Erdoğan’ın Kürt çözümü: “Tom Amca” mı, “Black Toubab” mu olmalısınız?
Başbakan Erdoğan Fehmi Koru’nun yaptığı Obama-Bush analojisine çok alındı. Hatta; “bizi Obama ya da Bush’a benzetmeyin” diye çıkıştı. Bir de örnek veriyor: “Obama siyahî bir zenci. ABD’de siyah-beyaz ayrımlarının yapıldığı o dönemlerde, bir siyahî, bir zenci olimpiyatlarda zafer kazandığında da sırtına ABD bayrağını alıp zafer turu atardı” diyor. Arkasından da ekliyor, “Acaba Türkiye’de Obama’ya zafer mektupları, telgrafları yazan terör örgütünün liderleri, bu ülkede Türk bayrağını omuzlarına alıp koşabildiler mi? Koşabildiler mi? Soruyorum. Koşamadılar. Bununla bir şeyi ortaya koymak istiyorum. Obama-Bush benzetmesini yapanlar, lütfen ufka iyi baksınlar, başlarını da iki ellerinin arasına alıp öyle düşünsünler” diyor.

Belli ki Erdoğan’ın özellikle son iki ayda baktığı ufuk, bizim baktığımız tarafta değil. Ya da son zamanlarda bir ‘ufuk kayması’ söz konusu. O baktığı ufukta ne görüyor bil(e)miyoruz ama Erdoğan’ın da bilmediğini düşündüğümüz bir zenci kavramını hatırlatmak istiyoruz. Bu kavram ‘Uncle Tom’. Yani, Tom Amca.

Uncle Tom karakteri Harriet Beecher Stowe’un 1852 yılında yayınladığı Uncle Tom’s Cabin adlı romanından dönüştürülmüştür. 19. yüzyılın İncil’den sonra en çok satan kitabı olan bu eserde kölelik karşıtlığı işlenir. Uncle Tom beyaz efendilerine hizmette kusur etmeyen, onlar için canını verebilecek yapıdaki bir köle karakteridir. Hatta Abraham Lincoln, kitabın yazarıyla tanıştığında onu “Amerikan sivil savaşını başlatan kişi bu küçük kadın” diye takdim eder.

Uncle Tom Hıristiyan inancından aldığı güçle, beyaz efendisinin bütün baskı şiddet ve zulmüne karşı baş kaldırmayan, her seferinde de efendisinin önceliklerini gözeten bir karakterdir.

Amerika’da insan hakları kavramlarının çok tartışıldığı bir dönemde, Erdoğan’ın vurgu yaptığı o Amerikan bayrağını sırtında taşıyan zenci atletler, Uncle Tom olarak adlandırılıyorlardı. Beyaz adamın her istediğini yapan, bu onursuz kişilik Erdoğan’ı mutlu eder mi bilmeyiz ama bu ülkede ne Türkler ne de Kürtler Erdoğan’ın görmek istediği, sırtında Amerikan bayrağı ile koşan Uncle Tom sınıfında olmayı kanımızca kendilerine yediremezler.

Aslında bu tipleme Amerika’da, dışı siyah bisküvi, içi beyaz kremayla kaplı ‘Oreo’ krakerinden hareketle Oero olarak da adlandırılır. Bu tipoloji, Senegalli film direktörü Ousman Sembene’nin Guelwaar adlı filminde de yer alır. Birleşmiş Milletler yadımlarının insanların ruhlarını satın almak için araç olduğunu savunan Guelwaar’ın oğlu Barthelemy, ki kendisi “black toubab” (Siyah ama Beyaz adam) olarak da adlandırılır. Çok iyi Fransızca konuşan, derisinin rengi siyah ama ruhen beyazlaşmış bir karakter olarak yansıtılır. Babasının fikirlerinin aksine sürekli “beyazlaşma” çabası içindedir. Kız kardeşi Sophie de Dakar’da hayat kadını olarak çalışmayı tercih etmiştir.

İsterseniz şapkayı alıp önümüze koymamız gereken sorularla da bu yazımızı sonlandıralım. Erdoğan’ın “tek millet”i beğenmeyen başka yere gitsin çağrısında bulunduğu Kürtlerin önüne, “Barthelemy” olma alternatifinden başka herhangi bir seçenek sunmakta mıdır?.. Bu insanlar sırtlarında Amerikan bayrağıyla tur atıp “Uncle Tom” olmak ya da kendilerine yapılan yardımları kabul edip dillerini değiştirmeye, mükemmel Türkçe konuşmaya çalışan “Black Toubab”, ya da Sophie olunca acaba Başbakan Erdoğan mutlu olacak mıdır?.. Başbakan bu haliyle mutlu olsa da, bundan Kürtler mutlu olacak mıdır?.. Kürtleri bir kenara bırakın, vicdan sahibi Türkler’in bile mutlu olmasının bile garantisi yoktur…

NOT: Bu yazıyı 10 Kasım 2008’de Erdoğan’ı desteklediğim dönemde TARAF’ta yazmıştım. “Aranız bozuldu onu eleştirmeye başladınız” diyenlere gelsin :))