Cemaat, ilke, tolerans ve Ergun Babahan

Ergun Babahan’ın cemaat ve polise ettiği küfür ve hakaretler Türkiye’de infial yarattı. Tıpkı Oktay Ekşi’nin AKP’liere küfürlerinde olduğu gibi halk  haklı olarak Babahan’a da tepki gösterdi. Ancak başta cemaat medyası (Today’s Zaman hariç) olmak üzere merkez medya Ergun Babahan’a kol kanat açıp sahip çıktı. Oysa aynı camia Oktay Ekiş’ye karşı yöneltilen haklı eleştirilerde sözünü sakınmamıştır. Hatta çok da cömert davranmıştı.

Aslında Oktay Ekşi’nin başına gelenler dünyada da benzerleri olan olaylardı. Örneğin Amerikalı radyo yapımcısı Don Imus siyahi basketbol oyuncuları için talk Show programında ”kıvırcık saçlı O… lar” dediği için işini kaybetti. Yani dünyada da bir camiaya küfreden kişinin karşılaştığı yaptırım Oktay Ekşi’ninki gibi benzerlik taşıyor. Üstelik bir camiaya küfür edenlerin özür dilemeleri de yeterli bulunmuyor. Nitekim Oktay Ekşi gibi, Don Imus da özür dilemişti ama yeterli bulunmamıştı. Her iki medya figürü de işinden atılmıştı.

Ergun Babahan için ise turum içler acısı bir hal almaya başladı. Ergun Babahan’a yönelik eleştirileri başta cemaatin önce gelen figürleri ”hatasını anladı özür diledi” diye sahip çıkmaya çalışıyor. Oysa Ergun Babahan’ın yaptığı ne bir anlık sinir boşalması ne de hatasını anlayıp özür dilenerek geçiştirilecek bir olay değil.

Velev ki özür diledi Babahan, Oktay Ekşi de dilemişti. Peki Ekşi’nin özrü neden kabul edilmedi haklı olarak eleştirildi de Ergun Babahan’ın özrü kabul ediliyor. Yandaş yancısı olduğundan mı? Yoksa ilke yerine denge arayışınızdan mı?

İster cemaat olsun ister AKP medyası kim olursa olsun bir yerde bir tutum alıyorsak her yerde aynı tutumu almak durumundayız. Bu nedenle cemaatin önde gelen figürlerinin Babahan’ın bir camiaya küfür etmesini toleransla karşılaması kabul edilemez tıpkı Oktay Ekşi’nin AKP camiasına küfür etmesinin kabul edilemez olduğu gibi.

Bu noktada Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş dik duruş sergilemiş bu appeaser cemaatçilerden ayrı ve dik duruşunu göstermiştir. Olması gereken de buydu. Eğer ilke ise herkes için ilke. Bunun evrensel standardı olarak Don Imus örneği önümüzde duruyor. Yerel standart bağlamında da Oktay Ekşi örneği henüz unutulmadı.

Bu nedenle ben cemaat taraftarlarının tutumun ilkesiz ve kabul edilemez buluyorum.  Üstelik Ergun Babahan yaptığı özür açıklamasında YALAN söylüyor. Babahan açılamasında “Cumartesi akşamı, hem stadyuma girerken hem de çıkışta polisin biber gazı saldırısına maruz kaldım. Yanımda 6 yaşındaki oğlum da vardı ve gerçekten büyük bir panik yaşadı. Şampiyonluğun kaybının ardından yaşadığım bu olay ve tribün psikolojisi sonucu, kastımı aşan ve meramımı yanlış ifade etmeme neden olan birkaç tweet attım” diyor.

Oysa en az 27 Nisan’dan bu yana Babahan Şike soruşturmasından dolayı polis ve cemaati suçlayan ve Odatv ağzıyla konuşuyor. Babahan’a ait o twitleri derledim. Bu twitlerden de görüldüğü gibi Babahan’ın cemaate küfürü, bir anlık tribün psikolojisi değil en az son iki aydır dozajı gittikçe artan bir şekilde, sistematik olarak cemaati ve eminiyeti hedef alan, bilinçli bir kampanyanın geldiği son noktadır. Eğer kamuoyundan gelen tepki bu kadar büyük olmasaydı Babahan’ın özür dileyeceğini bile sanmıyorum.

Benim merakım cemaat mensupları aşağıda yer verdiğim Babahan’ın twitlerini görünce de aynı şekilde bir anlık hata diye düşünmeye devam edecekler mi?

İşte Ergun Babahan’ın son iki ayda dozajı giderek artan ve cemaat ve emniyeti Fenerbahçe taraftarına hedef yapan o twitler. Okuyun Odatv de atılan iftiralardan farkı varsa siz karar verin. O halde nedir bu Ergun Babahan sevicilik:

(Not aşağıda yer alan twitleri imla hatalarıyla birlikte aynen aldım Babahan silse bile bende kayıtları var)

(27 Nisan)

Aziz Yildirim’a yonelik orgut lideri suclamasi, Ahmet Sik’a yonelik Ergenekon suclamasi gibidir

Emniyet ve savciligin basina yaptigi servislerin 28 Subat doneminden farki yoktur

Simdi o iddialari bosa cikarmama cabasi icindeler. Medyaya yeni servisler olabilir

Yildirim’i yok etmek isteyen merkezle Sik’i hapse attiran merkez ayni

Ama unutmsmak gerekir ki, Turkiye’nin en buyuk ve en guclu camiasi Fenerbahce!

12 Eylül öncesi bir sloganla cevap verelim: Fener’e uzanan eller kırılır!

29 Nisan:

Bir Besiktas’in mucadelesine, bir de Teabzon’un dunku haline bakin, gercek sikecileri gorun

Bir kisim camianin ozel savcisi bence Egemen’e sikeden dava acmali!

Bu iddianameden tuvalet kagidi bile olmaz, bu bir kisim camianin iddianamesi

Şike soruşturmasına medyaya servis yapılan haberleirn yüzde 90’ı yalan çıktı. Maalesef, bu camianın bir bölümünün operasyonu

Üstelik Fenerbahçe gibi büyük bir kulübü tamamen karşısına aldı o camia

Çnanç, ideoloji, etnik köken. Futbol Hhepsininüstünde olmalı. Tribünümüzde başı açık da, örtülü de kadınlar var ve hepsi bizim kardeşimiz

arkadaşlar, eğer 28 Şubat soruşturmasında da, Ergenekon ve Balyoz’da da yargı dışı etkenler hakimse, Türkiye hukuk devleti olamayacaktır

O zaman camianın nasıl hedef haline geldiğinü ve kendisine çeki düzen vermesi gerekir

Çünkü Fenerbahçe yenilmez, yıkılmaz bir armadadır, generaller pes eder, Fenerli etmez!

Beşiktaş Adliyesi normale dönmezse, bu davaların tamamı AİHM’den geri döner

Tek gerçek var. Fener’e kalkan el, nereden kalkarsa kalksın kırılır

Caiman in gazetecileri oncelikle orgut sucundan vazgecip sikeye razi olduklarini aciklasin

30 Nisan:

Bir kisim camia Fenerbahce ile kavgada israrli. Yapilan hizmetleri golgede biraktiracak bir tutum bu

Her Fenerbahce macinda ve sonrasinda camia aleyhine atilan sloganlarin ardinda bu tutum var acikcasi

2 Mayıs

Hasan Cemal KCK davasında savcılara inanmıyor, şike davasında inanıyor nedense

Savcılar aynı camiadan Hasan Cemal, unutma!

4 Mayıs:

Mahkeme, futbolu ele gecirmeye calisan istihbarat orgutleri ve uzantisi ajan gazetecilerin tezgahini bozmali

Bir kısım odaklar mahkeme yerine hükmü vermiş, bizim de söylediğimiz de buydu. Ahmet Şık’ı da tutuklatan onlar, Yıldırım’ı da…

7 Mayıs:

Polis ve özel yetkili mahkeme bu işi hesaplaşma moduna sokmasaydı, Federasyon zamanında ve doğru bir karar verirdi ve bu rezillik yaşanmazdı

Sorun, futbolu da, sakallı hocaları da, gazetecileri de yargı eliyle terbiye etmek isteyen anlayıştan kaynaklanıyor

Fenerbahçe camiasını, Yıldırım başta yöneticilerine yapılan muamele isyan ettirdi. Trabzon da hakkı olan kupanın elinden alındığına inandı

Bu dava zorlama ve düzmece bir davadır. Sakallı Ahmet Hoca da aynı nedenle içerdedir açıkçası

Düzmece deliller, medyaya yapılan servislerle onlarca insan aylardır tutuklu yargılanıyor. Bu adalet açısından korkutucu bir gelişme

11 Mayıs:

Polisin adamları şimdi de yasadışı dinlenmiş ve üzerinde oynanmış kayıtlara umut bağlamış. Boşuna 28 Şubat’tan farkı yok demiyoruz

Her ortamı dinleyenler kim, bütün Türkiye biliyor. Bu zihniyetle hiç kimse güvende değil, kimsenin mahremi yok

Bu da açık bir faşizm örneği. Bir vesayetten diğerine geçmeye evet diyecek miyiz yani

Mailleriniz güvende mi? Onlar bile denetim altında, kontrol edenler bile belli. Polis devleti olmaya hayır

Bunların yüzünden davalara güvenim giderek azalıyor

Telefonlarınız, özel konuşmalarınız, mail yazışmalaranız takip ediliyor, ortalığa saçılıyorsa, o devlet polis devletidir, demokrasi değil.

Açıklanmayan kayıtlarla kimlere ne baskı yapılıyor, tahmin edebilen var mı?

Yeni kaset servisleri dönemi başlıyor herhalde

12/13 Mayıs:

Bu polisin kimin polisi, milletin polisi oldugu supheli

Camiasaray gücü Fener taraftarını resmen tarik etti

Fenerbahçe stadı artık Tahrir meydanıdır

Bu kupa Amerika’ya girsin

Bu polis kimin polisi milletin polisi olduğu şüpheli.

Turkiye, gercegi biliyor. Fener’e oynanan tezgah bozulacaktir. Cunku Turkiye’nin en buyuk camiasi Fenerbahce’dir

Tuekiye’ye demokrasiyi Fener taraftari getirecek, Turkiye’nin Esad’larina teslim olmayacak”

Şimdi karar verin ”Kupa Amerika’ya (cemaate) girsin” sözü bir alık öfke patlaması mı yoksa bilinçli bir kampanyanın son aşaması mı?

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...