Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi Dini iktidarın isteğine göre yorumlamaktır. Geçmişten günümüze bu görevini bil hakkın yerine getirmişti. Bunun için iktidardan beslenen çakma hocalar, ilahiyat camiası, iktidar ne derse ona göre fetvalar vermişti.

28 Şubat’ta Diyanet İşleri’nin görevi 28 Şubatçıların istekleri doğrultusunda halkı ikna etmekti. 12 Eylül’de Kenan Evren’in en büyük borozanı yine Diyanet İşleri Başkanlığıydı. Erdoğan rejiminde de Diyanet en önden Erdoğan’ın istek ve talepleri doğrultusunda Kuran, Hadis yorumu yapıp zulmüne fetva veriyor.

Örneğin hırsızlık, yetim malına göz dikme, ihaleten kendine pay çıkarma gemiler, villalar, kutular ve arsalar hakkında bir tek vaaz fetva duymazsınız ama Erdoğan’ın istediği hemen her konuda Diyanet bir ayet bir hadis sıkıştırıp hutbe verir.

Diyanet sadık bir bende gibi yine görevini yaptı ve Erdoğan’ın çağırısı üzerine Fethullah Gülen ve cemaati hakkında bir rapor hazırladı. Erdoğan’ın tam istediği şekil ve tarzda hazırlanan rapor (ne hikmetse bu raporları hazırlayanlar isimlerini rapora koyamıyorlar, Allahtan korkmadıklarından halktan korkuyor ve utanıyor olmalılar ki devir değiştiğinde başlarına iş gelmesin) Gülen hareketini dini istismar etmekle suçluyor.

Gülen hareketini dini istismar etmekle suçlayan Diyanet ne hikmetse seçimlerden önce Kürtçe Kuran hazırlayıp Erdoğan’ın eline tutuşturmuştu. Yine ne hikmetse Erdoğan’ın Kürt politikası ortadan kalkınca Kürtçe Kuran’da bir daha basılmadı.

Gülen Hareketinin ne kadar kötü bir hareket olduğunu anlatan diyanet utanmadan sıkılmadan dün söylediklerinin tam tersini söylemeye başladı. Oysa ayni diyanet Gülen cemaati Erdoğan ile birlikte iş tutarken Gülen ve hareketine övgüler diziyor, hareketin önünü açtıkça alıyordu.

Şimdi insan merak ediyor. Siz hangi kitaba göre hüküm veriyorsunuz? İktidarın kitabına mı Allahın kitabına göre mi hüküm veriyorsunuz? Allahın kitabına göre hüküm veriyorsanız dün söyledikleriniz yalandı. Değilse bugün söyledikleriniz yalan.

Peki Aynı Diyanet Geçmişte Said Nursi hakkında ne demişti?
1956 yılında Demokrat Parti iktidardayken Risalie Nur’lar Kuran tercümesidir diyerek rapor yazan Din İşleri Yüksek Kurulu Risalelerin Afyon mahkemesinden beraatını sağlamıştı. 1960 yılında darbe oldu bu sefer darbeciler Nurcuları tehdit olarak görmeye başladı Diyanet kıvırdı Darbecilerin kitabına göre hüküm verdi. Kuran ayetlerini çarpıtıyor hükmü de yine Din İşleri Yüksek kurulunun raporu.

Din adamı Allah’ı unutup iktidara tapınca ilk kaybettiği şey ahlak ve utanma duygusu oluyor sanırım. Fethullah Gülen hakkında övgüler dizen kitaplarını Diyanet kitapçılarında satan diyanet Gülen Erdoğan kavgası çıkınca yine yüzü kızarmadan bu sefer başka bir rapor yazdı. Haliyle insanlar soruyor: Diyanet Allah’ın kitabına göre mi yoksa iktidarın kitabına göre mi hüküm veriyor?
Aşağıdaki video Diyanetin tıpkı bugün Gülen Cemaati aleyhine yaptığı gibi yine iktidarın isteğiyle Din İşleri Yüksek Kurulu’nu toplayıp 1962, 1963 ve 1964 yıllarında Said Nursi aleyhine de benzer savlar içeren raporlar hazırlatmıştı. O raporlardan örnekleri aşağıdaki videdoda göreceksiniz.

Şimdi soruyoruz: Din İşleri Yüksek Kurulu 1962 yılında Said Nursi hakkında hazırladığı raporun hala arkasında mı? Bu soru şunun için önemli: Allahın kitabı değişmediğine göre Din İşleri Yüksek kurulunun kararları neden sürekli değişiyor?

Din işleri Yüksek Kurulu bu tip raporlarla Cemaati dağıtacağını sanıyor. Oysa Aynı Diyanetin 1962 yılında da neredeyse birbirine tıpa tıp benzeyen ifadelerle Said Nursi hakkında da raporlar hazırladığını gören Cemaat mensupları, hatta bağnaz olmayan dindar muhafazakarlar Diyanete değil Gülen’e daha çok bağlanır.

Said Nursi’ye de yine iktidarın isteğiyle saldıran Diyanet aynı şekide ve neredeyse aynı ifadelerle Gülen’e saldırıyorsa bu Gülen’in Nursi’nin yolunda olduğunun gösteren bir başka işarettir. En azından Gülen cemaatinin mensupları bunu böyle okur. Nasıl ki 1962 yılındaki Nursi raporlar utanç vesikası olarak anılıyor çöp kadar değer verilmiyorsa (iktidar istedi diye Kuran ayetlerini eğip büküp çöp raporlara dayanak yapmanın Ahirette bir cezası var mı? ) ise iktidar değişince Diyanetin bur raporu da utanç vesikası olarak tarihe kalır.

İşte Diyanet’in 1964 yılında bugün neredeyse Gülen hakkında hazırlanan rapora tıpa tıp benzeyen o raporlarına dair video.

Diyanet’in Said Nursi hakkında yazdığı o meşum raporun ayrıntılarını şu linkten bulabilirsiniz:

http://toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=16862.0

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...