Hz. Peygamber bir muharebe dönüşü, “küçük cihattan geldik, şimdi büyük cihat başlıyor demişti.

Etrafındakiler kendisine, büyük cihatın ne olduğunu sorduğunda, Hz.Peygamber, “insanın kendi nefsiyle olan mücadelesi büyük cihattır” demişti.

Evet hayatımız imtihan ve sınanmalarla geçen bir süreç.

Ve en büyük imtihanımızda, insanın kendi kendisiyle olan mücadelesi.

İnsanın kendi içindeki duygularıyla ve boşluklarıyla yaptığı mücadeledir asıl büyük olan mücadele.

Ve insan kendi içindeki mücadeleyi kazanamadıkça, hayatta karşısına çıkan diğer hiç bir mücadeleyi kazanamayacaktır.

Bu gün yaşanan hadiselerin ve musibetlerin en büyük sonuçlarından biride, insanın kendi içindeki bu mücadelesidir.

Şu aralar hepimiz asıl kendimiz ile mücadele ediyoruz ve edeceğiz.

Ve asıl imtihanımız budur.

Hizmet’e gönül vermiş insanlar, şuan kendilerini yok etmeye, kendilerini katletmeye, kendileri ortadan kaldırmaya çalışanlarla mücadelesinden daha büyük ve daha büyük bir mücadelenin içindeler.

Bu mücadelenin adı, kendi ile ve kendisine musallat olan duygu ve düşüncelerle olan mücadlesidir.

Aklınıza sorular gelecek, acaba diye.

Aklınıza sorular gelecek, acaba yanlış bir yolda mıyız diye.

Kalbinizde tereddütler meydana gelecek, doğru bir yolda mıyız diye.

İçinizi kemirecek, yanlış mı yapıyoruz diye.

Aileleriniz çocuklarınız aklınıza gelecek, onlara zarar gelecek mi diye.

Sevdiklerinizin sizlere telkinleri ve yanlış yoldasınız demeleri gelecek ve kalbinizde ve kafanızda soru işaretleri oluşacak.

En yakınlarınız, anneniz babanız, kardeşiniz, eşiniz size kızacaklar, sizi belki evlatlıktan ret edecekler, yuvalarınızın yıkılmasından bahsedecekler.

Derdi maişet ve geçim derdi aklınıza gelecek, acaba aç mı kalacağız, aileme ekmek götürebilecek miyim şüphe ve korkuları yaşayacaksınız.

Bütün bunları az yada çok hepimiz yaşayacak ve bu sorular ve korkuları hissedeceğiz içimizde.

Ey kardeşlerim ve ey bu davada yol arkadaşlarım!

Bu yaşadıklarımızı ve bu korkularımız ilk defa bizler yaşamıyoruz.

İlk defa bu imtihanlarla bizler imtihan olmuyoruz.

Tüm bu korkular ve imtihanları bizden öncekiler de yaşadılar.

Hatırla !

Deden İbrahim, annen Hacer’i ve daha bebek olan İsmail’i, o otun bitmediği, suyun olmadığı Mekke’de bırakmıştı yanlız başlarına.

Hacer annen, bizi kime bırakıyorsun demişti de, Babamız İbrahim, sizi Allah’a bırakıyorum demişti.

Hacer anamız da bu Allah’ın emri ise o zaman git demişti.

İsmail susayınca ve ağlamaya başlayınca, bir o tepeye bir öbür tepeye koşasarak su aramıştı.

Ama asla rabbinden ümit kesmemiş ve imanını kaybetmemişti.

İsmail’in topuğu değildi, çöl ve kurak o topraklarda ab-ı hayat gibi Zem zem’in çıkmasını sağlayan, Hz.İbrahim’in imanı, Hz.Hacer’in teslimiyeti ve Allah’a olan itimadıydı.

Hatırla !

Hz. Nuh 900 yıl insanları doğru yola davet etmişti de ancak bir gemiyi dolduracak kadar inanan çıkmıştı kavminden.

İnanmayanlar içinde, kendi eşi ve evladı da vardı.

Ama O, asla yaptığı işi ve gittiği yolu terketmemiş, o kurtuluşun gemisine onları alamasa da davasından vazgeçmemişti.

Hatırla !

Hz.Muhammed (SAV) insanları hak yola davet ettiğinde, O’na ne teklifler edilmişti bundan vazgeçmesi için.

En sevdiği amcası, O’nu hep koruyan, gözeten, kendisine babalık yapan amcası, gelip bu yoldan vazgeçme tekliflerini iletince, O, “vallahi, bir elime güneşi, bir elime ayı koysalar bile ben bu yoldan vazgeçmem” demişti.

İşte bundan dolayı, boykot uygulanmıştı o sevgili peygamberine de, karnına iki taş bağlamıştı açlıktan.

Ama davasından dönmemişti.

Hatırla!

Mus’ab bin Ümeyr’i.

Hani daha 17 yaşında, Mekke’nin en yakışıklısı, en varlıklısı idi.

En pahalı ve güzel elbiseler giyiyor, tüm Mekke hayrandı ona.

Peygambere iman edince, annesi onu evlatlıktan ret etmekle tehdit etmişti.

O vazgeçmemişti imanından.

Annesi açlık grevine başlayınca, “vallahi anne ben bilsemki sen bundan vazgeçmeyeceksin yine de ben bu yoldan dönmem” demişti.

Ve vazgeçmemişti.

Uhud’da peygameri korumak için şehit olunca, o en güzel elbiseler giyen ve varlıklı olan Musab, kefen olacak elbisesi bile kalmamıştı da, sade avret yerleri kapatılmış ve öyle defnedilmişti.

Hatırla!

Peygamber eşine iftira atılmıştı.

O pak anama en ağır iftira atılmıştı.

O iftira, Rabbimden gelecek ayetle temizlenecekti.

O bu halde iken rabbine yönelmiş ve halimi sana şikayet ediyorum Allah’ım demişti.

Ve ilahi beyanla paklığı ilan edilmişti.

Bizler madem bu peygamberlerin ve bu peygamber yolunda gidenlerin izindeyiz.

Bizler madem bu yola girdiğimizde bunları bilerek girmişiz.

Bizler madem, bizden öncekilerin çektiklerini çekmeden cennete giremeyeceğimize inanmışız.

Bizlerde onlar gibi demeliyiz.

Bizlerde onlar gibi davranmalıyız.

Bu yolda amacın Hakkın rızası ise,

Bu yolda amacın insanlığa hizmet ise,

Bu yolda amacın vatanına milletine faydalı işler yapmak ise,

Bu yolda amacın, ülkenin dünya muvazenesinde hak ettiği yeri alması ise.

Bu yoldan asla dönme ve tereddüt etme.

Biz çalmadık,

Biz hırsızlık yapmadık

Biz masum insanlara kıymadık

Biz kendi askerini linç eden, katleden insanlar olmadık

Biz vatanına, bir makam için, para için ihanet etmedik.

Biz sevgi solukladık, sevgiyi anlattık.

Biz barış ve kardeşlik dedik

Biz paraya kul olmadık.

Biz makama kul olmadık.

Biz dolgun maaşlar alabilecek ike, azıcık maaşlarla, bilmediğimiz ülkelere hicret ettik, insanlığı kurtarma adına çalıştık.

Biz kimsenin önüne yatmadık, sade Allah’a secde ettik.

Biz kimseye biat etmedik, sade Peygambere ve onun barış ve sevgi dini islams biat ettik.

Biz kafa kesen caniler gibi olmadık.

Biz insanları katleden katiller gibi olmadık.

Sevgi solukladık, sevgiyi anlattık.

Biz kavgayı, şiddeti savunmadık ve asla içine girmedik.

Biz barış dedik, huzur dedik, kardeşlik dedik.

Ey kardeşlerim ve ey dostlarım!

Eğer bunları dedin ve yaptın ise,

Eğer bu yolda bunları amaçladın ve bunlar için yaşadın ise

Tüm dünya bizi yok etmek istese de

Tüm insanlar bize karşı gelse de,

Tüm sevdiklerimiz bizi terketsede

Bu yoldan dönmemeye yemin ediyoruz.

Bu yolda dönmeyeceğimiz dünyaya ilan ediyoruz.

Kimseye bir zararımız olmadı ve olmayacak.

Kimseye bir kinimiz yok, kimseye bir düşmanlığımız yok, kimseye kırgınlığımız yok.

Allah için

Bu gün bizi anlamayanlara dua ediyoruz.

Bu gün bizi yok etmeye çalışanlara, gözleri açılsın diye dua ediyoruz.

Anlatacağız ve bunun için kavli ve fiili dularımızı yapmaya devam edeceğiz.

Allah her seyi görüyor

Allah her şeyi biliyor

Allah adil-i mutlak

Allah “ol “ dediğinde herşeyin olduğu kudret sahibidir.

O’na yöneliyoruz ve ancak ondan yardım ve inayet bekliyoruz.

Allah hepimizin imanını arttırsın

Allah kalbinize genişlik versin

Allah sizinle olsun.

Allah azmimizi gayretimizi arttırsın.

Allah son nefesimizi verirken, Hubeyb gibi, Mekke’de idam edilirken, Peygambere selam olsun diyerek selam yollayan ve ruhunun ufkuna yürüyecek kadar bu yola iman etmiş insanlardan etsin.

FUAT BARAN

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...