Erdoğan’ın eski danışmanı Havuz yazarı Akif Beki bugün öyle bir Çakal tarifi yaptı ki tarif bir kişiye tam oturuyordu. Sosyolog Levent Ünsaldı’nın bir makalesini gündeme getiren Beki’nin bu yazıdaki tarifin kime oturduğunu bilmemesi imkansız olduğuna göre asıl soru şu: Beki bu yazıyı neden gündeme getirdi.

Bu tarifin kime uyduğunu okura bırakarak Beki’nin tarif ettiği “Çakal”  yazısını dikkatinize sunuyoruz:

Yapıyormuş gibi yapan ama yapmayan, işi bilen işe gitmeyen bir figürdür. İşte biz bu figüre ‘çakal’ diyeceğiz? Peki, nedir çakalın hususiyetleri? Hem kentli hem köylüdür çakal; hem tarım toplumunun şeref, namus ve haysiyet kodlarıyla hareket edebilen…Hem de bu kodlarda en kabul görmeyeni bile yapabilendir.

‘Mahallenin kızlarının’ namusunu koruyan delikanlıdır, ama yazıhanesinin önünden geçen ‘dışarıdan’ kızlara da bakmaktan kendini alıkoyamayandır.

UYANIK AMA UFAKÇIDIR AYAĞINA SIKAR

Hem rasyoneldir hem de değildir çakal; hem J. Stuart Mill’i bile şaşırtabilecek bir faydacılık ilkesini özenle takip edendir… Hem de ‘küçük hesap’ yaparak büyük balığı kaçıran veya tüm itibarını yok edendir.

Hale kiraz teslimatı yaparken, üç kuruş daha fazla kazanmak için ve fark edileceğini bile bile, Napolyon kirazlar arasına başka tür kirazlar karıştırarak tüm itibarını kaybeden, o hale bir daha ayak basamayan kiraz üreticisidir.

Çakal; makale yazması yaptığı işin gereği olan ancak bunu asistanına yaptırtan hocadır…

HEMEN ÇIKARAMAZSINIZ ALNINDA YAZMAZ

Dolayısıyla, çakalı ilk bakışta kavramak her zaman kolay değildir.

 Onu anlamak, sürekli olarak metin altı okumalar yapmayı gerektirir.

Çakal, sürekli ve yorucu bir hermeneutik çabadır! Muhatabın samimiyetinin sürekli sorgulanmasıdır.

Çakala karşı strateji geliştirmek çok güçtür; sürekli bir ihtiyat ve yorucu bir mesai gerektirir. Çakal, ‘komplo teorilerine’ meyilli kılar karşısındakini. 

TEZATLAR İNSANIDIR

Kaygan, riskli ve tekin olmayan bir gündelik hayatta; köksüz ve kırık bir habitusun ürettiği varoluş stratejileridir çakallık.

Tekinsizliğin en yüksek tahribata yol açtığı alt sınıflarda daha belirginmiş gibi gözükse de aslında içimizden her biridir çakal; bu ülkenin belki de en has figürüdür. O halde tüm çelişkileri, zikzakları, kurnazlıkları ve elbette trajedisiyle ‘var olmaya çalışan’ ve elimizdeki mevcut kavramsal teçhizatın zaman zaman tarifte kifayetsiz kaldığı bir tiplemedir…”

Beki’nin yazısının sonuna düştüğü not ise en az yazı kadar ilginçti. Beki yazısını şu notla bitirdi:  “Ellerine sağlık, çakal kavramını sosyolojiye kazandırarak bilime büyük hizmet ve katkıda bulundu, kutlarım Ünsaldı’yı. Yalnız bir istirhamım var kendisinden. Ayrı bir vaka, bir alt tür olarak şu ‘varoş çakalı’na da el atsa ne makbule geçecek.”

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...