EY VALİ…

(NOT: Bu yazi Van’ boge gazetesinde yazan Bişar Ulutaş’ın köşe yazısıdır. Gazeteye gelen baskılar nedeniyle gazetenin internet sitesinden kaldırıldığı için burada yayınlıyorum.)

Sıkıntıdan patlamamı mı istersin, yazmamı mı; ey vali?

Bizi sevmediğini adım gibi biliyorum; yine de senin benim patlamamdan ziyade, yazmamı istediğini düşünüyorum.

O yüzden yazıyorum!

Yerel gazetelerin ayakta kalabilmesinin en önemli etkeni, ihalelerin gazeteler aracılığıyla yayınlanmasıdır. Yatırımlar arttıkça ihaleler artar. Söz konusu ihale ilanları gazetelerde yayınlandıkça, gazeteler ekonomik açıdan güçlenir.

Bir gazeteyi bitirmek istiyorsanız, kurumların ihalelerini teklif usulü ve doğrudan alım sistemi ile yapmasına göz yumarsınız; olur-biter.

Ey vali, kanımca sen şimdi onu yapıyorsun.

Hangi kuruma yazı yazıp da, ‘ihalelerinizi şeffaf şekilde yapın, gazetelerde yayınlayın!’ dedin, merak ediyoruz.

Yanına bizi sevmeyen –Allah’ı bile sevmeyenler var- üç-beş kişi aldığını, onların da etkisiyle yerel gazetelerden hoşlanmadığını inkâr edebilir misin?

Ak Parti Hükümeti’nin 2002 yılında iktidara geldiğinden bugüne dek yatırımların arttığını, ihalelerin çoğaldığını, bu ihalelerin gazetelerde yayınlandığı için Türkiye’de birçok gazete sahibinin üç-dört gazete birden çıkardığını herkes biliyor.

Peki Van’da son bir-iki yıldır yatırımlar bitti mi?

Hiç mi ihaleler yapılmıyor?

Deprem oldu diye Devlet Van’dan elini çekti mi?

Elbette ki hayır!

Van’da son yılların en büyük yatırımları yapılıyor.

TOKİ konutlarından, yeni okullara;  kurumların yeni yatırımlarından, çeşitli hizmet alımlarına kadar çok sayıda ihale gerçekleşiyor.

Deprem yaşayan bu şehirde İHALE SAĞANAĞI var; biz yerel gazeteler KURAKLIK yaşıyoruz.

Haziran 2009 yılından beri Van’dasın.

Allah aşkına bugüne dek, bir yerel gazeteyi ziyaret ettin mi?

Yanındaki danışmanların(!) sana yerel gazetecilerin tek bir olumlu yanını anlattı mı?

Ocak 2011 tarihinde BDP Milletvekili Özdal Üçer, senin için ‘Valiyi sokakta gezdirmeyeceğiz’ dediğinde, seni ilk savunan ve o sözleri ilk kınayan, bu satırların sahibi değil miydi?

BDP’li Meclis Üyeleri bütçeyi onaylamadığında, bütçenin onaylanması gerektiğini yine ilk bizler anlatmadık mı kamuoyuna?

Çıktığımız yaygın ve yerel medya kuruluşlarında senin gayretini övdük; abartı sanatını da kullanarak.

1 Nisan 2010 tarihinde, halkın sevdiği bir vali olduğunu, ancak Kocaeli iline atandığın şakasını yaparak, ‘şaka kararını’ kınadık.

Depremin en fazla etkilediği kesimlerden biri yerel gazetelerdi; bunu seni ziyaretimizde dile getirdik.

Mart 2012 tarihindeki ziyaretimizde, senin haberlerin birçok basın kuruluşunda bu şekilde çıktı: ‘Van Valisi Münir Karaloğlu, yaşanan afet sonucu Van’da her kesimin etkilendiğini söyleyerek, “Basın sektörü de depremden nasibini aldı. Resmi ilan yayınlayarak hayatını idare ettiren gazetecilerin büyük sıkıntı yaşadığını biliyoruz. Ama önümüzdeki aylarda yapılacak olan çok sayıda ihalenin gazetelerde yayınlanması sonucu yerel gazeteler, ekonomik açıdan güçlenecektir” dedi’

Peki ne oldu?

Özel sohbetimizde ses kayıt cihazlarını açmadık, ama vicdanlarımız senin sözlerini kaydetti: ‘Mayıs ayından sonra ihaleler öyle bir artacak ki, başınızı kaşıyamayacaksınız’

Bunu diyen, başka bir vali miydi?

Son yılların en büyük sıkıntısını yaşayan yerel gazeteciler olarak biz sizden rüşvet istemiyoruz.

Tüm ihaleler şeffaf olsun diyoruz.

Yüce Allah o kadar büyük ki, yarın-öbür gün müfettişler gelip de 2012 yılı ihalelerini şöyle bir kurcalarsa, tutuklanacak çok kişi olacağına inanıyoruz.

Aramızın açılmasına neden olan olaylardan birinin de, benim 18 Mayıs 2012 tarihinde yazdığım ‘Vali hangi toplantıyı tercih etti?’ başlıklı yazıydı bence.

Peki bir vali eleştirilemez mi?

Bizlerin nasıl ki hatası, eksiği varsa, valiler de bir insandır ve onların da hatası olabilir.

Depremdeki koordinasyonsuzluğu Türkiye’deki yüzlerce yazar dile getirdi. Bir kişi kabullenmedi, kim olduğunu iyi biliyorsun.

Ey halkın valisi, kaç kez çarşı merkezinde korumasız dolaştın?

Hangi kahvehaneye girip, halkla sohbet ettin?

Zırhlı aracının tek bir kırmızı ışıkta durduğunu, hangi mobese kamerası kaydetti acaba?

Peki hiç mi olumlu çalışman olmadı? İnkâr edersek, bizde iman olmaz.

Elbette ki bu şehrin kalkınması için büyük çabalar sarf ettin.

Ama yerel gazetelerin sıkıntılarına hep kulak tıkadın.

İki ay önce bizim sıkıntılarımızı size anlatan, siyah manşetle yayın yapacağımızı söyleyen Basın İlan Kurumu Şube Müdürü’ne, ‘Siyah manşet atmazlarsa yanarım’ diyen, sen değil miydin?

Yakışır mı ey vali?

Facebook, Twitter gibi sosyal medya ile zaman öldürdüğün kadar, yerel medya ile alakadar oldun mu?

Bizim de valimizsin ve bizim sorunlarımızın çözümüyle de uğraşmak zorundasın.

Peki, erittiğin bizler yayın politikamızda sana karşı bir yanlış mı yaptık?

Asla…

Hatta bu satırların sahibinin Yazı İşleri Müdürü olduğu, tüm yazıların onun kontrolünde çıktığı gazetede, sana övgüler dizen makaleler yayınlandı: ‘SÜPER VALİ, Valilik makamında Sayın Valimizle görüşmek için bekleme salonunda bekliyorum. Valilik personelinin güler yüzlü sıcak karşılaması ve çay ikramı beni memnun etti. Personellerle konuşmaya başladım. Vali Bey’in sabah saat 9.00‘dan akşam 22.00’ye kadar çalıştığını, yoğun programlarına rağmen ilin tüm işlerine yetişmeye devam ettiğini söylüyorlar. Konuştuğum personeller “Biz çok vali gördük ama böylesini görmedik” diyorlar.’

Hayatta en büyük günahlardan biri ‘açlıkla terbiye’dir.

Şu an yerel gazetelere yapılan, bence budur. Yerel gazeteleri ekonomik açıdan güçsüz bırakma girişimi, açlıkla terbiye etme girişimidir.

‘Van’da 12 gazete çok, kapatın bazılarını’ diyen yine sendin ey vali!

Gazete sahipleri ile sık sık bir araya geliyoruz. Kimsenin gazetesini kapatmayacağını söyleyeyim.

Ama önümüzdeki süreçlerde bu gazetelerin kimlere satılacağını da iyi bilmelisin.

Yeni alıcıların yayın politikasından da, bu gazeteleri terbiye etmeye çalışanlar sorumlu olacaktır.

Haa bu arada, üç ay önce gazetemiz sahibi sizinle görüşmek için randevu almıştı; hâlâ görüşemediğini hatırlatayım.

Başka şehirlerden gelen gazeteciler seninle rahatlıkla görüşüp, bizimle ilgili olumsuz sözlerini bize aktarıyor, ama…

Yerel gazeteler ekonomik açıdan erise de; sana övgüler dizildiğine şahit oluyoruz.

Daha geçen hafta bir manşet, şu şekilde çıkmıştı: TEŞEKKÜRLER VALİ.

Ee biz ne diyelim; bayram(!) gelip-çattı; BAYRAMIN KUTLU OLSUN VALİ…

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...