Tanıklar: Kaymakamı Linç girişimini Hasip Kaplan ve KCK ortak organize etti

Uludere’de devletin halkını bombalaması haberi twitterde ilk yayıldığında PKK kaynaklarına inanmadım. Sabah saat 5’te ulaştığım Şırnak’taki devlet görevlileri olayın doğru olduğunu duyurunca da olayı bütün ayrıntılarıyla kamuoyuna duyurdum ve devletin öğlen olmadan özür dilemesi gerektiğini ve ölenlere tazminat ödenmesi gerektiğini o gece yazdım. Ancak maalesef AKP yönetimi Van depremini yönetmede geç kaldığı gibi Uludere olayını yönetmede de geç kalmıştır. İlk gün yapılan yarım ağız açıklamalar oradaki halkın acılarını dindirecek türden değildi.  Hatta diyebilirim ki bu konuda en doğru ve en hızlı adımı Şırnak valiliği atmıştır. Daha medya mırın kırın ederken, Valilik öğren olmadan bir kriz merkezi kurulduğunu ve olayları incelediğini açıkladı.

Ancak trajik olayın üzüntü verici yanları bununla sınırlı değil. Maalesef bir de kaymakama linç girişimi oldu Uludere’de. Görgü tanıklarının verdiği ifadelere göre linç girişimini bizzat BDP milletvekili Hasip Kaplan organize etti. Her ne kadar Hasip Kaplan kaymakamı biz kurtarıp hastaneye gönderdik diyorsa da durum Kaplan’ın anlattığı gibi değil. Kaplan kaymakamı hastaneye götürmedi. Hastaneye taziye sahibi Mesut Yılmaz, il sağlı müdür vekili Fikret bey ve  vali yardımcısı Yasin bey götürdü. Aksine ifadelerde Kaplan’a yönelik görgü şahitlerinin ciddi ithamları var. İşte o ifadeler:

 

”PKK bayrakları tabutların üstüne Hasip Kaplan’ın isteğiyle konuldu”

Birinci tanık şunları anlatıyor: Kaymakam bey taziyeden sonra orada bulunan kişilere bakanların Uludere’ye geldiğini ve taziye çadırına gelip taziyede bulunmak istediklerini ve olay çıkarılmamasını istedi. Hasip Kaplan ise buna karşılık ”ben bakanların gelmesini istemiyorum, kesinlikle bu çadıra girmesinler yoksa olay çıkartırız” dedi. Bunun üzerine vefat edenlerden birinin yakını A. Ö. Hasip Kaplan’ın yanına geldi ve Kaplan’a ”biz senin dediğininiz yaptık PKK bayraklarını astık, tabutların üstüne koyduk. Sen de bizim dediğimizi yap ve olay çıkartma kargaşa olmasın” dedi ancak şahıs ikna olmadı ve A.’a ”ben sizin dediğinizi yapmayacağım dedi” A. ise olay çıkartılmasını istemediğini ve gerekirse taziyeyi evlerde yapacaklarını söyledi.  Hasip Kaplan’ı ikna etmek isteyen cenaze sahiplerinden M. Y.’da sinirlenip ”böyle bir şey olmaz niye bizim dediklerimizi yapmıyorsunuz, olay çıkartmayın, biz sizin dediğinizi yaptık, siz de bizim dediğimizi yapın” diye bağırdı ancak Hasip Kaplan ısrarla olay çıkartacaklarını söyleyince Kaymakam bey ölen şahısların ailelerinden birer kişiyi alıp bakanların yanına götürmeyi teklif etti. Bundan sonra Hasip Kaplan yanında bulunan şahıslarla dışarı çıktı  3-5 dakika dışarda kalıp geri döndüler. Kaymakam bey A. Ö.’ın evine gitmek üzere dışarı çıktı. Dışarda duran grubun içinde bulunan bir kişi ”saldırın” diye bağırdı.

 

”Kaplan olayı KCK’lı biriyle  organize etti”

 Başka bir tanık gördüklerini şu şekilde anlatıyor: Kaymakam bey taziye çadırına geldi. Kapıda ben karşıladım içeri birlikte girdik. Halı saha içinde ”Katil Erdoğan” yazılı afişler asılı bulunmaktaydı. Kaymakam başsağlığı diledikten sonra bize bu tip yazıları neden asıldığını sordu.  Çadırda bulunan bazı kişiler bunu Hasip Kaplan’a söylemişler. Kaplan bunun üzerine ”taziyeye gelmeyin demiştik niye geldiniz. Gelmeseydi ya, çıksın dışarı biz burada istediğimizi yaparız” diye bizim duyabileceğimiz şekilde yüksek şekilde bağırdı. Yine bizim duyabileceğimiz şekilde ”gençler bu konuda çok dolu, kimse onları durduramaz, ben olacaklardan sorumlu değilim” dedi. Bundan sonra kaymakam bey Bakanların ilçede olduğunu ve vefat eden ailelerin yakınlarıyla görüşmek istediklerini söyledi.  Biz da Kaplan’ın yukarıdaki sözlerini Kaymakam beye söyleyip BDP vekilleri ve yetkilileriyle görüşelim dedik. Taziye sahiplerinden A. Ö., Y. E., ve M. Y. ile Hasip Kaplan’ın yanına gittik. A. Ö., Kaplan’a ”cenazeler gömülünceye kadar tüm organizasyonu siz yaptınız. Biz sizin dediğiniz her şeyi yaptık bu sefer siz bizim dediğimiz yapın. Burada olay çıkartmayın, bakanlar gelsin bu katliamı görsünler ve milletin derdine çare bulsunlar” dedi. Bunun üzerine Kaplan ”gelmesinler, insanların acısı büyüktür ben gençlere sahip olamam” dedi.  M. Y. isimli cenaze yakını ”neden bizim dediklerimizi yapmıyorsunuz biz sizin dediklerinizi yaptık, olay çıkarmayın” diye bağırdı. Ben de ”taziye çadırının kendilerine ait olmadığını buraya kimin gelip kimin gelmeyeceğini kendilerinin belirleyemeyeceğini” söyledim.

Bunun üzerine Hasip Kaplan’ın yanında bulunan Y. Ü. isimli şahıs bana ”taziye yerini kiraladıklarını, ve organizasyonu kendilerinin yapığını bu nedenle kimin gelip kimin gelemeyeceğine kendilerinin karar vereceğini söyledi.”

Bunun üzerine biz de kaymakam beye vefat edenlerin bir camide veya A. Ö.’ın evinde toplanmasını ve bakanlarla bu şekilde görüştürmeyi teklif ettik. Kaymakam bey kabul etti.

Bu sırada İ. E. ve kardeşi K. E. ve yanında bulunan benim tanımadığım birkaç kişi sürekli dışarıdan halı saha girişine kadar gelip Hasip Kaplan ve yanındakilerle işaretleşiyordu. İ. E. sık sık Hasip Kaplan’ın yanına gelip kulağına bir şeyler söylüyordu.  Ben Hasip Kaplan’ın taziye yerine kaymakamdan başka kimsenin gelmeyeceğini kaymakamın da taziye yerinden ayrılacağını söyleyince İ. E. ”kaymakamdan başka kimse gelmeyecek ona göre gereğini yapın” ben bunları milletbekili Mehmet Emin Dindar ve kaymakam beye söyledim. Onlar böyle bir şeye ihtimal vermediler ve dışarı çıkmak üzere ayağa kalktık. Ben bu işin organizatörlerinin Hasip Kaplan ve İ. E. olduğunu çok iyi biliyorum.  Yine yukarıda bahsettiğim ancak tanımadığım Hasip Kaplan ile sürekli konuşan şahsın da işin içinde olduğunu düşünüyorum. Bu şahıs Hasip Kaplan dışında kimseyle muhatap olmuyordu. Ona da danışılmadan hiçbir karar verilmiyordu.  Bana bu şahsı soran tanıdığıma da ben olsa olsa bu KCK’lıdır dedim.

 

”Kaymakamı kaçırmayın. Dün otuzbeş kişiyi öldürttü bugün taziyeye gelmiş” dedi.

 Üçüncü tanık Kaymakamın çadırdan çıkışı sırasında Hasip Kaplan’ın yanında olduğunu belirtip şunları söylüyor:Kaymakam dışarı çıkarken Hasip Kaplan’ın yanında bulunan gençlere ”Kaymakamı kaçırmayın. Dün otuzbeş kişiyi öldürttü bugün taziyeye gelmiş” dediğini net olarak duydum. Gençlere bu şekilde kaymakam beyi hedef gösterdiğine bizzat şahit oldum.”

 

BDP ve Meclis Başkanına sorular:

Şimdi BDP’nin genel başkanı sayın Demirtaş’a bir sorum var: Millet vekiliniz Sırrı Sakık devlet yetkililerinin gelmesini çok olumlu bulurken diğer vekiliniz Hasip Kaplan provokasyon yaptı. Bir gün önce Uludere devlet hastanesinde görüşüp çalışmalarından dolayı teşekkür ettiğiniz Kaymakam’a yönelik partinizin vekili Hasip Kaplan’ın organizasyonu/provokasyonu sonucu saldırı düzenlenmesi iddiasını gündeminize alıp soruşturacak mısınız? Bu iddialar hakkında ne diyorsunuz?

Bir soru da meclis başkanı ve parti yetkililerine: Millet Meclisinin bir parlamenterinin böylesi bir biçimde, kaymakamı linç ettirmesi karşısında alacağınız tutum nedir? Meclis araştırma komisyonu kurup hem 35 kişinin öldüğü olayı hem de Hasip Kaplan’ın organize ettiği linç girişimini araştıracak mısınız. Yukarıda ismini verdiğim şahıslar ve kaymakam dahil, diğer onlarca şahsı da dinleyip bir yaptırım uygulamayı düşünüyor musunuz?

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...