O DHKP-C militanını istihbarat yakalatmadı

Şu günlerde herkes partiler, adaylar ve seçimleri konuşuyor. Ancak seçimlerin geleceği de ülkenin geleceği de meçhul bir kaosa doğru sürükleniyoruz. İstanbul’un ortasında elini kolunu sallayarak adliye sarayı basan, savcı şehit eden, Emniyet müdürlüğüne saldıran DHKP-C’nin karanlık ilişkilerin Türkiye’nin geleceği için en az seçimler kadar önemli. Savcı cinayeti ve Emniyet’e baskının arka planını araştırdım. Tam anlamıyla şok edici bilgi ve iddialarla sarsıldım.

Buyurun Savcı cinayeti ve Emniyet baskınının istihbarat birimlerinin karanlık dehlizlerine uzanan hikayesi:

Bilindiği gibi DHKP-C, daha çok Avrupa’da planlayıp Türkiye’de eylem yapan bir örgüt. Bu yönüyle örgütün eylemleri ve planları birçok ülkenin istihbarat biriminin ilgi odağıdır. Muhtemelen bu planların bir çoğu da Türkiye ile istihbarat paylaşımı anlaşması olan ülkeler tarafından Türkiye’ye iletiliyor.

O halde soru şu: Bunca istihbarat biriminin bildiği eylem planları nasıl uygulamaya dönüşüyor? MİT ve İstihbarat birimleri nasıl oluyor da bunları önleyemiyor?

Bu soruların cevabını araştırırken konuştuğum istihbaratçı örnekleriyle şok edici bilgiler paylaştı. Geri kalanı açık kaynaklardan derleyip analiz etmek çocuk oyuncağı gibi kaldı. Teker teker gidelim.

1) Hatırlayın eski Adalet Bakını Hikmet Sami Türk’e Ankara da suikast girişimi yapmıştı. İddiaya göre Türk’e yönelik girişiminde eylemcilerin Yunanistan’dan giriş yaptıkları andan, Ankara’ya gelene kadar, istihbarat tarafından takip edildi. Ancak sürpriz bir şekilde Ankara da eylemden saatler önce sözde izleri kaybedildi. Eylem saatine kadar emniyet ile bilgi paylaşımı yapılmadı. Eylem başarısızlıkla sonuçlanınca alelacele eldeki bilgiler emniyetle paylaşılıp durumu kurtarmaya çalıştılar. Olayda sorumluluğu bulunan istihbarat yöneticisinin ismi basına yansıdı. Bunun üzerine o yönetici emekliliğini isteyerek görevinden ayrıldı.

2) AKP Genel Merkezine lav silahlı saldırı, Ankara da Polisevi’ne roketatarlı saldırı.

Bu iki saldırı da kendi içinde tuhaf saldırılardı. Muhtemelen saldırı barutu azaltılmış silahlarla yapıldığından binaların boyasını döktü daha büyük zarar vermedi. Saldırganlardan birinin istihbarat servisi ile ilişkisi olduğu iddiası medyaya yansımıştı. Kaynağım o saldırganın emniyet sorgusuna istihbaratın müdahale edip sorgunun derinleştirilmesini önlediğini iddia ediyor.

3) Yine iddiaya göre İstanbul Maltepe Gülsuyunda yüzü maskeli eylemcileri emniyet gözaltına aldıktan saatler sonra istihbarat devreye girdi ve adamlarını çıkardı.

4) En önemli ve şok edici iddia şu: Taksim’de polislere saldırdıktan sonra İstanbul Emniyet’e saldıran Elif Sultan Kalsen, MİT ve Emniyet tarafından aktif takip ediliyordu. Oysaki İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, Elif Sultan Kalsen’in yurt dışına çıkacağı bilgisini almış ve yerini tespit edip Balıkesir’e giderek Kalsen’in kaldığı adresi tespit etmişti. Ekip bir gün bekledikten sonra, Kalsen’i market alışverişi yaparken görmüş ve kasiyere teşhis yaptırdıktan sonra Kaslen’in kaldığı eve operasyon aşamasına geçmiş ancak İstihbarat Müdürü, Elif Sultan Kalsen’in istihbarat elemanı olduğunu söyleyerek operasyon yapılmasını engelledi. Umarım bu iddia doğru değildir ama bu kadar detayın verildiği, market adının bile var olduğu bir iddianın yanlış olacağını ihtimal vermiyorum.

5) Kaynağımın bana konuşmasının asıl sebebi ise şu: iddiaya göre DHKPC’nin eylemlere devam edeceği öncelikli olarak hedefinde Emniyet güçlerinin olduğu ve ülkücü tabanı harekete geçirmek için çok bilinen ve adı Bahçelievler katliamıyla anılan bir ülkücü kişiyi da hedefleri arasına aldığı biliniyor. Ancak kaynağım bu eylemlerin önlenip önlenmeyeceğinden emin değil. Zaten olası eylemler önlensin diye bu bilgileri paylaştı.

6) Savcı Kiraz’ın katledilmesiyle ilgili büyük kuşkular var. Savcıyı katledeni iki militan istihbarat birimleri tarafından takip ediliyordu. Nasıl oldu da takipten kurtulup eylem yaptılar? Savcı Berkin Elvan’ın katillerini bulmaya çok yakındı. Acaba katilleri bulacak korkusuyla birileri eylemcileri yanlış bilgilendirip savcıyı katlettirdi, sonra da eylemcileri mi öldürttü?

Militanlar eğer savcıyı öldürmek istese öldürüp çatışamaya girmeden binadan çıkabilirdi. Savcı ve o militanlar öldürülmeden operasyon yapılamaz mıydı?

Kaynak: yeniyon.com

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...