AKP’nin medyaya baskısı, askeri vesayetin uyguladığı baskı yöntemlerini uygulamaya başlaması havuz yazarlarını bile isyan ettirdi. Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu Can Dündar’a istenen müebbet hapis cezasını askeri vesayet ürünü Türk Ceza Kanunu 301 ve 159. Maddelerler yapılan baskılara benzetti.

Askeri vesayet rejiminin TCK 301 ve 159. Maddeler üzerinden eleştiriyi cezalandırma girişimleri ile Erdoğan’ın yazarlara açtığı davaları bir tutan Ali Bayramoğlu ilginç göndermeler yaptı.

Havuz yazarı Bayramoğlu’nun Askeri vesayet rejimi ile AKP rejimi arasında kurduğu “suç duyurusu” başlıklı analojisinin ilgili bölümleri şöyle:

“Yıllar yılı bu davalarda verilen pek çok hüküm, eleştiriyi cezalandırmış, hakaret yaftasıyla sınırlandırmış, yasaklamıştı. Eleştiriyi yasaklamak, talep etmeyi, tartışmayı, siyasi fikri ve öneriyi yasaklamaktı. Eleştiri ile hakareti aynı şey olarak algılamak ise, eleştiri hedefi olabilecek tüm iktidar odaklarını, tüm hukuk dışı durumları, çizgiyi aşan tüm halleri koruma altına almak demekti.

Bir tür Türkiye’nin siyasi rejiminin resmiydi bu..

Bir dönem 159. ve 301. Maddelere en çok başvuran kurum kimdi dersiniz? Türk Silahlı Kuvvetleri….”

Kürtlere yönelik işlenen siyasi cinayetleri yazanlara karşı TSK’nın aldığı tutum ile Erdoğan’ın kendisini eleştirenlere karşı aldığı tutumu kıyaslayan Bayramoğlu “TSK’nın tahkir ve tezyif edildiğini iddia eden suç duyurusuna kovuşturma açılması Adalet Bakanlığı’nın iznine tabiydi. Ancak Adalet Bakanları dosyaya bakmaksızın güçlü makamdan geliyor saikiyle otomatik olarak izin verir, dosyayı mahkemeye havale ederlerdi. Suç duyurusunu yapan makamın gücü bizzat davanın açılmasını sağlar ve dönemine göre mahkûmiyete yol açardı” diyen Bayramoğlu TSK’nın kurduğu vesayet düzeni ile Erdoğan’ın kurduğu vesayet düzeninin benzerliğine dikkat çekti.

Bayramoğlu’nun yazsının ilgili bölümü şöyle:

“Bunları bana hatırlatan ve bu satırları yazdıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında bir haberden dolayı yaptığı suç duyurusu oldu. Dün ile bugün arasında fark yok.

Suç duyurusundan kovuşturma kararı mı yoksa takipsizlik mi çıkacak bilmiyoruz.

Ancak cumhurbaşkanının doğrudan şahsını ilgilendirmeyen bir konuda, bir haberle ilgili olarak bu tür suç duyurusunun varlığı bile demokrasi açısından kabul edilemez ciddi bir durumdur ve ciddi sonuçlar doğurur.

Bu tür haller, devlet ve yürütmenin yargıya telkini ve müdahalesi olarak anlaşılır ve yaşanır.

Nasıl üzerinde üniforma olan bir orgeneral resmi yollarla olmasa bile siyasi iktidarı eleştirdiğinde kendi şahsının ötesinde bir gücü, bir tüzel kişiliği temsil ederse, nasıl böyle bir durum demokratik ülkelerde ciddi tepkilerle karşılaşırsa, bu, bir cumhurbaşkanı ve başbakan için de aynen geçerlidir.

Son dönemlerde siyasi gücün sık sık gazeteciler hakkında sert çıkışlar yaptığını, ithamlar da bulunduğunu görüyoruz. Haklılık, haksızlık bir yana, bu da, demokrasi açısından bir usulsüzlüktür.”

Bayramoğlu’nun zamanlaması manidar yazısı, AKP’nin bunca hukuksuzluğuna susarak tutum alan Bayramoğlu’nun koalisyon ihtimali belirince gemiyi terk etme girişimi olarak okundu.

Bu yazıdan sonra AKP tek başına iktidara gelirse Bayramoğlu’nun akıbeti merak ediliyor.

Haber/Analiz: yeniyon.com

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...