Adana’da öğrenciyken bir yerel radyoda on dört hafta program yaptım .

Girişinde  bir nal bir mıh kurtarır diye başlayan ata sözünü değiştirerek bir harf bir kelime, bir kelime bir cümle ,bir cümle bir paragraf  bir paragraf bir kitap bir kitap bir insan bir insan dünyayı kurtarır diyerek başlıyordum programa .
Aslında bu giriş insan konusu üzerinden bu ülkeye bakış için de önemli bir mesaj içeriyordu .
Bu ülke ile ilgili kafa patlatan herkes nerden başlanmalı sorusunda farklı şeyler ileri sürebiliyorlar.
Seksen yıllık genç cumhuriyetin irili ufaklı onlarca sorunu var çünkü .
Özellikle son iki yılda bu sorunların üzerine bir o kadar daha yüklendi .
Bir havuz problemi gibi ülke de ,üretilen bir parça güzel şeylerin karşısında yıkım , şiddet tahribat kat kat ilave edilerek konuluyor.
Umutlu olmanın yarınlar adına iyi düşünceler  içine girebilmenin imkansızlığı konuşuluyor .
Ben gene de iki unsur üzerinden umudu kovalayacağım .
İlki Altan Kardeşler’in sıkılıkla vurguladığı dünyada ki ekonomi dengesi ile ilgili.
Petrole olan ihtiyaç hala devam ediyor ve bu ihtiyaç petrol üreticilerinin aynı zamanda silah üreten kişiler olması nedeniyle dünya ekonomisi savaşanların varlığı  ve büyüklüğüne bağlı olarak ivme kazanıyor .
Bunun karşısında bilişim ekonomisi var . İnternet’e  olan ihtiyacın artması ile bu ekonomi her ne kadar hatırı sayılır bir güç ve kuvvet elde etse de savaş ekonomisiyle baş edemiyor .
Savaş insanların ölümü demek . Öldürerek kazanıyorlar . Halbuki bilişim teknolojilerinde kişi sayısı arttıkça pazar büyüyor .
Öldüren ekonomi karşısında yaşatan ekonomi belki büyüklük ve hacim açısından şu anda bir rekabet ortaya koyamasa da Avrupa insanının hayatına giren elektrikli otomobiller bir zaman sonra dengeyi değiştirecek gibi duruyor .
Bir çok devlette yüzde otuzlara ulaşmış bu araçların kullanımı.
Elektrik üretiminde  alternatif kanalların çoğalması , doğalgazla elektrik üretimimin yaygınlaşması , petrolden doğal  olarak savaştan  uzağa taşıyabilir dünya ekonomi dengesini .
 İkinci ve kesin bir hareket var ülkemiz ve dünya adına umutlanmak için .
Hizmet hareketi .
Yoğun ve acımasızca üzerine gidilmiş OLMASINA rağmen ülkemiz dışında bu hareket son iki yılda herhangi bir sıkıntı yaşamadı yaşamıyor .
Ben olayın umudumuz olması bakımından analizini yaparak konuyu asıl mecrasında konuşmak istiyorum .
Ülkemizde ve Dünya’nın tamamına yakın ülkelerinde hareketin hatırı sayılı entelektüeli var.   Bu entelektüel yapı bilim ve irfan ekseninde yetiştirilen mensuplarından alıyor gücünü .
Dünya bilim  Olimpiyatları’nda sayısız madalyalar alarak ilim ve teknoloji asrında yeterli hazırlık yaptıklarına dair önemli işaretler ortaya koyuyorlar .
Barış hoşgörü ve sevgi dili kullanarak , üretilmiş ve seküler dünyanın nazarına sürülmüş radikal islâmın karşısında haklı bir model olarak durabiliyorlar .
Bin yıllık bir geçmişi olan ve tasavvuftan gücünü alan  islam anlayışının ılımlı ve barışçıl yönlerini öne çıkarıyorlar.
Yeryüzünde bütün din mensuplarının , hatta din dışı kaynaklardan etkilenen milyarların buhranlar içerisinde kıvranan hallerine çare olabilme adına göze ve gönüle hitap eden modeller üretebiliyorlar.
Mücessem bir halde her ferdi  dunyanın her coğrafyasında güzeli doğruyu iyiyi halleri ile anlatıyor .
Karanlık ve yıkım otoriterleri gemi azıya almış ve hiç bir dönemde olmadığı kadar yer yüzünü ateşe vermiş olsalar ve özellikle islam dininin imaj ve anlaşılırlığına büyük zarar vermiş olsalarda  umudun ve geleceğin dünyası irfan ordusunun attığı tohumlarla kuruluyor aslında.
Dünya’nın tamamına yakınına mesaj götürüldü götürülüyor .
Toz duman kan ve gözyaşı uzun sürmeyecek ve yeryüzünde  barışı tesis edecek nesiller , bilim ve tekniğin  tüm alanlarında ki liderlikleri ile de savaşların anlam ve yaşam kaynaklarını yok edecektir .
Bir kehanette bulanmak istemem . Ama önümüzde en fazla çeyrek asır sürebilir karanlığın ve düşmanlığın iktidarı .
Barış ve yaşatma duygusunu taşıyan bilim ve teknoloji çağının nesli , insanlığa Mesîh’i bir soluk olmak için yerini alıyor .
Kan akmayacak , kötülük ve savaş olmayacak , ırk din mezhep farklılıkları düşmanlık vesilesi değil ,kültürel zenginlik vesilesi olarak dünyada olması gerektiği yerde yerini alacak ve haliyle insan barış ve yaşam kazanacak .
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...