Evet Türkiye artık güneyinde hangi devlete komşu olduğu belli olmayan, ülkesinin doğusunda kaotik bir durumun olduğu bir ülke.

Eskiden okullarda Türkiye`nin komşuları hangi ülkelerdir diye sorulduğunda isimleri sayılan Irak ve Suriye artık eski hallerinde değil ve kalamayacakları kesinleşti.

Suriye’ye demokrasi getireceeez” diyerek yola çıktığını söyleyen ama işin aslı kendisi diktatörlüğe meraklılar ve hertürlü zülme meyilli zalimler tarafından Suriye tam bir bataklığa çevrildi.

Milyonlarca kişi evlerinden edildi.

Yüzbinlerce kişi katledildi.

Koskoca bir tarih ve kültür zenginliği yok edildi.

Kentler viranelere döndü.

Çocuklar yetim kaldı.

Anneler çocuklarından oldu.

Tüm bu olanlar yine kendisine Müslümanım diyenlerin eliyle yapıldı.

Vuran Allah için vuruyorum dedi.

Ölen Allah için ölüyorum zannetti.

İşte tüm bunca acı kandan sonra artık bir yeni hal ve durum ortaya çıktı.

Ülkemiz bu hal ve derumdan en fazla etkilenen ülke olarak artık bir karar yada zorunluluğun eşiğine geldi.

Karşımızda ki durum şu…

Komşumuz İŞİD mı olsun?

Komşumuz bir KÜRT devleti mi olsun?

Evet, şu kesin ki Esad rejimindeki Suriye ve başkenti Bağdat olan Irak artık komşumuz olmayacak. Eskiden komşumuz olan bu iki ülkenin Kuzeyinde, iki ülkeninde topraklarını bünyesinde bulunduran bir yeni rejime komşu olacaz.

Bunu yaptırmayız izin vermeyiz söylemleri sadece kuru gürültüden öte bişey değil bu saatten sonra.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının söylemleri ve eylemleri Türkiye’nin yeni komşusunun İŞİD olmasını daha çok istediği sonucu çıkartmak zor olmasa gerek.

Havuz medyasının “PYD İŞİD’den daha tehlikelidir” manşetleri de aslında bunu ilan etti.

Düne kadar İŞİD’in elinde olan Tel Abyad’daki sınır kapısının PYD’nin Tel Abyad’ı ele geçirmesinden sonra kapatılmasıda bunun göstergesiydi.

Peki bu tercih ülkeye ve topluma ne kazandırır ve ne kaybettirir.

Kazandıracağı tek kesim var o da yollanan tır dolusu silahlardan alınan komiyonlarla kesesini şişiren belli bir zümre. Bunun haricinde kafa kesen canilere komşu olmanın kimseye bir faydası olmaz.

KAYBEDEN….

 

1- Kendisine İŞİD’i tercih eden Kürtler devlete ve Hükümete olan güvenlerini tümden kaybeder. Buda toplumsal ayrışmaya sebeb olur toplum kaybeder.

2- Halihazırda var olan Kürt bölgesiyle yapılan ticaret durur ve ticari gelir olarak ülke kaybeder.

3- Petrol boru hatlarının geçişinin güvenliği ve kontrolü mümkün olamayacağından bu gelir kaynağını kaybedecek olan ülke ekonomisi kaybeder.

4- Tüm dünya da vahşetin ve barbarlığın sembolü olan İŞİD’e komşu bir ülkeye gelmekten çekinecek olan yabancı turistlerin gelmemesiyle ülke turizmi kaybeder.

5- Dünyada tehdit olarak görülen ve hala ilk sırada gelen radikal İslamcı anlayış ülkemizde çok daha fazla etkin olur ve ülke Pakistan Afganistan gibi bir ülke haline gelir, ülke kaybeder.

6-Yabancı yatırımcı ülkeden kaçar ve istidam düşer ve sonunda büyük ekonomik krizler olur millet kaybeder.

Daha sayabileceğimiz kayıpların yaşanmaması için İktidarın mantıklı ve stratejik adımlar atması lazım. Günlük politikalar gözetlenerek küçük kazanımlara kurban edilmemesi lazım dış politikanın. Aksi halde ülke olarak hepimiz kaybederiz.

 

FUAT BARAN

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...