Geçen hafta Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez İran’ı ziyaret etti. Özellikle bazı çevrelerce şaşkınlık ve eleştirileri de beraberinde getirdi. Diyanet İşleri Başkanı’nın İran ziyaretini gayet doğal bulabilirsiniz. Ancak asıl önemli olan ise;  zamanlaması ve ikinci olarak gittiği mekanlar.

Erdoğan’ın İran’ı sert bir dille “ Suriye’de Mezhepçilik yapmakla” suçlaması ve ardından İran’ın aynı sertlikte cevap vermesi henüz gündemde iken bu ziyaret gerçekleşti. Görmez ’in özellikle mezhepler ayrımcılığı konusunda İran’ın oldukça hoşuna gidecek açıklamalarda bulunması dikkat etmemiz gereken noktalardan birini oluşturuyor.

Bir diğer nokta ise; Görmez ‘in ziyaret ettiği her yere Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın selamını iletmesi ve yine mezhep çatışmacılığına dair verdiği mesajlar oluşturmaktadır. Elbette İran’da bu ziyarete boş kalmamış duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir. Dünya İslam Mezhepleri Yakınlaştırma Birliği Başkanı Ayetullah Muhsin Eraki’nin “Burası sizin eviniz, sizin toprağınız, kendi evinize hoş geldiniz.” açıklaması ile bir zamanlar çok tartışılan ikinci ev konusu bir kez daha teyit edilmiş oldu.

Ancak asıl önemli konulardan bir tanesi de Görmez’in Kum şehrine giderek El-Mustafa üniversitesini ziyaret etmesi ve aralarında Türk öğrencilerinde bulunduğu bir kitleye yapmış olduğu konuşma olmuştur. Ardından yine Kum şehrinin önde gelen dini liderlerinden Ayetullah Subani ile bir araya gelmiş ve son olarak da İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile basına kapalı olarak görüşmüştür.

 

Diyanet İşleri Başkanı’nın bir başka ülkenin dini liderlerini ziyaret etmesi yadırganacak bir durum değil bunda hemfikirim. Ancak hem ziyaretin zamanlaması hem de verilen mesajlar yüzünden ayrı bir önem arz ediyor. Bir diğer önemli nokta ise neden Kum şehrine gittiği sorusudur.

Kum şehrinden biraz bahsedecek olursak; Kum, esasen çok eski bir tarihe sahip olsa da adını Humeyni devriminin başladığı şehir olarak duyurmuştur. 1979 Devrimi ilk bu kentte hayata geçmiş. Sonra dalga dalga yayılarak diğer şehirlere, en son da Tahran’a ulaşmış ve devrim gerçekleşmiştir. Şu anda bile rejim muhafızı olarak bilinen tüm mollalar Kum şehrinden yetişmiştir. Öte yandan Humeyni, Ruhani, Rafsancani gibi nice liderler bu kentte eğitim almışlardır. Pek çok enstitü ve İslam üniversitesine sahip olan bu kent aynı zamanda artık Şia’nın da merkezidir. Tarih boyunca Şia merkezi olarak anılan Necef’in günümüzde pek bir önemi kalmamıştır. İran, Şia merkezini Kum şehrine taşımakla kalmayıp bu şehirde pek çok üniversite, medrese ya da enstitü kurmuştur. Son bilgilere göre halihazırda 30,000’den fazla molla çeşitli medrese ya da üniversitelerde eğitim görmeye devam etmektedir.

 

İran diğer çevre ülkelerden de, özellikle alevi ya da aleviliğe sempati duyan isimlerle özel olarak ilgilenmiş, geleceğini parlak olarak gördüğü kişileri mutlaka Kum’a getirmiş, kentte bulunan üniversitelerde eğitim almasını sağlamıştır. Bunun haricinde pek çok alevi dedesi de çeşitli organizasyonlarla Kum şehrindeki medreselere getirilmiş ve hatta en son basına yansıyan rakamlara göre Türkiye’den tam 700 alevi dedesinin yine Kum şehrine götürüldüğünü biliyoruz.

Kum şehrine gidip orada eğitim gördükten sonra ülkemize dönen insanlar arasında ciddi manada farklılıklar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta bazı kişilerde Türk düşmanlığı ayrı bir yer bile edinmiştir. Mesela bir akademisyenin söylediği “ Türk diye bir ırk yoktur” gibi sözlerine benzer sözleri gidip gelenlerin cümle aralarında çokça rastlanılmaya başlanmıştır.

Yine bundan 2 yıl önce Ağrı merkezli bir casusluk operasyonu yapılmıştı. Ağrı Doğubeyazıt Cumhuriyet Savcılığı tarafından Türkiye’den İran’a eğitim amacıyla götürülen ve 20 gün çeşitli üniversitelerin medreselerinde kalan 13-19 yaşları arasındaki 25 çocuk sınır kapısında ajanlık sorgusuna çekilmişti. Öğrencilerin, İran’ın en önemli dini liderleriyle bir araya getirilip siyasi ve dini eğitim aldıkları sonradan ortaya çıkmıştı.

Kum şehrinde bulunan El-Mustafa Üniversitesi’nin İstanbul’da açmış olduğu şube vasıtasıyla götürülen çocukların tüm masrafları yine üniversite tarafından karşılandığı açıklandı. Çocukların Şii mezhebinde kutsal sayılan tarihi mekanlarda İran’ın dini liderleriyle bir araya getirildiği, öğrencilere siyasi-dini eğitim verildiği, kendilerine bu gezilerin Hac’dan 10 kat hatta 100 kat daha değerli olduğunun anlatıldığı çocuklar tarafından dile getirilmişti. İşin bir başka boyutu ise buna benzer çeşitli illerden onlarca gezinin organize edildiği bazılarının ihbar edildiği ortaya çıkmıştı.

Türkiye’nin önde gelen bazı siyasetçi ya da akademisyen bürokratın Kum şehri ile fazla içli dışlı olduğu biliniyor. Hatta “ Ölünce mezarımı Kum şehrine defnedin” diyen siyasetçiler varken Görmez ‘in bu ziyaretinin sebebini ise gerçekten merak ediyorum.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...