Hayat sanki 7 yıllık dönemeçlerle akıp gider. 7 yaş, 14yaş, 21 yaş.. Bitişler ve başlangıçlar aynı zaman dilimi içine harmanlandığı için neyin ne olduğunu fark etmek çoğu kez zordur. Yaşananlar içinde genelde olumsuzluklar dikkat çeker. Odaklanma, olumsuzlar üzerinde olduğu için eğer yorum kabiliyeti de düşükse, etkilenme doğru orantılı olumsuzluklarla devam eder.

Olgunlaşma denilen şey, ön beynin kullanımıyla yani analiz yapabilme ile alakalıdır. Doğru-yanlış, iyi-kötü şeklinde değerlendirmeler ve ilişki dengeleri 5-6 yaşından sonra gelişmeye başlayan frontal lob (ön beyin) hareketiyle düşünsel yorum ve kalıpları devreye sokar. Bu arada çocuklar, ebeveynlerinin düşünce ve davranışlarını öncü alarak zihinsel öğrenimlerini gerçekleştirir. Çocukların hayata bakış ve yaşayışında ailenin rolü çok büyüktür.

Duygusuyla tepki veren bir çocuk, ergenlikte frontal lobun aktif devreye girmesiyle iç karmaşayı iki kat fazla yaşar. Bir ergen duygu, düşünce ve mantık terazisini dengelemekte zorlandığı için inişli çıkışlı, aniden değişen tepki ve tavırlar içindedir. Bazen çocuk gibi, bazen da büyük gibi davranarak ailenin de kafasını karıştırır.

Çocukluk döneminde iki uç yani sadece iyi ve kötü kavramları vardır. Limbik sistem duygu bazlı hareket eder ve ön beyin geliştikçe yani insanoğlu büyüdükçe analiz yetisini devreye sokarak duyguların da olgunlaşmasına yardım eder. Duygularına yenik, olayları sadece iyi ve kötü üzerinden değerlendirenlerin limbik sistemi yani olgunlaşması gelişmemiş denebilir.

Hayata dört mevsim dersek soğuk/sıcağın ve hastalık/halsizliğin bitmeyeceği anlaşılır. Bedenen büyüyen insanoğlu, beraberinde ruhsal alanda yol aldıkça çıkabilecek engelleri tanır ve ona göre tedbirini de almayı öğrenir, öğrenmeli..

Bu kadar mevsim geçişlerinden ders almak ve hava durumuna göre yön vermek varken aksini yaparak doğallığa direnmek, sanıldığı gibi mücadele etmek değildir. Nedense insanoğlunun genelde mücadele inancı, akan suyu terse döndürmek üzerinedir.

Bu ön bilgiden sonra asıl demek istediğim şudur:

Bugün baştaki büyüklerimiz(!) iyi ve kötü ayrımına takıldıklarından dolayı sağlıklı değerlendirme yapamamaktadır. Ergen gibi bazen çocuk, bazen büyük olarak herkesi kızdırmaktadır. Bireyselliğini ve özgürlüğünü ilan etmek için gizli ve başı buyruk hareketlerle işleri çıkmaza sürükleyen yöneticiler; ailesini dinlemeyen, ağır darbelerle hatasını geç anlayıp kendine ve ailesine zarar veren ergen durumunu tekrar etmektedir. Ailesini üzüp korkutarak çocukluk zevkine takılanlar, olgunlaşmamış kişilerdir ve hala kimlik arayışındadır. Kimlik arayış hırçınlığının bedelini ödemek zorunda kalan vatandaşa bu durum fazlasıyla zorlayıcı! Ebeveyn olmak gerçekten ağır bir sorumluluktur ve şimdi bu halk ebeveyn olmak zorunda bırakılmıştır. Fakat bu halk zoraki verilmiş ebeveyn sorumluluk ve merhametiyle sessiz kalıp, onların yerine daha nereye kadar ‘’büyüklük’’ edilebilecek, bu meçhul..

 

 

 

 

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...