Mevcut siyasî, hukukî ve ekonomik şartlar, siyasî atmosferimizin oluşturduğu kısır döngüler ve sosyo-politik gerçekliklerimiz göz önüne alındığında AK Parti için bir gelecek görmekte zorlanıyorum. Yaklaşık 13 yıla yaklaşan iktidarı döneminde halk AK Partiye diğer partilere nasip olmayan ölçülerde, Turgut Özal’dan bile daha çok, ikramlarda bulundu: Koalisyonsuz hükümetler, Cumhurbaşkanlığı, sivil anayasa için referandum desteği… En önemlisi de; halk, AKP’ye değişim adına güvenmiş, umut bağlamıştı. Buna Kürtler, Aleviler, liberaller ve Cemaat  de dahildi. İlk olarak liberallerle ayrıldı yollar, ardından da Aleviler, Kürtler ve Cemaat. Velhasıl toplumla kaynaşılamadı. Devlet yardımı alan milyonlarca insanın göbek bağı, belirli vaadlerle ‘biat’ ettirilen dinî kesimler, fırsatlardan istifade eden yüzbinlerce partili ve şiddetli bir medya propagandası olmasa 7 Hazirandaki seçim hezimetinden çok daha önce tökezleyebilirdi AKP gemisi.

Toplumun sunduğu altın fırsatları doğru okuyamadı yada okumak istemedi AKP. Bu nokta sosyologların ve politik analizcilerin yakın gelecekte en çok üzerinde duracakları husus olacaktır. AKP’nin İslâmcılığı tartışması bile bu bağlamda değerlendirilmelidir.

Halkımız AKP’ye politika tarihimizde görülmemiş şekilde, askeri vesayetin bitirilmesi adına, Ergenekon operasyonu üzerinden destek verdi; savcısıyla, polisiyle, istihbaratçısıyla hatta askeriyle. Kendisine önemli bir hareket alanı açtı. Kalbe giden tıkanmış bir damarı açma operasyonu idi bu âdeta. Demokrasi bünyesinde kan dolaşımı normale dönecek; tüm dolaşım sistemi (yasama, yürütme, yargı) uzun bir aradan sonra ilk defa ahenk içinde çalışabilecekti. Normal çalışabilen devlet bünyesi ontolojik kimliğine dönebilecek; aslına rucû edecek ve aslî sorumlulukları olan demokrasi, ‘adâlet’ ve ‘kalkınma’ gibi değerler üretebilecekti.

Okyanusta gemisine bindiği kaptanın pusula bilgisine ve vizyonuna güvenmişti millet; ancak kaptanın, pusulasına değil de etrafındaki korsanlara ve rüzgarın hiç kesilmeyeceğine olan inancına güvendiğini 17-25 Aralık vesilesiyle anlayacaktı. Meğer maksat sahile ulaşıp medeniyete kavuşmak değil; define avcılığıymış!

AKP yanlış tercihlerin ve lider hırsının kurbanı oldu. Toplumsal enerjiyi fayda üreten bir harekete değil, ihtirasının öngördüğü şekillerde dönüştürmeye harcadı. Bunun böyle olduğu 17-25 Aralık sürecinde gün yüzüne çıktı; adalet sistemine müdahale, karalama kampanyaları, gazeteci tutuklamaları, İnternet yasakları, yalan ve iftira haberleri ile susturulmaya çalışılan muhalefet, cadı avı… Tüm bunların batmak üzere olan Titanik’in çıkardığı son sesler olduğu yakında görülecek. Titanik buz dağına çarptığında eğer dursaydı ya batmaz ya da çok daha yavaş batardı diyen uzmanlar vardır. Onlara göre, durulmadığı ve kaptan yanlış manevra yaptığı için geminin alt güvertelerinin daha hızlı su alması sağlanmış oldu. 17-25 Aralık sonrası AKP’nin Erdoğan kaptanlığında yaptığı hızlı ve değişken manevraları böyle okumak lazım.

Nihayetinde 7 Haziran seçimlerinde de görüldüğü gibi mevcut toplum desteği kaybedilmeye başlandı. Birçok AKP’li bile kaybın nedenini Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduğu halde sisteme müdahalesine, Reza’nın desteklenmesine ve yapılan yanlışlara bağladı. Bunca yıllık iktidarın ardından ülkeyi dönüştürme adına bir çok fırsat kaçtığı gibi, ülke çok büyük enerji ve itibar kaybına uğradı. Sadece içindeki insanlarla değil, o büyük cüssesine güvenen kibri ile de batmıştı ‘’Batmaz’’ denilen Titanik; tarihe öyle mâl olmuştu.

Yakında bu gemi de batar; kurtulabilenler kaçar. Ayrıca, batmak üzere olan bir geminin kaptanını değiştirerek gemiyi batmaktan kurtaramazsınız. Havuz medyası mı? Merak etmeyin! Titanik batmak üzereyken gemideki müzisyenler hâlâ çalmaya devam ediyorladı.

İletişim:

Email: [email protected]

Blog: akliselimblogspot.com

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...