Odatv’nin habercilik adı altında yaptığı “operasyonları” anlamak için derin devlet yapısının zihin haritalarını iyi bilmek gerekiyor.  Derin devletin operasyon gazetecilerinin amacı gerçeği ortaya çıkarmak değildir. Hiç bir zaman böyle bir amaç taşımadılar. Örneğin Susurluk sürecinde de bunu yaptılar. Susurluk sürecinde derin devlet radara yakalandığında tek dertleri vardı, askerin derin operasyonlarını korumak. Bunun için suçu bir kaç özel harekatçıya yıkıp derin devleti koruyup kurtardılar.

Derin devletin  gazetecileri gerçeğin üstünü örtmek için “sanal gerçeklikler” yaratmak zorundalar. Sanal gerçeklikler, okur kitlelerinin inanabileceği güncele dair yalanlarla kurulur. 28 Şubat döneminde Ertuğrul Özkök Ergenekon döneminde Soner Yalçın ve Odatv “gazeteciliği” bu zihniyetin en nadide örneklerini verdiği için o zihin haritasını size sunacağım.

Odatv Gazetececiliği şöyle bir şeydir: her şey OKURUNUZUN/TABANIN inanabileceği bir YALAN uydurmakla başlar.  Uydurulacak yalanın üç özelliği vardır.

Birincisi, yalan güncel bir konuyla ilişkili olmalı.

İkincisi uydurulan yalan gizemli/hemen anlaşılamayacak kadar flu bir alana dair olmalı.

Üçüncüsü, yalanın ortaya çıkma ihtimaline karşı yeni yalanlardan oluşan kaçış tünelleri yerleştirilmeli. Bu kaçış tünellerinin illa aynı haberin içinde olmasına gerek yoktur. Başka haber/yalanların eklemlenmesiyle de bu tüneller kurulabilir.

Bundan sonra yalanın HABER diye paketlenip işlenmesi aşaması başlar. Önce yalanı haber formatında yazarlar. Uydurulan yalan karşı taraftan YALANLANDIĞI zamanda başvurulacak yöntem YALANLAMAYA dair kuşkular üretecek yeni argümanlar geliştirmektir. Böylece aslında uydurulan yalanın doğru YALANLAMANIN yalan olduğu algısı üretilmelidir.

Daha sonraki aşama bu yalanı her fırsatta tekrarlamak. Ortaya çıkacak İHTİMALLERİ yalanı “ispatlamak” için kullanmak zorundasınız. En küçük bir ihtimal belirdiğinde önceki yalana atıf yapılarak o yalanı hem okurun/tabanın zihninde canlı tutup hem de ilk kurulan yalanın inanılırlığını artırmış olurlar. Mümkünse bu aşamada uydurulan yalana bir kitapta veya belgeselde yer verilerek kalıcılaştırılmasını sağlarlar.

Üçüncü aşama  daha önce uydurulup dolaşıma sokulan yalanı tanınan mümkünse güvenilen birinin ağzından yeniden tekrarlatırlar. Siyasetçi, akademisyen, ve/veya uluslararası basından biri bu iş için idealdir.  Bu aşamada tanınan kişinin kuşkuculuğundan yararlanırlar. Daha önce bizzat kendilerinin uydurduğu yalan artık maya tutmaya başlamış kuşkucu insanlar “acaba doğrumudur” diye sormaya başlamıştır. İşte bu kuşkucu insanların kritik anda verdiği ve özünde bir kuşkuyu dile getiren bir beyanatı büyütülerek işlerler ve ve ilk aşamada söyledikleri yalanı böylece başka birine, bağımsız ve güvenilir birine de “doğrulatılmış” olurlar.

Bu aşamada uydurulan yalanın doğru olabileceğine dair daha geniş kitleleri ikna fırsatı doğmuştur. Bu noktada özellikle muhalefetin diğer uçlarına ulaşmak yalanı o alanlara yaymak önem arz eder. Bunun için daha farklı kesimlerden muhaliflerden görüşler alınarak beyan edilen kuşkuyu büyütülmeye çalışırlar.

Bundan sonraki aşama o yalanın mümkün olduğunca derinlere, toplumun her kesimine yayılmasını sağlamaktır. Bo noktada sosyla medya Otatv gibi derin devlet operasyoncularına bulunmaz bir fırsat sunar. Zaten yıllardır işlenmiş, hakkında onlarca yazılmış yazı olduğu için, muhalif kesimler de bu yalanı satınalmaya teşne olduğu için, yalanın yayılması kolaydır.

Son aşama kaçış aşamasıdır. Herhangi bir olumsuzluk olur yalanı çürütecek bir belge veya bilgi ortaya çıkarsa, önceden hazırlanmış KAÇIŞ TÜNELLERİNE sığınırlar. Böylece bir yandan uydurdukları yalan çökerken oluşan hasardan kurtulurlar bir yandan mümkünse yalanın çöküşünü önlemeye çalışırlar, hiç olmazsa o yalanı arkada bırakıp kendilerini kurtarmak için kendilerine güvenli bir sığınak bulmuş olurlar. Yeni yalanlarla yollarına devam ederler.

Örnekle analtayım:

Erdoğan’ın üniversite mezunu olmadığı iddiasını ilk defa Aydınlık/Odatv ve çevresindeki derin yapılanmanın adamları gündeme getirdi. Bu yalanı yıllarca işlediler. Erdoğan ve çevresi belgler koydu bu konulan belgelerin üzerinden yeni kuşkular ürettiler. Üniversite açıklama yaptı ona da bahaneler buldular o açıklamaları da kuşkulu hale getirdiler.

Daha sonraki aşamada Erdoğan’ın dört yıllık üniversite mezunu olmadığı yalanını ispatlamaki için her fırsatta Erdoğan’ın diplomasının olmadığı yalanıa atıfta bulundular. Daha sonra bu yalanı kitaplara konu ettiler. O kitapları yeniden haberleştirerek yalanın dayanıklılığını artırmaya çalıştılar. Örneğin yalanı uyduranların başına bir şey geldiğinde o yalandan dolayı bunlar doldu diyerek yeni yalanlarla eski yalanı desteklemeye çalıştılar.

Daha sonraki aşama geldiğinde Yusuf Halaçoğlu gibi akademisyen kimiği olan ama en önemli kimliği KUŞKUCULUK olan bir siyasetçi aynı kuşkuyu tekrarlayınca Odatv’nin operasyon gazetecilerine fırsat doğmuş oldu. Bu sefer üstünte tepinip Erdoğan’ın yalanını milliyetçi muhalif tabana da yaymayı başardılar. Son aşamada Cemaatin bu yalana inanmasını sağlamak zor olmadı. Zira Cemaatteki kuşkucular ve özensizler Erdoğan’a atılacak her şeyi bir fırsat gördüğünden Erdoğan’ın DİPLOMASININ OLMADIĞI yalanı Cemaat tabanında da yayıldı. Böylece AKP tabanında bile bir kuşku yaratmayı başardılar.

Dün Yeni Yön olarak elimize bir belge geçti. Erdoğan’ın diploması olmadığıan dair yalan yeninden hortlayınca Erdoğan ile aynı dönemde aynı okulda okuyan bir kişi, bir tanıdığımızın babası bize elindeki kitaptan söz etti ve isteğimiz üzerine kitabı inceledi. Kitapta Erdoğan’ın İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu olduğuna ilişkin listelerde adına rastladı. Haliyle konuyu haberleştirip Erdoğan’ın diploma tartışmasını bitirdik.

Açık ve net konuşalım. Biz bile Erdoğan’ın diplomasının olmayabileceğine inanmaya başlamıştık. Yani Odatv ve çevresinin uydurduğu yalanın bizi bile ektisi altın almaya başladığı bir dönemdeydik. Ben yine de yeniyon.tv editörlerine ODATV’den hiç bir haber alıntılamamalarını sık sık tembih ettim. Çünkü onların AMACININ YALAN UYDURMAK olduğunu ORDAN ALINTILANAN HABERLERİN O YALANLARI YAYMAYA HİZMET EDECEĞİNİ biliyordum. Bu nedenle Odatv’den hiç bir haber almıyoruz.

Yalana gerek yok. Bu noktada bende 1883-1983 arasında Marmara Üniversitesinin 100. Yılında tüm mezunları ve hocalarının adının olduğu kitapta “keşke Erdoğan’ın adı olmasa” duygusu vardı.   Ama ister Erdoğan’ın adını bulalım ister bulmayalım her iki ihtimalde de Erdoğan’ın diploma tartışmasını bitirecektik.

Erdoğan’ın adını bulunca önümüzde iki ihtimal vardı. Ya sırf Erdoğan’a muhalifiz diye -diğerlerinin yaptığı gibi- bilgiyi görmezden gelip ODATV ve çevresinin uydurduğu o yalanın dolaşımda kalmasına göz yumup daha çok insanaın o yalana inanmasını bekleyecektik. Bu noktada bizi zorlayan hiç bir şey yoktu. Hatta duygularımızın peşinden gitsek haberi görmememiz gerekiyordu. Ancak bu durumda sırf muhalif duygularımız nedeniyle bildiğimiz bir gerçeği gizleyerek Odatv ve Soner Yalçın çevresinin uydurduğu o yalanın dolaşımda kalmasını sağlayacak böylece pasif de olsa o yalana hizmet emtiş olacaktık.  Ya da ister muhalif olalılm ister olmayalım GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASI için gerçeği olduğu gibi verecektik.

Hep yaptığımız gibi ikinci yolu tercih ettik. Sıft muhalifiz diye Erdoğan’ın işine yarayacak, onun hakkında uydurulan yalanı sonlandırır diye hesap yapmadan haberi verdik. ODATV ve Soner Yalçın çevesinin udurduğu yalanı deşifre edip yalanlarını patlattık.

İşte tam bu aşamada Odatv yalanları patlayınca daha önceden hazırladıkları YALAN SIĞINAKALARINA KAÇTILAR. Uydurdukları yalanlardan dolayı başta Erdoğan ve AKP’liler ve en önemlisi kendi okurlarında özür dilemek yerine “cemaat arşivinden Erdoğan belgesi çıktı” diye yeni bir yalan uydurup daha önce  daha önce inşa ettikleri YALAN SIĞINAĞINA kaçtılar.

Oysa şerefli bir insanın yapması gereken şey çok belli. Uydurdukları yalan çökünce muhataplarından özür dilemek.

Oysa ortada ne arşiv var ne cemaat var. Tanıdığımızın babası böyle bir kitaptan söz etmese böyle bir kitaptan haberimiz bile yoktu. Ancak Odatv işte böyle bir şeydir. Amacı yeni yalanlarla eski yalanları örtmek yalanları yıkılırken kendilerin başka bir yalanın sahiline atıp oradan kaçmaktır.

Odatv’nin inşa ettiği ikinci yalan sığınağı benim cemaatçi olduğum yalanı. Bizzat Odatv ve Soner Yalçın tarafından Ergenekon ile ilgili yazdığım yazıların içini boşatlmak için uydurulmuş bir yalandır. 2008 yılında Ergenekon’a yönelik sıkı eleştirilerimin içini boşaltmak için Cemaatçi odluğum Utah’dan bilgiler sızdırdığım yalanını uyduran kişi bizzat Soner Yalçın ve Odatv’dir.

Sonra yalanları patladı ama Soner Yalçın ve ekibi için bir bir profesyönel meslektir. Bunun üzerinden ekmek yiyorlar. Yüzleri kızarmadan yeni yalanlarla yollarına devam ettiler. Maalesef Odatv’nin yalan uydurmadaki arsızlığıyla başa çıkmak mümkün değil…

Eğer Cemaatçi olsaydım, Erdoğan Cemaati bitirmek için akıl almaz zalimlikler yaparken Cemaat menfaatleri gereği Erdoğan hakkında Odatv’nin uydurduğu yalanı patlatmazdım. Oysa ben kime yarar diye bakmadan gereçeğin ortaya çıkmasının peşindeyim. Odatv ile Yeni Yön arasındaki fark burada. Odatv den farklı olarak Yeni Yön asla ve kata bilerek/isteyerek yalana alet olmaz. Kimin işine yarar diye hesap etmez. 

Odatv ve Soner Yalçın tayfası bugün Erdoğan’ın en önde giden muhalifi olmama rağmen Odatv’nin Erdoağn hakkında uydurduğu açak yalanı patlattım diye eski uydurdukları yalan sığınağına kaçtılar. Tüm yalanlarınız tek tek yıkıp son sığınağınız Cehennemin kapılarına kadar kovalayacağım sizi…

Tüm okurlarımızı Odatv’nin sinsi yalanlarına karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Sırf hoşunuza gitmeyen biri hakkında negatif kampanya yürütüyorlar diye bunları ciddiye almayın. En doğru haberlerinin içine bile yalan katmadan yapamazlar…

Emre Uslu

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...