GDO konusunda tartışmasız dünya lideri olan Monsanto’nun asıl amacının dünya tarım sektörünü ele geçirmek olduğunu söylemek sanırım abartı olmaz. Amerikalı bir iş adamının “ Tarım sektörü Tarım bakanına bırakılamayacak kadar önemlidir.” açıklamasını da bu bağlamda ele almak gerekir.

 

Monsanto’nun çok aktif olduğu ülkelerin başında ABD,Kanada,Arjantin,Brezilya ve Hindistan gibi ülkeler gelmektedir. Bill Gates vakfı ile beraber hareket ederek dünyanın pek çok bölgesindeki başta fakir ülkelerde olmak üzere GDO ürünleri deneme tarlalarında ürün yelpazelerini geliştirmek için çaba sarf etmektedir.

 

Dünya’nın her yerinde aleyhlerine açılmış binlerce dava olmasına rağmen tekel olmak için agresif olmaktan da çekinmiyor. Mesela ABD’li çiftçilerden Monsanto ile mahkemelik olmayan neredeyse kalmadı. Monsanto öve öve bitiremediği ürünlerinin tohumlarını sattıktan sonra çiftçilerin ürettiği ürünlerden kendilerine tohum ayırmasını asla affetmiyor. Sadece ABD’de 75 dedektif tutarak tohumluk ayıran çiftçileri dava etmektedir.

 

Henüz terminatör tohum çalışmaları tamamlanmadığı için şimdilik bu yolu deniyor. Ancak ileride terminatör tohum çalışmasını bitirdiğinde endişelenmesine gerek kalmayacak. Çünkü sattığı tohumlardan yeniden tohumluk almak mümkün olmayacak böylece çiftçiler her yıl tekrar tekrar Monsanto’nun ürettiği tohumları almak zorunda kalacak.

 

Monsanto için dünyayı ele geçirmeye çalışan çılgın bir komplo diyerek görmezden gelmenizi istemem. Ancak biraz istatistiklere ve her yıl katlanarak artan Monsanto mağduru çiftçilerin 24 Mayıs yürüyüşlerine bakarsanız olayın ciddiyetini daha iyi anlarsınız.

 

Bunun haricinde ise tarım dünyasında tekelci olmakla suçladığımız Monsanto geçtiğimiz yıl BlackWater isimli tüm dünyanın bildiği Güvenlik şirketini satın alma haberi eminim bakış açınızı değiştirecektir. Bir Tarım şirketi satın aldığı onlarca tohum firmasından sonra dünyanın en büyük güvenlik şirketini neden satın alır?

Bu soruyu kendiniz cevaplayabilirsiniz.

 

Monsanto’nun bir ülkeye nasıl girip ele geçirdiğinin en güzel örneğini Paraguay ve Hindistan oluşturmaktadır. Paraguay güneyinde Arjantin Kuzeyinde Brezilya’nın olduğu bir ülke konumunda. Monsanto GDO’lu ürünlerinin başlangıç yerlerinden biri sayılan Arjantin’den sonra Brezilya’da da büyük alanları kiralama yöntemi ile ele geçirdikten sonra gözünü Paraguay’a dikmiştir. Ancak Paraguay devlet başkanı başta olmak üzere Monsanto’nun GD’li soya tohumlarını ısrarla kabul etmeyeceklerini açıklarlar. Fakat günün birinde Monsanto yetkilileri Paraguay devlet başkanını ziyaret edip “Ülkenizde ekilen soya’nın yarıdan fazlası GD’li “ açıklamasını yaptıklarında acı gerçekle karşılaştılar. Her ne kadar GD’li soyayı yasaklamış olsalar da kaçak yollardan ülkelerine GD’li soya tohumları getirildiğini ve bu kaçak ekimlerle ve tozlaşma yüzünden ülkenin yarıdan fazlasının Monsanto’ya ait GD’li soyalardan oluştuğu gerçeğini gördüler. Paraguay devlet başkanı ülkelerine kaçak getirilen soya tohumlarının Monsanto önderliğinde gerçekleştiğini açıkladı ama ellerinden bir şey gelmedi.

 

Hindistan’da da durum pek farklı değildi. Burada Monsanto Hindistan’ın en büyük zaafından istifade etti. Fakirlik kartını çok iyi kullanarak Hindistan’ın yoğun pamuk ekilen bölgelerine GD’li pamuk ekileceğini, böylece bölge halkının kalkınmasını sağlayacaklarını söyleyerek Hindistanlı yetkilileri ikna etmişlerdi.

 

Gerçek hiçte öyle olmadı. Hindistanlı çiftçiler zengileşmek bir yana dursun sürekli borç batağına saplanıyorlardı. Monsanto ile yaptıkları anlaşmalar yüzünden adeta borçlarını ödemek için köle gibi çalışmaya başladılar. GD’li pamuğun sebep olduğu alerjik hastalıklar ise katlanarak artmıştı. Özellikle GD’li pamuk ekim esnasında bile çiftçilere büyük sorunlar yaşatıyordu. Hasta insanların sayısı çığ gibi artıyor öte yandan borçlarını ödeyemedikleri için intihar vakaları ise her gün yaşanmaya başlıyordu.

 

Hindistan’da Monsanto’nun GDO masallarının gerçek yüzü gözler önüne serilirken çok önemli bir ayrıntıyı da Hindistan’ın ünlü aktivisti Vandana Shiva tarafından dile getiriliyordu. Monsanto GDO’lu tohumları piyasaya sürerken kimyasal ilaç kullanılmayacağını söylüyordu ancak tohumlara yine Monsanto’nun ürettiği Roundup ready isimli tarım ilacı gerektiği ortaya çıkmıştı. Üstelik Monsanto kimyasal ilaç azalacak demesine rağmen tam tersi kullanılan ilaç miktarı artmış ve sadece Monsanto’nun kendi ilacına mahkum olmuşlardı. Çünkü diğer marka ilaçlar hiç bir sonuç vermiyordu.

 

ABD, Kanada, Brezilya, Arjantin’den sonra Hindistan’da Monsanto’nun tarımsal network’üne mahkum olmuştu.

 

Yarın ise Monsanto’nun Türkiye’de olan ilişkilerini ele alacağız.

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...