Erdoğan hayatının en verimsiz ve zor ABD gezisini yapıyor.

Erdoğan için amerikan rüyası, amerikan kabusu oldu adeta.

Havuz medyasının zafer gibi göstermek istediği bu gezi, Erdoğan ve zihniyetinin adeta dünyada dip yaptığı ve ne olduğunun anlaşıldığı bir gezi oldu.

Şimdi isterseniz Erdoğan’ın gezisinin gün gün değerlendirelim.

1. Gün…30 Mart 2016

Erdoğan Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere, özel uçak TUR ile TSİ 23.40’ta Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’a geldi.

Erdoğan’ı, Andrews Hava Üssü’nde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç karşıladı.

Erdoğan geldiği anda bir kabus yaşadı, daha başbakan bile değilken geldiği Amerika’da, resmi törenle karşılanan Erdoğan, bu seferki gelişinde, tabiri caiz ise, “niye geldin ki”, denir gibi, üç tane onbaşı ile karşılandı.

Daha üç yıl önce Amerika’ya geldiğinde, havaalanında resmi törenle karşılanan ve Rose Garden’da konuk edilen Erdoğan, bu gelişince adeta görülmedi bile.

Erdoğan geldiği gün, Erdoğan’ın Türkiye’deki otoriterleşmesine karşı 48 etkili dış politika uzmanı, çok sert bir mektup yayınlandı.

Geldi ve oteline geçti.

Otelinin önünde çok sayıda protestocu vardı.

Erdoğan’ın Amerika gezisinin kabus gibi geçeceği ve bunda koruma terörünün olacağının işareti daha ilk günden belli oldu.

Böğürerek protestocuların sesini susturmaya çalışan korumalar, kaba kuvvet ve saldırgan tavırlarıyla ilk günden tepkilerin odağında oldu.

Erdoğan akşam bir yemekli toplantı yaptı ilk gün.

Bu toplantı tam manasıyla fiyasko ve skandallarla dolu bir yemek oldu.

Yemeğe katılan, Dr. Karen Donfried, ”Başkan Obama’nın Özel Asistanı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Genel Müdürü, German Marshal Fund Başkanı” olarak tanıtıldı. Halbuki Donfried Obama’nın eski özel asistanıydı ve 2 yıl önce o görevinden ayrılmıştı.

Listede bu ayrıntı saklandı ve halen danışman olduğu izlenimi verilmek istendi.

Julie Smith, ”ABD Başkan Yardımcısı Özel Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Yardımcısı” diye yazılmıştı. Smith de, aynen Donfried gibi Joe Biden’in yardımcılığı pozisyonundan 2013 yılında ayrılmıştı ve artık yönetimde değildi.

Douglas Hengel, ”ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji, Yaptırımlar ve Ticari İlişkiler Kıdemli Yardımcısı” olarak tanıtıldı. Halbuki Hengel de, diğer isimler gibi ABD yönetimi için çalışmayı çoktan bırakmıştı.

Yani Erdoğan ve heyeti, bilerek yalan yanlış bilgiler ile, yemeğe katılan isimlerin önemli isimler olduğunu göstermek istemişler ve halkı kandırmaya çalışmışlardı.

2. Gün…..31 Mart 2016

Erdoğan gezisinin ikinci gününde Yahudi temsilcileri ile buluştu.

Sonra aynı gün Erdoğan, ABD Dış İşleri Bakanı Kerry ile bir görüşme yaptı.

Amerikalı yetkililer toplam 57 kelimelik bir açıklama ile, bu görüşmenin çok kısa bir görüşme olduğunu özellikle vurguladılar.

Erdoğan aynı gün ABD Başkan yardımcısı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Daha 5 gün önce cemaatten para aldığı ve Erdoğan’ı devirmek için hazırlık yaptığını iddia eden havuz medyası, Biden ile görüşen Erdoğan’ın bu görüşmesi ile adeta büyük bir zafer kazanılmış havası vermeye çalışarak, omurgasızlıklarını bir kere daha teyit etti.

Aynı gün Erdoğan, Aydın Doğan’ın araya girerek ikna ettiği iddia edilen Brookings İnstitue’de bir konuşma yaptı.

Bu program, Erdoğan ve AKP zihniyetinin ne olduğunun dünyaya ilan edildiği program oldu.

Zorba ve kaba korumaların, protestoculara ve gazetecilere saldırdığı ve darp ettiği gün oldu.

Akredite olmuş gazetecilerin, salondan darp ederek çıkarıldıkları, bayan gazetecilere küfür ve hakaretler edildiği gün oldu.

Erdoğan’ın Brookings İnstitue’de yaptığı konuşmada soru almaması ve anlattıklarının yalan ve yanlış olduğunun dünyaya ilan edildiği gün oldu.

Erdoğan aynı gün Beyaz Saray’da verilen yemeğe katıldı.

Obama ile 50 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede konu IŞİD ile mücadele idi.

3. Gün….1 Nisan 2016

Erdoğan ve korumaları Amerika’nın gündem konusuydu bu gün.

Amerika’nın önde gelen tüm basın ve medya organları, Erdoğan ve korumlarının gazetecilere yaptıkları zorbalığı ve müdahaleyi sayfalarına taşıdılar.

Amerika’da gündem, Erdoğan’ın medyaya ve ifade özgürlüğüne olan olumsuz tavırlarıydı.

Bu zorbalık o kadar gündem oldu ki, Obama bile bu konuda konuşmak zorunda kaldı.

Daha bir gün önce, Erdoğan ile görüşen Obama, yerlere göklere sığdırılmazken, ve bu konu havuzun tüm manşetlerinde yer almışken, Obama adeta Erdoğan’ı ve havuzu ters köşe yaptı.

Obama konuşmasında, Erdoğan’ın demokrasiden uzaklaştığını ve basın ve ifade özgürlüğünü bitirme çabası içerinde olduğunu söyledi.

Demokrasinin sadece seçimden ibaret olmadığını ifade eden Obama, Erdoğan’ın giderek artan otoriter tavrının rahatsızlık verdiğini ifade etti.

Bu konuşma, Erdoğan’ın ziyaretinin tam bir fiyasko oluğununda ilanı oldu aslında.

Erdoğan için, diğer bir hayal kırıklığı olan hadise ise, ABD de yapılan caminin açılışını tek başına yapacak olması oldu.

Daha önce Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Obama ve Erdoğan’ın beraber açacağını ilan ettiği ve sonra bu açıklamanın, Beyaz Saray tarafından yalanlandığı cami açılışı için, Erdoğan önce başkan yardımcısı Biden’ı ikna etmeye çalıştı, bu ret edilince, Amerika’da yaşayan Muhammed Ali’nin kızı ve eski NBA yıldızı Kerim Abdul Cabbar ile bu açılışı yapmak istedi.

İki ismede bu teklif edildi, fakat bu iki isim de, bunu nazikçe reddetti ve Erdoğan tek başına cami açılışını yapmak zorunda kaldı.

Bu gun gerçekleştirilecek cami açılışını, Erdoğan tek başına yapacak.

Bakalım Erdoğan’ın bu açılışında neler yaşanacak.

1 Nisan günü, Erdoğan’ın uykularını kaçıracak iki hadise daha oldu.

Bunlardan birincisi, Reza Zarrab’ın kefalet duruşmasının olmayacağı ve Zarrab’ın, New York’a geleceğinin savcı Bharara tarafından duyurulmasıydı.

Bu, Zarrab’ın itirafçı olacağı ve savcı ile pazarlık yapmayı kabul ettiği  şeklinde yorumlandı.

İkincisi, Rusya’nın, Erdoğan’ın IŞİD’e silah ve patlayıcı yardımında bulunduğu konusunda belgeleri, BM güvenlik konseyine vermesi oldu.

Bu konu, Erdoğan’ın Lahey’de yargılanmasının ilk adımı olarak yorumlandı.

Görüldüğü gibi, Erdoğan’ın Amerika gezisi tam bir kabus gibi geçti.

Ve galiba bu kabus devam edecek.

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...