Sır temizliği

IŞİD’in rehine eyleminin üstüne Başbakan’ın eski korumalarının gözaltına alınması haberini görünce eski dostum, “Galiba haklısın, bunlar gitmeye hazırlanıyor. Bunlar temizlik çalışması” deyiverdi.

‘Ne temizliği, ne gitmesi?’ der gibi gözlerinin içine bakınca, yıllardır dostlarımla paylaştığım o tezimi hatırlattı: “Devlet el değiştirirken mutlaka dip köşe temizlik yapılır. Eski dosyalar kapatılır yeni geleceklere öyle teslim edilir. Eğer yeni bir rejim kuruluyorsa ona göre kadrolar oluşturulur, bürokrasi ona göre dizayn edilir.”

Doğrusu tezin ikinci kısmını 29 Mayıs’ta “Bürokrasi tasfiyeleri” başlıklı yazımda anlatmıştım ama dostum hatırlatmasa son olanlarla bu tezim arasında bir ilişki kurmak aklımın ucundan geçmezdi. Irak’taki konsolosluk baskını ile Ankara’da polislerin gözaltına alındığı “böcek” operasyonunun ne ilişkisi olabilirdi?

Başbakan’ın ofisinde bulunduğu iddia edilen böceğin Erdoğan’ın etrafında tasfiye yapmak için yapılmış bir planlı operasyon olabileceğini yazmıştım. “Böcek” soruşturmasında hedefe konulanların hemen hepsinin ortak noktaları, bildikleri sırları.

Örneğin gözaltına alınacaklar arasında ismi olan Serhat Demir adlı emniyetçi Başbakan tarafından özel uçakla Yasin El Kadı’yı Suudi Arabistan’dan alıp Türkiye’ye getiren kişi. Hatta El Kadı’nın Türkiye’deki bütün görüşmelerinde yanında bulunup ona mihmandarlık eden kişi. ABD’nin terör listesinde yer alan bir kişinin Başbakan’ın koruması tarafından Türkiye’ye getirilmesi, Türkiye’deki görüşmelerini bilmesi, sanırım son dönemde Ankara’da birilerini tedirgin edecek bir sırdır…

Yine gözaltına alınanlardan Ahmet Türer bizzat Başbakan tarafından özel bir görevle bugünün Başbakan Yardımcısı, Emrullah İşler ile birlikte Libya’ya, Kaddafi’ye gönderilen bir polisti. Kaddafi devrilmeden neler görüştüklerini, neler alıp verdiklerini, sanırım bir gün anılarında yazarlar. Tarihe tanıklık için o dönemde Kaddafi’ye selam vermenin bile değeri var siyasi analistler için. Ben selamın da ötesinde çok ilginç ayrıntılar olacağı kanısındayım…

Eğer konu kritik bir zamanda, dip köşe sır temizlemek değilse, üç yıl sonra yapılan böcek soruşturmasını ‘paralelle mücadele’ diye mi okuyacağız. Buna kafası çalışan AKP’liler bile inanmaz…

Dostuma göre, ‘paralel’le mücadele adı altında üç grup polis hedef alınıyor; Erdoğan’ın çevresi, KCK’ya operasyon yapanlar ve El Kaide’ye operasyon yapanlar. “Ne tesadüf üç büyük sırrı bilenlere gözdağı veriliyor. Sadece bunlar mı paralelmiş? Bu, devletin ve iktidarın ortak sır temizleme operasyonu” diyor dostum.

Buradan hareketle, ‘Eğer gidiş değil dönüşüm, yeni bir rejim kurma temizliği olsaydı sadece devlet temizlik yapardır iktidar değil’ iddiasında dostum…

Ankara’daki ‘sır temizliği’ telaşını elbet ben de görüyordum. Doğrusu bunun IŞİD’in rehine olayı ile ilintisini kuramıyordum. Bu konunda dostumun sorusu aydınlatıcı oldu: Sence neden devlet ısrarla IŞİD’in elindekilere, “onlar rehine değil” açıklaması yapıyor? Neden Tarık Haşimi sadece bir iki defa göründü ve birden kayboldu? Neden IŞİD’in Musul’u ele geçireceği besbelliyken konsolosluğu boşaltmadılar? Neden Özel Harekât tek kurşun atmadan teslim oldu? Neden helikopterle tahliye edilmediler?

Dostum can alıcı sorusunu sona saklamış. “IŞİD Türk konsolosluğunu basıp, o diplomatları ve insanları rehin almasaydı IŞİD’in barbarlığı hangi ülkenin üstüne kalırdı? Görmüyor musun, Musul’dan Ankara’ya her tarafta bir temizlik telaşesi var. Ya gitmeye hazırlanıyorlar ya da yeni bir rejim kurmak için eski dosyaları kapatmaya çalışıyorlar” deyince taşlar yerine oturdu.

Yeni bir rejim kurulurken temizlik operasyonları yapıldığını yazmıştım. Ama Gezi’den bu yana iktidar çevrelerinin her olayı kendilerine karşı kurulmuş bir komplo olarak okumaları da tuhaf. Acaba gün batımını gördüler de, ‘ortalık kararmadan temizliği bitirelim’ telaşı mı var diye de sormadan edemiyorum…

[email protected]
Twitter: @EmreUslu

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...