmayacağız.
*Bugün medya kuruluşlarına kayyum atamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz öyleyse?
-Türkiye Cumhuriyeti’nin, şeyhlikleri, dervişleri, cemaatleri, tarikatları, tekkeleri tasfiye programını doğru buluyoruz. Zaten devrim kanunları da bunu gerektiriyor. Ama bu uygulamalar sırasında bazı hukuk dışı tavırlar olabilir. Ben çok ayrıntıları bilmiyorum. Onunla da çok fazla ilgilenmiyorum.
İkincisi, buradan kişisel çıkar elde etmek isteyenler de olabilir. Yani bugünkü hükümet bundan yararlanarak bazı basın kuruluşlarını kendi kontrolüne almaya çalışabilir. Ama yapılan işin kendisi; yani nedir bu iş, cemaat ve tarikatlara Türkiye’de yer yok. Amerika işbirlikçisi hiçbir şeye yer yok. Tayyip Erdoğan’lara da Türkiye’de yer olmaması gerekir
*Beni tutuklayan hakim benim koğuşuma girecek dediniz, nitekim öyle de oldu. Bunu nereden bildiniz?
-Çünkü bu tertibin devam etmeyeceğini biliyordum.
*Ama koğuşu nereden bildiniz?
-O bir espri. Ama o hücreye koyanlar benim beyanatımı okuyup benim sözümü dinledilerse onu bilmiyorum.(gülüyor)
Genellikle o F blokta kaldık biz. Anladığıma göre o F blok daha güvenli. Onları da tabi oraya koyunca bizim hücremize girmiş oldular.
CEMAAT BÜYÜK ÖLÇÜDE TASFİYE OLDU, BİR GÜCÜ KALMADI
*Bugün, sizin deyiminizle ‘Fethullah Gülen iktidarı’ yıkıldı mı sizce?
Fethullah Gülen’in devlet içinde çok ağır darbe yediği ortada. Ekonomik anlamda da ciddi darbe yedi. Fazla bir gücü kalmadı. Ama toplum içinde zayıflasa bile vardır tabi. ‘kökünün kazınması’ndan kasıt zaten cemaat şeklinde bir yapılanmamanın kalmaması. Yoksa o cemaateki fertler de bizim yurttaşımız. Bizim partimizin üyesi ile Fethullah Gülen cemaatinde yer alan bir insan arasında benim için bir fark yoktur hukuken.
*Bugün gönül rahatlığıyla ‘cemaat artık tamamıyla tasfiye olmuştur’ diyor musunuz?
-Büyük ölçüde tasfiye edildi. Bu da yeter zaten. Bir askeriyede dokunulmadı deniyor, ama ben TSK içinde Fethullah Gülen örgütlenmesinin önemli bir gücü olduğunu sanmıyorum.
*Gülen’in iade meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Fethullah Gülen, sağlık sorunları da olan bir insan. Ben hiç kimseye eziyet yapılmasının peşinde olan bir insan değilim. Türkiye’de önemli bir etkisi kalmadığı söylenebilir artık. İade edilsin de, Silivri zindanlarına atılsın diye benim açımdan bir mesele yok. Zaten bu sorun çözülmüş büyük ölçüde. Yani kişilerden intikam benim karakterime uymaz, kişilerin eziyet çekmesinden mutlu olan bir insan değilim.
*Ruşen Çakır, “Cemaatle mücadele stratejisinde birileri olaya müdahil olmuş gibi. Yeni bir kumanda ve akıl dahil olmuş sanki” diyor. Yeni akıl ve kumandadan kasıt nedir? Siz misiniz?
-Bu programın asıl sahibi biziz. AKP değil. Yani Fethullah Gülen örgütünün tasfiye edilmesi programının asıl sahibi biziz. Vatan Partisi. Bizim programımıza geldiler. Biz onların programına gitmedik.
Onlar, Fethullah Gülen’le beraber Türkiye’yi yönetmiyorlar mıydı? Bütün bu hakimleri onlar desteklemiyor muydu? Bu hakimlerle savcılarla gizli gizli buluşmuyor muydu Tayyip Erdoğan? Ergenekon ve Balyoz tertipinde Abdullah Gül özellikle, boylu boyunca yok muydu? Biz, başından beri “Fethullah Gülen örgütü Cumhuriyetimiz ve vatan bütünlüğü açısından bir tehdittir ve tasfiye edilmelidir” diyorduk, oraya geldiler. Bu program, bizim programımız.
ERDOĞAN YÖNETİMİNE KARŞI GÜÇLÜ İTİRAZLAR VE KALKIŞMALAR BAŞLAYACAK
*Ak Parti iktidarının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
-Rus uçağının düşürülmesinden sonra, geleceğini hiç parlak görmüyorum. Zaten şimdi önümüzde derinleşen büyük bir ekonomik kriz var. Bunların 250 milyar dolar sıcak para bulması lazım 1 yıl içinde. Bunu bulma şansları sıfır. Hele bu uçak meselesinden sonra çok olumsuz etkilenecek. Önümüzdeki 1 sene içinde çok ağır sarsıntılar yaşayacak Tayyip Erdoğan. Hükümet felakete gidiyor. Türkiye değil ama. Hükümet neden felakete gidiyor; özellikle borçlanma ekonomisi iflas ettiği için. Şimdi bunlar borçlanma ekonomisinin şampiyonları. Yani Turgut Özal’la başlayan çizgi.
Ekonomileri iflas etti. Türkiye’de bir ithalat problemi ortaya çıkacak, döviz sıkıntısı olacak, sanayide daralmalar olacak, bazı fabrikalar kapılarına kilit vuracak, ithalata bağlı olduğu için tarımda problemler olacak. Bütün bunlar tabi toplumsal hareketlere de yol açacak. Ekonomi, toplumun hükümetleri değiştirmesinde belirleyici faktör. Önümüzdeki aylardan itibaren vatandaşlarda Tayyip Erdoğan yönetimine karşı çok güçlü itirazlar ve kalkışmalar olacağını göreceksiniz.
*Eski MİT’çi Mehmet Eymür’ün hatıralarında sizin için ‘fabrikatör’(İstihbari bir terim) tabiri kullanılıyor…
-Bunun sebebi şu, Mehmet Eymür’le Hiram Abas diyorlar ki; Doğu Perinçek MİT’i 3 defa işlemez hale getirdi, felce uğrattı. Nasıl felce uğrattı diyorlar, fabrikatörlük yaparak. Ben o zaman MİT’in CIA ve Mossad’la birlikte çalışmalarını ortaya koydum. Tabi onlar da, evet biz CIA ve Mossad’la birlikte çalışıyoruz demiyorlar. Onlar da bize karşı suçlama yapıyorlar. Benim için şeref.
ROTAHABER