Mehmet Acet’te  Beşir Atalay ”potansiyeli” gördüm 

Mehmet Acet ”Beşir Atalay’ın Ergenekon Açılımı” başlıklı bugünkü yazımı eleştirmeye kalkmış. Belli ki Mehmet Acet’i ayakta tutan omuriliğine dokunmuşum. Düşünce sitemi ve sinirleri darmadağın olmuş bir şekilde bana saldırmış Acet. Cevaplayayım:

Benim Emniyet kökenli olmamdan hareketle kafasına vehmettiği algıyı olgu gibi sunup sanki bir bulguya varmış gibi anlatıyor.  Şölye diyor Acet: ”bu isimler polis oldukları için o köşelerde her yazılanı ‘okuyucu sağlığı’ kaldırmayabilir. Bir defa bu tip ‘polis gazeteciler’, her şeye ‘ben polis doğmuşum’ gözüyle bakıyorlar. Eğitimlerini polis disipliniyle aldıkları için, gazeteciliğin olmazsa olmaz özgür düşünce dünyasından nasipsiz kalıyorlar ve doğal olarak dünyayı sadece güvenlik perspektifinden görmeyi becerebiliyorlar.”

Mehmet Acet’i okuyunca halime çok üzüldüm. ”Aldığım eğitim gereği özgür düşünce dünyasından nasipsiz kaldığım” için ”dünyayı sadece güvenlik perspektifinden” görebiliyorum diye çok üzüldüm.

Şimdiye kadar beni polis eğitimi almakla itham edip, o kalıba sokup boğmaya çalışanlara, diplomalarımı göstermeyi zül saydım. Bu kesimler beni diplomamdan vurmaya ve diplomalarıya beni dövmeye kalkmaya devam edecekse ben de bu aşağılık metotla bir cevap vereyim.

Ben üniversiteye Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili Edebiyatı bölümünde başladım. Burada bir süre okuduktan sonra ekonomik gerekçelerle  bu okulu bırakıp Polis Akademisine geçtim. Polis Akademi’sinde okurken de sadece okulla yetinmeyip hep araştırmalar yaptım. İlk kitabımı da Polis Akademisi’nden mezun olmadan, henüz öğrenciyken yayımladım.

İlk yazımı 28 Şubata karşı cephe açmış Hasan Celal Güzel’in çıkardığı Yeni Türkiye dergisinde yine henüz Polis Akademisinde öğrenci iken yayimladım. 28 Şubat döneminde herkesin duldasına gizlenecek gölgelikler aradığı bir dönemde ben, polis Akademisi öğrencisiyken 28 Şubat’a kafadan karşı duran Hasan Celal Güzel ile görüşüyor ve onun dergisinde 28 Şubat karşıtı yazılar yazıyordum. O dönem yazdığım yazılarımın başlığı sanırım özgürlük anlayışımı özetler: ”demokrasi ve polis,” ”insan hakları ve polis.”

Ayrıca 28 Şubat döneminde arkadaşlarımı örgütleyip Polis Akademililer olarak 28 Şubat karşıtı bir ilan yayımlayıp bu memlekette askerin ülkenin bekçisi olmadığını, demokrasinin ve laikliğin bekçisinin, herhangi bir demokratik ülkede olması gerektiği gibi, polis teşkilatı olduğunu belirten ilan yayımladık. İlan’ın altına da Polis Akademisi mezunları imzasını koyduk üstelik.  Acet bize özgürlük dersi verirken 28 Şubatçılar Polis Akademisi’ni kapatmayı ve bizi mezun etmemeyi konuşuyordu hatırlatayım.

Acet’in –ve tabi ki diğerlerinin de- eleştirdiği Polis Akademisi dönemim böyle geçti. Özgürlükler için mücadele edenin kendisinden başka biri olmadığını sanan, dar görüşlü fakat büyük egolulara içeriden hatırlatmak için verdim bu örneği. Tabi bunları anlatmayı yine de zül sayıyorum ama her gördüğü sarı metale altın muamelesi yapıp, o kalıba uymayanı da tukaka ilan eden ve kendini cevher-i füruşan sananlar bu dilden anlıyor ancak.

Madem girdik bir zilletin içine Acet’in anladığı dilden anlatayım Eğitim maceramı. Tabi sadece polis akademisinde okumadım. Eğer gazeteciliğin bir eğitimi varsa ve bunu bu ülkede gazetecilik okulları veriyorsa onu da yaptım.  Mehmet Acet ve beni Polis Akademisi okumakla eleştirenlerin gazetecilik eğitimi var mı bilmem ama ben Türkiye’nin en iyi gazetecilik okulu Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünde Master yaptım.  Tez olarak Mahmut Yıldırım (Yeşil) olayını yazdım.

Madem diplomasıyla eziyor bizi ve özgürlükleri diplomasıyla değerlendiriyor, bir başka diploma daha koyayım Acet’in önüne ve beni bu şekilde eleştiren diğerlerine de cevap vermiş olayım. New York’ta dünyanın en önemli Adalet Bilimleri Fakültesi –evet bu alanda tartışmasız bir numara Harvard Adalet Bilimleri’nden de önde- John Jay College de ikinci bir Master yaptım.

Bir diploma daha koyup, ”seni diplomamla döverim, sen ne anlarsın özgürlükten,” diye karşıma dikilen o zihniyete cevap vereyim. Ortadoğu Çalışmaları alanında Amerika’nın ve Dünyanın saygın okullarından biri olan Utah Üniversitesinde de Siyasal Kimlikler ve Siyasal Networklar üzerine doktora tezi yazdım.

Beni eğitimimle vurmaya çalışan Mehmet Acet ve diğerlerine bunlar yeterli mi bilmiyorum ama son dört yıldır da Türkiye’nin ve Amerika’nın en saygın üniversitelerinde hocalık yapıyorum. Yani birileri gibi üniversiteden gelip geçmedim. O camianın içindeyim. Hem de sadece Türkiye’de değil akademik özgürlük deyince dünyanın en ileri ülkesi Amerika Birleşik Devletlerinde üniversitede hocalık yapıyorum halihazırda.

Ayrıca söylemek gibi olmasın ama 2007 yılından bu yana da Türkiye’de özgürlüğü hissettiren Taraf yazarıyım ve Türkiye’de özgürlük alanının genişlemesine katkı sunmaya çalışıyorum.

Biliyorum uzun bir giriş oldu. Doğrusu bunları yazdığım için de utanıyorum.  Zira insanlar diplomalarını değil fikirlerini konuşmalılar.  Ama Emniyet kökenli oluşumu ısrarla gözüme sokup, beni diplomalarıyla dövmeye çalışan bu kafaya karşı başka yapacak bir şeyim kalmadı. Okurlarım beni affetsin.

Mehmet Acet devam etmiş ”Yazdıkları konuların güvenlik boyutu dışında bin tane başka boyutu olabileceği fikrine çok yabancılar. Düne kadar asker, nasıl bütün ülke meselelerine asker gözüyle bakmış idiyse, bugünde bu polis gazeteciler her şeye polis gözüyle bakıyorlar ve bu yönüyle aslında askerlerle benzer bir dünyada yaşıyorlar. Haber kaynaklarına tam teslimiyet içerisindeler. Gazeteciliğin ‘kaynak sorgulama’ ‘haber kaynağına teslim olmama’ gibi ilkelerinden, okulda ya da uygulamada böyle bir ders almadıkları için bihaber durumdalar.”

Yazdıklarıma güvenlik penceresinden baktığımı, Acet’in ve beni bu argümanlar eleştiren çoğunlukla Beşir Atalay’yın yanında kamp kurmuş müzakereci liberallerin, okuduğunu anlamamasına veriyorum. Oysa benim argümanım çok net: Kürtlerin hakları PKK ile  mücadele ve müzakerenin rehinesi yapılmamalı. Bir an önce Kürtlere hakları verilmeli.  Beşir Atalay’ı da Açılım diye PKK ile müzakere için Kürtlerin haklarını ertelemesinden dolayı eleştiriyorum.

Gerçekten Mehmet Acet gibi haber kaynaklarına teslimiyetten söz edeceksek, ben Acet’e naçizane bir hatırlatma yapmak isterim. Gerçek teslimiyet Acet’in, Beşir Atalay’a teslimiyetidir. Onların ilişkisi bir hoca öğrenci, şeyh mürit ilişkisidir. Gerçek ve dervişane teslimiyetin hakkını vermek için bana saçma sapan argümanlarla saldırıyor.

Acet, muhtemelen Atalay hocasının işaretiyle, copunu çıkarmış ve beni dövmeye çalışıyor: ”Hepsinden kötüsü akıllarını ve vicdanlarını başkalarına kiraya vermiş gibiler. Sahnenin gerisinde seyircinin göremeyeceği yerden bir suflör bunların kulaklarına bir şeyler fısıldıyor ve polis gazeteciler her fısıldananı hiçbir tereddüt ifadesi takınmadan mutlak gerçekmiş gibi algılayıp öyle sunuyorlar.”

Mehmet Acet, işte bu terbiyesizliğini affetmem mümkün değil. Zira bu ithamı, hakaretlerin en büyüğü sayarım. Ben şimdiye kadar ne yazdıysam kendi aklmla, kendim yazdım ve böyle bir alçaklığın içine düşmedim. Bu Odatv ağzı sana çok yakışmış ayrıca.  Benim, senin gibi kiralık aklım yoktur. Ben gördüğümü yazarım. Senin gibi, iman ve itaat ettiğime göre çemkirmem. Eğer bir kiralık akıldan söz edeceksen, git aynaya bak, yüzün varsa yüzünün kızardığını göreceksin.

Acet, bütün bu hakaretleri saydırdıktan sonra, yazım için şunu söylemiş: ”Uslu, “Beşir Atalay’ın Ergenekon Açılımı” başlıklı yazısında, tam da yukarıda sıraladığım özelliklere uygun davranmış. Atalay’ın birkaç yerde sözünü ettiği ‘Demokratikleşme Paketi’nin (ki bu paket Başbakan’ın bilgisi ve onayıyla hazırlanıyor.) Ergenekoncuları salıverme niyetiyle hazırlanmakta olduğunu öne sürüyor. Ama yazının bütününü okuduğunuz zaman, Atalay’ın bunu nasıl yapacağına dair inandırıcı hiçbir unsur bulunmadığını görüyorsunuz.”

Mehmet Acet bulamamış ama ben bir kez daha hatırlatayım. Beşir Atalay’ın olduğu iddia edilen o planda Özel  Yetkili Mahkemelerin tartışılması, Terörle  Mücadele Yasası konusunda tanımlama yapılması konuları var mı? EVET VAR. Peki Özel Yetkili Mahkemelerin Kaldırılması argümanı kimin argümanı? Elbette Ergenekon destekçilerinin.  Gerisini okurların takdirine bırakıyorum. Acet’in bütün cüssesiyle üstünü kapatmaya çalıştığı, Ergenekon’u Kurtarma Planı’nı, Acet de Beşir Atalay’ın etrafında kümelenmiş yazar takımı da örtemez artık.

Mehmet Acet, bir de benim Beşir Atalay’a karşı husumetim olduğunu iddia etmiş. Atalay ile hayatımda karşılaşmadım. Ne husumetim olabilir? Bir bakanın beceriksizliğini söylemek husumetse evet yeniden söylüyorum bu kabinenin en beceriksiz bakanı Beşir Atalay’dır. Atalay’ı başarılı ve becerikli bulanlar daha sağlam argümanla karşıma çıksın. Örneğin HABUR bir başarıdır, KCK operasyonlarını erteletip Hakkari ve Şırnak’ı KCK’nın hegemonyasına bırakmak büyük başarıdır, Atalay Van’da mühtiş bir başarı gösterip harika bir deprem koordinatörlüğü yaptı desinler. Bunlardan vazgeçtim, başka bir başarısını söylesinler Atalay muhibbi tayfa.

Benim Beşir Atalay ile hiçbir alıp veremediğim yok. Yarın başarılı bir iş yaparsa çıkar açıklarım. Ama açılım diye önümüze konulan paket, eğer bu paketse, bu paketin KÜRT SORUNU ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Mehmet Acet ve diğerleri eğer bu paketin Kürt Sorunu ile ilgili ve Ergenekon ve KCK dışında, Kürtlerin demokratik alanını genişletecek bir paket olduğunu iddia ediyorsa bana bir örnek versinler o yazıyı yırtıp atacağım.

Acet şunu da iddia etmiş: ”Ergenekon davalarının Beşir Atalay döneminde başlamış da Atalay donanımlı personeli bu davalarda görevlendirmiş.” Atalay’ın yaptığı ve Ergenekon’da görevlendirilen donanımlı bir tane personel göster, herkesten özür dileyeyim. Yoksa sana tek söyleyeceğim şu: Hadi be yalancı. Evet öyle bir tesadüf oldu bu davalar Atalay döneminde başladı. Eğer Erdoğan olmasa ve o davanın arkasında durmasa, Atalay’ın o davaları takip eden emniyetçilere neler yaptığını yapacağını bilen bilir. Bize maval anlatma Acet, yemeyiz özellikle bu konuda…

Acet’e bir de hatırlatmada bulunayım. Ben yeni Kürt Açılım’ını değerlendiriyorum Acet Beşir Atalay’ın 27 Nisan’da nasıl kahraman davrandığını anlatıyor. Eğer öyle bir tutumu varsa bundan gurur duyarız. Tebrik ederiz. Ama tartışma konusu bu değil. Konumuz yeni Açılım’ın ne açılımı olduğunu konuşmak. Ben buna Ergenekon açılımı diyorum. Acet Kürt Açılımı diyorsa bir örnek versin ikna etsin bizi.

Ben Beşir Atalay’a dokundum ses Mehmet Acet’ten çıktı. Gerisini bekliyorum…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...