GDO dediğimiz zaman Türkiye’de hemen herkesin aklına GDO’lu pirinç vakası gelir. Haklılık payı da yüksek çünkü GDO’lu pirinç yakalandığı zamanda çok tartışılmış hatta pirinç tüketimi yarı yarıya düşmüştü.

 

Türkiye’de özellikle ucuz olması yüzünden  GDO’lu ürün ithalatı için yoğun kulisler yapılıyor şimdilik hayvan yemi olarak ithal ediliyor ama yasa dışı yollarla gelenleri ve hayvan yemi olarak ithal edilen yüksek miktarları göz önüne alırsak Türkiye ciddi bir GDO’lu ürün kirlenmesi ile karşı karşıya kalmış durumda.

 

Fakat asıl büyük tehlike tüm tarım dünyasında çok hızlı bir şekilde tekelleşmeye giden tohum endüstrisi şirketleri. Bunun en başında ise Monsanto firması gelmektedir. 2014 yılı verilerine göre dünya’da GDO’lu üretim yapılan tarım alanı 182 milyon hektar. GDO’lu tohum piyasasının ise %90’ı Monsanto firmasına ait. Türkiye’de de ofisi bulunan Monsanto, yaklaşık 50 ülkede 18 bin çalışanı le devasa bir şirket.

 

Monsanto ülkemizde fazla bilinen bir şirket değil ancak özellikle Amerika kıtası Hindistan ve Avrupa’da çok biliniyor. GDO karşıtlarının bir numaralı hedef tahtasına da oturmuş durumda. Hatta her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinde 24 Mayıs Monsanto karşıtlığı yürüyüş günü olarak düzenlenmektedir.

 

1900’lü yılların başında sakarin üreten bir kimya şirketi olarak doğan Monsanto en iyi müşterisi olan Coca Cola sayesinde hızla büyüdü. Zamanla dünyanın en büyük sakarin kafein ve asprin üreticisi konumuna geldi. Bir süre sonra kimya sektörüne de giren Monsanto tarım ilaçları, kauçuk ve strafor gibi maddelerinde üretimine başlayarak zaman içerisinde çok çeşitli bir ürün yelpazesine sahip olur.

 

Vietnam savaşı sırasında ürettiği ot öldürücü ilaç sayesinde Amerika’nın kahramanı olur. Yoğun yağmur ormanları içerisinde Amerikan askerlerinin sürekli pusuya düşürülmesi ve fazla kayıp vermesi yüzünden Monsanto Agent Orange isimli bir herbisit geliştirir. Herbisit yani bitki öldürücü kimyasal ürünü agent orange o kadar güçlüdür ki uçaklarla yapılan sprey ilaçlama ile birlikte Vietnam ve Kamboçya ormanlarının önemli bir kısmı yok edilir. Tabi yok olan sadece ormanlar değildir. Yaklaşık 500 bin Vietnamlı çocuk ya ölmüş yada sakat kalmıştır. Buradan Agent orange kullanımını ve yıkıcı etkisini seyredebilirsiniz.

 

Ürettiği tarım ilaçları içerisinde yine ot öldürücü Roundup ready ve böcek öldürücü DDT markaları ile dünyanın en büyüğü haline gelir. Özellikle 40 yaş ve üstü olanlar DDT ilacını hatırlarlar son derece zehirli ve öldürücü bir etkiye sahipti. Böcek ilacı olarak geçiyordu ama neredeyse temas eden tüm canlıları yok ediyordu. Zaten bir süre sonra ekolojik çevreye çok zararlı olduğu için yasaklandı ve üretimden kaldırıldı.

 

Monsanto’yu asıl tehlikeli yapan alan ise 90’lı yılların ortasında girdiği GDO teknolojisi olmuştur. Yıllar süren çalışmalarından sonra GDO’lu soya ve mısır tohumları ile ticari alanda ki ilk tohum üreticisi olmuştur. Amerikan hükümeti ile olan yakın ilişkileri sayesinde önce tüm kimyasal faaliyetlerini yan şirketlerine devreder. FDA’dan ardı ardına alınan üretim izinleri ve çiftçileri etik dışı yönlendirmeleri ile birlikte zaman içerisinde Biyo teknoloji alanının en büyüğü olur.

 

Ancak en büyük olmak yetmez tekel olmalıydı ve rakip olarak gördüğü pek çok firmayı ardı ardına satın almaya başladı. Avrupa ve Amerika şirketlerinin patent haklarıyla beraber satın almaya başlaması yoğun eleştirilere sebep oldu. Ancak Monsanto’nun grift politik ilişkileri sayesinde aleyhlerinde açılan binlerce dava olmasına rağmen büyümesini engellemedi.

 

Şu anda GDO tohum piyasasının %90’ı gibi çok büyük bir hakimiyet sahası kurmasına rağmen tekel olmak için hala rakiplerini satın alma çalışmaları devam ediyor. En son 3 ay önce en büyük rakibi İsviçreli Syngante firmasını satın almak için tam 45 milyar doları gözden çıkardığı basına yansımıştı.

 

Monsanto’nun tekelleşmesinde ki en büyük tehlike, tohum piyasasının tamamen kontrolleri altında olmasıdır. Amerikalı Çiftçileri akıl almaz yöntemlerle kendi tohumuna bağımlı bırakan Monsanto şu anda Terminatör tohum denilen teknoloji üzerine çalışmalarını son hızla devam ettirmektedir. Terminatör tohum bir kez ekilebilme özelliği yüzünden çiftçilerin üretim yapabilmek için  her yıl Monsanto’dan tohum satın almak zorunda kalmaktadır. Bu vahşi tekelleşme arzusu, firma aleyhinde her yıl 24 Mayısta yürüyüş düzenlenmesini haklı çıkartmaktadır.

 

Monsanto’nun bir ülkenin tarım sektörüne nasıl girip tekeline aldığını da bir sonraki yazımızda açıklayacağız.

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...