İstanbul 1. Bölge Bağımsız milletvekili adayı Ali Fuat Yılmazer, Silivri’de gördükleri psiolojik baskı ve zulmü iğneleyici bir mektupla kaleme aldı.

Mektubunda “Tağuti bir zulüm hanedanlığına baş eğmemiz isteniyordu buna karşı çıkarken neler yapabileceklerini hesaplamıştık” yazan Yılmazer hiç hesaplamadıkları domatese zulmü anlattı.

Şu ana kadar gördüğüm baskı ve zulümler öngörülerim içinde olduğu için hiç zorlanmadım. Aksine bu zulümler değerlerime daha fazla sahip çıkmamı konusunda beni motive etti diyen Yılmazer en çok zorlandığı konunun domatese yapılan zulüm olduğunu yazdı.

19 Mayıs Salı günü ilk defa karşılaştıkları muamele konusunda zorlandığını belirten Yılmazer, hiç ihtmal vermediği “çeyrek domates istihkakı”nın üzerinden ince mesajlar verdi.

“koğuşlarda üçer kişi kaldığımız için bir sayı belirlemişler yemekleri ona göre veriyorlar. Kahvaltılıklar da sayıya göre. Peynir üç adet, salatalık üç adet, zeytin üçün katları, sallama çay da üç adet. Ama domates öyle değil. Dört eşit parçaya bölmüşler bir domatesi, adam başı bir parçadan, her koğuşa üç parça çeyrek domates dağıtıyorlar, nedenini sorunca ‘istihkak’ dediler. Kesilmiş bir çeyrek domatesi yıkayamayacağınız için zaten tüketme şansınız da yok. O kadar domatesin israf edildiğine mi yanayım, bir çeyrek domates olarak takdim edilen istihkakımıza mı?”

“Doğrusu çocukça bir baskı yöntemi olan bu baskı beklentilerim arasında değildi” diyen Yılmazer mektubuna şöyle devam ediyor: “Tamam sistemde hırsızlık revaçta, ve hırsızlık becerilerine göre terfi ettiriliyor insanlar. Ama bir domatesten bir çeyrek parçayı çalarak kaç kuruşluk yolsuzluk yapılabilir ki? Peki yolsuzluk değilse domatesin suçu ne. Neden bölüyorlar o çeyreği? Ayırıp çöpe mi atıyorlar? Araklayıp eve mi götürüyorlar? Yoksa bu ifrit baskı yönteminin numunesi olarak saklayıp ileride hatırlamayı mı düşünüyorlar?”

Mektup mesaj dolu şu cümleyle bitiyor: “bu bölme merakı, ve bölerek sorun çözme merakı hayırlı bir iş gibi görünmüyor bana…”

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...